İran'ın Bir Sonraki Hedefi ABD Üsleri Mi Olacak?

Muhammed Hasan Sveydan tarafından thecradle.co adlı internet sitesinde kaleme alınan “ABD'NİN BATI ASYA'DAKİ ASKERİ VARLIKLARI İRAN'IN BİR SONRAKİ HEDEFİ Mİ OLACAK?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

21 Ekim 2024
İran'ın Bir Sonraki Hedefi ABD Üsleri Mi Olacak?

Geçtiğimiz ay, emekli bir ABD Deniz Piyadeleri generali olan Frank McKenzie, Amerika Ulusal Güvenlik Yahudi Enstitüsü (JINSA) tarafından yayınlanan bir raporda şunları vurguladı: "Ortadoğu'daki tehdidin doğası, ABD üslerinin onlarca yıl önce ilk kez yerleştirilmesinden bu yana önemli ölçüde değişti. En büyük tehdit – şimdi her zamankinden daha fazla olarak – İran'dır." 

Washington, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun saldırgan politikaları nedeniyle gerginliğin tırmanması durumunda bölgesel müttefiklerinin tarafsız kalmayabileceğini anlıyor. Bu nedenle, olası bir çatışmada hangi Amerikan varlıklarının Tahran için hedef haline gelebileceğinin öngörülmesi önemlidir. Washington'ın Batı Asya'daki etkisi, tümü potansiyel olarak risk altında olan bir askeri, ekonomik, siyasi ve medya çıkarları ağını kapsamaktadır.

Değişen zamanlar, gelişen tehditler 

ABD askeri üslerinin rolü zaman içinde önemli ölçüde gelişti. Başlangıçta Sovyet etkisine karşı koymayı amaçlayan üsler, İran Şahı'nın düşüşü ve 1979 İslam Devrimi'nden sonra yeniden önem kazandı.  

Bu üsler, özellikle Sovyetler’in Fars Körfezi'nde bir yer edinmesini önlemede, ABD savunma stratejisinin merkezinde yer aldı. Bölgedeki ABD üslerinin coğrafi dağılımı, Sovyetler Birliği ile yüzleşmek ve stratejik konumlara odaklanmak için özel olarak tasarlandı. Bununla birlikte, Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve ardından ABD'nin Irak'ı işgalinin ardından, Amerika'nın Batı Asya'daki stratejik öncelikleri önemli ölçüde değişti. 

McKenzie'nin belirttiği gibi: "Bölgedeki, Orta Doğu'daki üslerimiz, büyük ölçüde geçmiş çatışmaların bir mirası olarak bulundukları yerdeler ... Ancak işler değişti ve bu üslerin yerleştirilmesini sağlayan öncelikler değişti."

ABD askeri varlığının odak noktası, Sovyetler Birliği'ni caydırmaktan İran'ın ve bölgesel müttefiklerinin Direniş Ekseni'ndeki artan etkisine karşı koymaya kaydı. Çeşitli resmi ABD belgelerine göre, bu üslerin Sovyet sonrası dönemde temel amacı İslam Cumhuriyeti'ni caydırmak olmuştur. 

Bu değişim, Biden yönetiminin 2022'de yayınladığı ve "Orta Doğu'da İran'a karşı caydırıcılığı artırmak, bölgesel çatışmaları azaltmak, bölgedeki çeşitli ortaklar arasındaki entegrasyonu derinleştirmek ve enerji istikrarını desteklemek için çalıştık" diyen Ulusal Güvenlik Stratejisi'nde açıkça yansıtılmaktadır. Bu, ABD stratejisinde kayda değer bir dönüşüme işaret ediyor ve Tahran'ın ABD askeri planlamacıları için birincil endişe kaynağı haline geldiğini gösteriyor.

Bölgedeki ABD üslerini hedef almak 

İran'ın yakınlığı, bölgedeki ABD üslerini gelecekteki herhangi bir çatışmada savunmasız hedefler haline getiriyor. Bu üsler artık Sovyetler Birliği gibi çok uzaklardan kaynaklanan tehditlere karşı korunmuyor, aksine potansiyel olarak Tahran'ın genişleyen füze ve insansız hava aracı yeteneklerine maruz kalıyor.  

Örneğin, İran'ın bölgedeki ABD çıkarlarına saldırma kabiliyeti, gelişmiş silahlar geliştirmesiyle birlikte büyüdü ve buna ABD'nin kilit askeri tesislerini hedef almak da dahil. JINSA raporu birkaç olası tesisi tanımlıyor.

Irak'ın Anbar vilayetinde daha önce hedef alınan Aynu’l-Esed Hava Üssü bunun en bariz örneğidir. Bu üs, kapsamlı lojistik destekle eğitim tesisleri sağlıyor ve 5 bine kadar ABD askerine ev sahipliği yapıyor. Üs, İran'ın 2020'de İranlı General Kasım Süleymani'ye yönelik ABD suikastına misilleme olarak doğrudan hedef almasının ardından özellikle dikkat çekti. Bu üssün İran tarafından hedef alınması, Tahran'ın bölgedeki Amerikan varlıklarına yönelik gerçek tehdidini gözler önüne seriyor. 

ABD Beşinci Filosu'na ev sahipliği yapan Bahreyn'deki donanma destek faaliyeti, İran'ın gerilimi tırmandırması durumunda muhtemelen hedef olacak bir diğer kritik varlıktır. Beşinci Filo, Kızıldeniz, Fars Körfezi ve Hint Okyanusu'nu içeren geniş bir alanda faaliyet göstermekte ve Süveyş Kanalı ve Hürmüz Boğazı gibi önemli nakliye yollarını kapsamaktadır.

Bu donanma varlığı, ABD'nin Batı Asya'daki etkisinin temel taşıdır ve küresel ticaret yollarının ve enerji kaynaklarının korunmasında ve terörizm ve korsanlık gibi tehditlere karşı koymada çok önemli bir rol oynamaktadır.  

Normal şartlar altında, Beşinci Filo, bir uçak gemisi etrafında toplanmış denizaltılar ve muhripler de dahil olmak üzere 20'den fazla savaş gemisinden ve hazır bir amfibi gemi grubu, kargo uçakları, savaş helikopterleri ve çeşitli destek birimlerinden oluşur. Filonun karada bin personeline ek olarak gemilerde yaklaşık 15 bin personeli bulunmaktadır. 

Bunların yanı sıra Riyad'ın güneydoğusunda yer alan Suudi Arabistan'daki Prens Sultan Hava Üssü de Birinci Körfez Savaşı'ndan bu yana ABD askeri operasyonları için önemli bir merkez olmuştur. ABD güçleri 2003'te üssü kısa bir süreliğine terk etse de, 2019'da geri döndü ve İran'la artan gerilimler karşısında üssün stratejik önemini bir kez daha teyit etti.

ABD'nin Batı Asya'daki en büyük üssü olan Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü, yaklaşık 10 bin ABD askerine ev sahipliği yapan büyük bir ileri harekat üssü ve ortak hava operasyonları merkezi olarak hizmet veriyor. Benzer şekilde, BAE'deki ed-Dafra Hava Üssü, Lockheed U-2 keşif uçakları ve F-22 gibi gelişmiş savaş uçakları da dahil olmak üzere 3 bin 800'den fazla asker ve 60'tan fazla uçağa ev sahipliği yapan önemli bir ABD askeri varlığına sahiptir. 

El-Udeyd, 2003'ten bu yana ABD Merkez Komutanlığı'nın (CENTCOM) ana üssü olmuştur. Ayrıca Irak, Suriye ve Afganistan'daki gözetleme ve istihbarat operasyonlarında çok önemli bir rol oynamaktadır.

İran füzeleri ve insansız hava araçları 

İran gerilimi tırmandırmaya karar verirse, ABD üslerini ve çıkarlarını hedef almak için kullanılabilecek geniş ve giderek daha sofistike bir füze ve insansız hava aracı cephaneliğine sahip. Örneğin Siccil füzesi, 700 kilogramlık bir yükü 2 bin kilometreye kadar taşıyabilen orta menzilli katı yakıtlı bir balistik füzedir ve bu üsleri oldukça ulaşılabilir kılar. Benzer şekilde, dördüncü nesil bir balistik füze olan Hayber füzesi, daha da büyük taşıma kapasitesi ile 2 bin kilometreye kadar uzaklıktaki hedefleri vurabilir. 

İran'ın cephaneliğindeki diğer önemli füzeler arasında, 2 bin kilometreye kadar sıvı yakıtlı orta menzilli bir füze olan Şehab-3 yer alıyor. Kuzey Kore Nodong-1 füzesine dayandığı için, öncelikle büyük hedeflere (askeri hava limanları gibi) karşı etkilidir; ancak İran, vuruş doğruluğunu önemli ölçüde artırmak için sonraki gelişmelerde Çin rehberlik teknolojisini kullandı.

Bir de İran'ın bin 800 kilometre menzilli ilk hassas güdümlü balistik füzesi olan İmad füzesi var. Bu silahlar, QD-110 füzeleri de dahil olmak üzere Hacı Kasım ve Kadir serisi gibi daha yeni sistemlerle birleştiğinde, Batı Asya'daki ABD askeri tesisleri için önemli bir tehdit oluşturuyor. Hacı Kasım füzesi, Fatih-110 füzesinin yeni neslidir ve füze savunma sistemlerine nüfuz edebilir. Yedi tonluk bir kütleye, 11 metre uzunluğa ve Mach 12 azami hıza sahiptir; tespit edilmeden manevra yapmak ve hedefleri vurmak için tasarlanmıştır.

Askeri olmayan seçenekler 

İran'ın yetenekleri, Hürmüz Boğazı gibi hayati nakliye yollarını da bozabileceği için füze saldırılarının ötesine uzanıyor. Dünya petrolünün yaklaşık yüzde 30'u bu dar su yolundan geçiyor ve bu da onu oldukça stratejik bir bölge haline getiriyor.  

İran boğazı kapatır veya boğazı tehdit ederse, küresel enerji piyasaları üzerindeki etkisi çok büyük olacak, petrol akışını bozacak ve Batı Asya'nın çok ötesindeki ekonomileri etkileyecektir. Böyle bir hareket sadece küresel ekonomiye zarar vermekle kalmayacak, aynı zamanda birçok Amerikan şirketi bölgede derinden yer aldığı için ABD çıkarlarını da ciddi şekilde etkileyecektir.

2023'te ABD şirketleri, Batı Asya'da önceki yıllara göre önemli bir artışla 36 milyar dolar değerinde 362 proje açıkladı. Başta Suudi Arabistan, BAE ve Katar olmak üzere Fars Körfezi ülkelerinde yoğunlaşan bu projeler, ABD'nin bölgedeki doğrudan yabancı yatırımlarının önemli bir bölümünü temsil ediyor. Bu yatırımlardaki herhangi bir aksama, özellikle İran'la çatışma durumunda, ABD için önemli ekonomik kayıplara neden olabilir. 

Askeri ve ekonomik çıkarların ötesinde, Irak, Lübnan ve Bahreyn gibi ülkelerdeki ABD büyükelçilikleri ve diplomatik misyonları İran'ın müttefiklerinin saldırılarına karşı savunmasızdır. Tahran'ın bu ülkelerdeki nüfuzu, müttefik direniş gruplarını seferber etme kapasitesiyle birleştiğinde, Washington'un diplomatik çabalarına önemli zararlar verebilir. Bu büyükelçilikler ya da "CIA sığınakları", ABD'nin siyasi nüfuzu için hayati merkezler olarak hizmet ediyor ve bu da onları İran'la daha geniş bir çatışma durumunda yüksek değerli hedefler haline getiriyor.

Dijital alanda, İran'ın artan siber yetenekleri, ABD ve müttefikleri için bir başka ciddi tehdit oluşturuyor. Tahran, geçmişte ABD bankalarına ve kritik altyapıya siber saldırılar düzenlemekle suçlandı ve bu yetenekler zaman içinde daha da karmaşık hale geldi. Siber saldırılar hayati hizmetleri kesintiye uğratabilir, hassas verileri çalabilir ve önemli ekonomik hasara neden olabilir, bu da onları İran'ın ABD çıkarlarına karşı daha geniş stratejisinin kilit bir unsuru haline getirir. 

Bölgeden gelen hammaddelere ve bileşenlere büyük ölçüde bağımlı olan ABD teknoloji şirketlerinin tedarik zincirleri de hedef alınabilir. Fars Körfezi'ndeki aksaklıklar sevkiyatları geciktirebilir ve üretim hatları karmaşık bir şekilde küresel tedarik zincirlerine bağlı olan Apple ve Intel gibi büyük şirketlere ekonomik zarar verebilir. Bu da ABD ekonomisi genelinde dalgalanma etkilerine sahip olacaktır.

Washington'un Batı Asya'daki çıkarlarının – askeri, ekonomik ya da siyasi – önemli bir tehdit altında olduğu giderek daha açık hale geliyor. 

İran'ın artan füze ve siber yetenekleriyle birleşen bu risklerin gelişen doğası, bölgedeki ABD varlıklarının sürekli tetikte olmasını ve korunmasını gerektiriyor. Bu nedenle, Washington ve Tel Aviv, siyasi gaflardan ve stratejik gerilemelerden kaçınmak için İran'a yönelik her türlü tehdidi veya eylemi dikkatlice değerlendirmelidir.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.