İsrail'in Gazze'yi işgalinin başlamasından bu yana 200 günden fazla zaman geçti ve bu arada Başkan Joe Biden yönetiminin İsrail hükümetine körü körüne verdiği destek, ülkenin üniversitelerinde bir tartışmaya neden oldu ve Gazze yanlısı öğrenci protestoları ve toplantıları dalgaları Amerikan üniversitelerinin çoğuna yayılıyor. Yale, Kolombiya, New York ve diğerleri gibi önde gelen üniversitelerdeki protestocular her gün derslerini iptal ediyor ve oturma eylemleri düzenliyorlar.

Bu gösterilerin genişlemesi, protestocu öğrencileri gözaltına alma kampanyası başlatan güvenlik güçlerinin ve polisin tepkisini çekti.

Geçtiğimiz birkaç gün içinde, New York ve Yale Üniversitelerinde onlarca protestocu tutuklandı. Geçen hafta Columbia Üniversitesi kampüsünde oturma eylemi yapan 100'den fazla Filistin yanlısı protestocu tutuklandı.

Pazartesi günü Columbia Üniversitesi'ndeki protesto gösterisi sırasında yayınlanan bir görüntüde, bir grup öğrencinin, İsrail'in 1 Nisan'da Şam'daki konsolosluğuna düzenlediği saldırıya misilleme olarak İran'ın geçen hafta İsrail rejimine yönelik füze ve insansız hava aracı saldırısını açıkça destekleyen "İran, bizi gururlandırdın" sloganı attığı görüldü. 

Gösteriler üniversite öğrencileriyle sınırlı kalmadı ve kolej öğrencileri de Filistin'i desteklemek için büyük mitingler düzenledi. Filistin yanlısı öğrenciler, okullarını İsrail'in Gazze'deki soykırımını kınamaya ve İsrail'e silah satan şirketlerden fon almayı durdurmaya çağırıyor.

Göstericiler, Yale Üniversitesi'nin New Haven'daki kampüsünün etrafındaki yolları kapatarak, İsrail rejimini destekleyen silahlardan elde edilen fonların iadesini talep etti. 

Öğrenciler tarafından işletilen Yale Daily News'e göre, polis 45'ten fazla protestocuyu tutukladı. Ayrıca Harvard Üniversitesi'nin lisans öğrencilerinden oluşan Filistin Dayanışma Komitesi, bu üniversitenin yönetiminin gruplarını askıya aldığını açıkladı. Öğrenci Örgütü tarafından yayınlanan mektupta, Harvard Üniversitesi komitesi, grubun gösterisinin üniversite politikasını ihlal ettiğini yazdı. 

Kuruluştan yapılan açıklamada, üniversite yönetiminin teknik sorunlar nedeniyle görevden uzaklaştırıldığı duyuruldu. 

Grup yaptığı açıklamada, "Harvard bize Filistin'in ifade özgürlüğü için bir istisna olmaya devam ettiğini defalarca gösterdi" dedi.

New York'ta yüzlerce gösterici, New York Üniversitesi'nin toplandıkları meydanı mümkün olan en kısa sürede boşaltması için tekrarlanan uyarılarına meydan okuyarak, polis protestocuların çadırlarını şiddetle sökmeye başlayana kadar oturma eylemine devam etti. Göstericiler daha sonra polis memurlarıyla çatıştı ve slogan attı: "Durmayacağız, dinlenmeyeceğiz. İfşa edeceğiz." 

Amerikan akademik ortamındaki gergin durumun devam etmesi, başta Columbia olmak üzere bazı üniversitelerin yetkililerinin çevrimiçi dersler düzenleme kararı almasına neden oldu. 

Pazartesi günü, gerginlikler New York Üniversitesi kampüsünün bulunduğu Manhattan şehir merkezine ve New Haven'daki Yale kampüsüne sıçradı. Columbia Üniversitesi'nde, üç derneğin üyeleri de dahil olmak üzere, oturan öğrencilerden oluşan bir koalisyon düzenlendi: Columbia Üniversitesi Apartheid Karşıtı (CUAD), Filistin'de Adalet için Öğrenciler ve Barış için Yahudi Sesi. 

Protestocular, üniversite yetkililerini İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşından yararlanan şirketlerle bağlarını kesmeye çağırdı. 

CUAD ayrıca, Columbia Üniversitesi'nin yatırımcıları hakkında daha fazla mali şeffaflık ve İsrail üniversiteleri ve akademik programları ile akademik bağların ve işbirliğinin kesilmesi de dahil olmak üzere ek taleplerde bulundu. Grup ayrıca Gazze'de tam bir ateşkes talep etti.

Ancak protestolar öğrencilerle sınırlı kalmadı ve bir dizi Columbia Üniversitesi profesörü New York'taki bir kütüphanenin önünde resmi kıyafetlerle toplandı ve son zamanlarda üniversitenin ve polisin Filistin yanlısı öğrencilere yönelik muamelesini eleştirdi. Bu üniversitenin İsrail ile ilişkilerine yönelik protestolar, üniversitenin antisemitizm suçlamaları üzerine Kongre'de yapılan baş duruşmasının ardından geçen hafta yoğunlaştı. 

Cumhuriyetçiler liderliğindeki Temsilciler Meclisi Yargı Komitesi, İsrail rejiminin bu konuyu ele alma ve son haftalarda yoğunlaşan ifade özgürlüğü için yeni yasalar oluşturma eylemlerine karşı üniversitelerde artan protestoların ortasında bir toplantı düzenledi. 

Protestocu öğrencilere ve profesörlere yönelik diğer bazı endişe verici önlemler arasında, Harvard ve Columbia Üniversiteleri çevresinde dijital reklam panoları taşıyan kamyonlarda isimlerinin ve resimlerinin yayınlanması yer aldı.

Üniversite yetkilileri, protestocuların yaşam alanları ve aileleri hakkındaki bilgileri baskı aracı olarak ifşa etmekle tehdit etti. 

Stanford Üniversitesi de bu tür önlemlerden kurtulamadı ve üniversite yetkilileri protestocu öğrencilere ve profesörlere karşı bazı önlemler aldı. Geçenlerde İsrail'in Gazze'deki katliamına atıfta bulunan ve İsrail'i "sömürgeci" olarak nitelendiren bir profesör açığa alındı. 

Hükümet yetkilileri, polis ve üniversite yetkilileri, baskıcı önlemlerini haklı çıkarmak için protestocuları anti-Semitizmle suçluyor. Gazze'deki savaş karşıtı mitinglere katılan öğrenciler defalarca şunları söylediler: "Anti-Semitizm asla iyi bir şey değildir. Savunduğumuz şey kesinlikle bu değil ve bu yüzden bu kadar çok Yahudi yoldaş bugün burada bizimle birlikte." Protestocular, eleştiri ve protestolarının İsrail hükümetine ve destekçilerine yönelik olduğunu da sözlerine ekledi. 

Northwest Üniversitesi'nden Yahudi bir profesör, Filistin yanlısı öğrencilerin ölümden işten atılmaya ve eğitimlerinin yasaklanmasına kadar olan riskler konusunda uyarıda bulundu. 

Sonuç olarak, Amerikan üniversitelerinin ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik şiddet eylemlerine ilişkin belgelerin yayınlanmasının, ABD gençliğinin Filistin davasına ilişkin dünya görüşünün değiştiğine ve uzun yıllardır Filistin gerçeklerini İsrail'in çıkarları doğrultusunda tersine çevirmeye çalışan resmi anlatının gerilediğine işaret ettiğini söylemek gerekir. Aslında, ABD'deki öğrencilerin ve bazı üniversite profesörlerinin Filistin'i desteklemek için ödedikleri ağır bedel, ülkenin özgür düşünceyi destekleyen imajını paramparça etti ve ABD'li yetkililerin ifade özgürlüğü konusundaki söylemlerini geçersiz kıldı.

Kudüs Haber Ajansı - KHA