Batılı İkiyüzlüler Filistin-Yemen Yanarken Oynuyor

Yvonne Ridley tarafından middleeastmonitor.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “BATILI İKİYÜZLÜLER, FİLİSTİN VE YEMEN YANARKEN ÇALIP OYNUYORLAR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

13 Eylul 2024
Batılı İkiyüzlüler Filistin-Yemen Yanarken Oynuyor

Yemen ve Filistin'de on binlerce çocuk, masum erkek ve kadın, Siyonist ve Suudi rejimlerinin benimsediği halı bombardımanı ve açlık politikaları sonucunda öldürüldü. Fakat her ikisi de, liderleri Tel Aviv ve Riyad'a güvence vermek için sıraya giren Amerika ve diğer Batılı devletler tarafından sonuna kadar destekleniyor. Eğer bu koşulsuz destek ABD Başkanı Joe Biden'ın, Justin Trudeau'nun, Britanya Başbakanı Keir Starmer'ın, Fransa lideri Emmanuel Macron'un ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un içini biraz olsun acıtıyorsa bile, bunu Gazze'deki soykırımı ve Yemen'deki masumların durumunu protesto etmek için sokaklara dökülen milyonlarca yurttaşlarından da iyi bir şekilde saklıyorlar.

Şimdi, Suudi Arabistan BM İnsan Hakları Konseyi'nde bir koltuk kapmaya uğraşıyor. İster inanın ister inanmayın, Kararsız Beşli'nin zayıflığı ve "ortak Batı değerlerini" keyfi olarak kullanmaları nedeniyle başarılı olabilir. 

Görünüşe göre denizaşırı utanç verici şöhretinden habersiz olan Suudi Arabistan Krallığı, fiili hükümdarı, katil Veliaht Prens Muhammed Bin Selman tarafından kontrol ediliyor. Hatırlayalım, CIA'in Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2 Ekim 2018'de İstanbul'da öldürülmesi emrini verdiği sonucuna vardığı kişi Bin Selman'dı. Cinayetin ardından herhangi bir yaptırım uygulanmadı. Ayrıca, Suudi Arabistan'ın Yemen'deki savaşına izin vermek için babasının imzasını taklit ettiği iddia ediliyor.

Suudi rejimi, çocuklar da dahil olmak üzere birçok insanı ölüme mahkum etmeye devam ediyor. İnsan hakları grubu Reprieve'in müvekkilleri arasında Abdullah ed-Derazi, Yusuf el-Manasif ve Abdullah el-Huveyti yer alıyor. 

Reprieve'in Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki Ölüm Cezası Projeleri Başkanı Jeed Basyouni, üçünün de şu anda idam edilme riski altında olduğunu söylüyor. "Suudi Arabistan, BM İnsan Hakları Konseyi'nde bir pozisyon için yarışırken, müvekkillerimizin aileleri karanlıkta tutuluyor ve Suudi yetkililerden oğullarının davaları hakkında hiçbir bilgi alamıyor. Diğer çocuk sanıkların aileleri, çocuklarının infaz edildiğini sosyal medya aracılığıyla öğrenmek zorunda kaldılar" dedi.

Abdullah ed-Derazi'nin ailesi Reprieve'e şunları söyledi: "Çaresiziz. Her gün Abdullah'ı düşünerek uyanıyoruz. Protestolara katılmakla suçlanan başka bir gencin idam edildiğini duyduğumuzdan beri korku son günlerde yoğunlaştı. Söylentiler duyuyoruz ama kesin olarak öğrenemiyoruz, bu korkunç. Abdullah, hayatı için büyük bedeller ödeyen genç bir adam ve kimseye zarar vermediği için korunmasının ve eve dönmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz." 

Suudi Arabistan'ın dünya sahnesinde insan haklarını savunmaya uygun bir ülke olmadığı açıktır ve korkunç infaz sicili ve insan hakları ihlalleri nedeniyle BM İnsan Hakları Konseyi'ne seçilmemelidir.

2005 yılında başlatılan Suudi İnsan Hakları Komisyonu (SHRC), ülkedeki insan haklarını teşvik etmek ve korumak için kuruldu. İnsan hakları şikayetlerini ele almak, yasama çalışmalarına katılmak ve gözaltı tesislerini izlemek de dahil olmak üzere insan haklarıyla ilgili bir dizi görevi üstlenmekle görevlidir. Teoride, hükümeti sorumlu tutabilen ve insan haklarını sahada ilerletebilen bağımsız bir varlık olarak duruyor.

ABD Başkanı olduktan üç ay sonra Joe Biden, Suudi yetkililere ABD vize kısıtlamaları getirilmesini emretti ve Krallığın Yemen'deki savaştaki rolü nedeniyle silah satışını askıya aldı. Biden daha sonra, biri petrol, diğeri insan haklarıyla ilgili olmak üzere iki menfaat için suçlu veliaht prensle el ele verdiğinde dünya sahnesinde kendini küçük düşürdü. Her iki konuda da eli boş kaldı. Askeri yardımın ABD yasalarına göre insan haklarına bağlı olması gerekiyor, ancak Washington kendi çıkarlarını ilerletmek için bu tür rahatsızlıkları görmezden geliyor.

Biden'ın en üst düzey diplomatı olan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, birkaç gün önce Bin Selman ile eşit derecede aşağılayıcı bir “bir araya geliş” yaşadı. Elbette hem Blinken hem de Biden, Filistinlilere yönelik soykırımını sürdürebilmesi için İsrail'e milyarlarca dolar değerinde silah ve bomba göndermeye devam ediyor. 

Suudi Arabistan bu yıl 172 kişiyi idam etti, bu sayı 2023'ün tamamında idam ettiği sayıyla aynı. Batılı diplomatlar sessiz kalıyor ve kuşkusuz büyük silah anlaşmalarının çarklarını yağlamaya çalışıyorlar. Dahası, Suudi rejimi uluslararası topluma eylemleri hakkında yalan söylemeye devam ediyor.

BM İnsan Hakları Konseyi'ne Temmuz ayında yaptığı açıklamada, bireyleri sadece "en ciddi suçlar" için idam ettiğini iddia ediyorsa da, bu kesinlikle doğru değil. Reprieve, 27 Ağustos itibariyle, bu yılki her üç infazdan birinden fazlasının uluslararası hukukta kasten öldürme olarak tanımlanan "en ciddi suçlar" eşiğini karşılamadığını iddia ediyor. Yalan söylemek ve ikiyüzlülük elbette Suudilerin ve İsraillilerin tek koruyucusu değil.

Biden, Trudeau, Starmer, Macron ve Scholz, Tel Aviv'e veya Orta Doğu'nun başka bir yerine gittiklerinde hepimize sözde "ortak Batı değerleri" hakkında ders vermeye cesaret etmeye devam ediyorlar. Gerçek şu ki, sadece canavar Bin Selman'ın iyiliğini kazanmak için insan hakları sunağında ne gerekiyorsa feda edecekler ve kötü Benjamin Netanyahu'nun Batılı liderler üzerinde ne gibi bir etkisi olduğunu yalnızca Allah biliyor, ancak o ve apartheid İsrail'deki dostlarının cezasız kalmasına izin veriliyor. 

Gazze'de ve Yemen'de devam eden katliam ve soykırımı görünce, Batı'nın övündüğü değerleri dünyanın geri kalanına sahip çıkarması için ne gerektiğini merak ediyorum. Küresel Güney'deki ülkeler, Batılı iddiaların en kötü ihtimalle ikiyüzlülüğü gösterdiğini ve bu nedenle bu tür değerlerin anlamsız olduğunu biliyorlar; Yalanları gördüler ve tiksintiyle bakıyorlar.

Roma yanarken İmparator Neron oynuyordu ve Batılı ikiyüzlüler, işgal altındaki Filistin ve Yemen yanarken İsrail ve Suudi Arabistan'ı korumak ve teşvik etmek için sorumluluklarından kaçtılar ve uluslararası yasaları ve sözleşmeleri saf dışı bıraktılar. Biden, Trudeau ve diğerleri, Neron'nun sonunda halkı tarafından halk düşmanı ilan edildiğini ve gıyabında ölüme mahkum edildiğini hatırlamalıdır. Kaçtı ve intihar etti. 

Tarihten ders alın beyler.

Tarihçiler gelecek yıllarda geriye bakacak ve bugünün Batılı liderlerinin vicdanlarını nasıl kurtardıklarını ve on binlerce masum erkek, kadın ve çocuğun kanıyla yıkandıktan sonra geceleri nasıl uyuduklarını merak edecekler, çünkü uluslararası hukuku savunamadılar ve Filistinlileri ve Yemenlileri İsrail ve Suudi Arabistan'ın en kötü planlarından koruyamadılar. Geleceğin tarihçilerine şimdi ilgili sorular sorarak, cevaplar talep ederek ve değişim için baskı yaparak yardımcı olabiliriz. Eğer yapmazsak, tarih yargılandığında onlarla birlikte sanık sandalyesinde durmayı hak ediyoruz demektir.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.