Hamas-İsrail Müzakerelerinin Ayrıntıları

İbrahim el-Emin tarafından al-akhbar.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “DOHA MÜZAKERELERİNİN AYRINTILARI VE ARABULUCULARIN TAKAS VE YARDIMA İLİŞKİN MANEVRALARI… BURNS’ÜN ‘DAHİYANE’ ÇÖZÜMÜ: ARAP GÜÇLERİ GAZZE’YE…” başlıklı yazıyı Muhammed Yaşar siz kıymetli okuyucularımız için çevirdi. 

17 Mart 2024
Hamas-İsrail Müzakerelerinin Ayrıntıları

Geçen Şubat ayının sonlarında, CIA Direktörü William Burns bölgeye gizli bir ziyarette bulundu. İlk olarak Mossad Başkanı İsrailli David Barnea ile görüştü ve İsrail’in bakış açısına dair bir özet dinledi. Akabinde Mısır İstihbaratı Başkanı Tümgeneral Abbas Kamil’in de Katar’a gelmesinden önce Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman ile görüşmek üzere Doha’ya geçti. Bir dizi toplantıdan sonra Hamas hareketinin liderleriyle iletişim kuruldu. Görüşmeler, hareketi daha fazla esneklik göstermeye ikna etmenin yolları üzerinde yoğunlaştı. Nihayetinde hareketten beklenenin “Paris belgeleri”nin son versiyonunu kabul etmek ve Mart ayının başından itibaren önümüzdeki Nisan ayının ilk üçte birlik bölümünde Ramazan Bayramı tatili sonrasına kadar bir ateşkes ilan etmek olduğu netleşti. Girişimin mahiyeti şöyle:

  • Gazze Şeridi’nin tüm bölgelerinde kapsamlı bir ateşkes olacak ve Gazze Şeridi hava sahasındaki uçuşlar günde yalnızca 8 saat süreyle durdurulacak.
  • İşgal güçleri, nüfusun yoğun olduğu bölgeleri tam bir harita tanımı yapılmadan boşaltacak.
  • Günde 500 kamyonluk yardımın girişi gerçekleşecek, bunların üçte biri Gazze Şeridi’nin kuzeyine nakledilecek ve güney bölgelerinden kadın ve çocukların oraya gitmesine izin verilecek.
  • Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan çok sayıda tutuklu arasından İsrail’in seçeceği dört kişi de dahil olmak üzere 404 Filistinli esir mukabilinde kadın, çocuk ve yaşlılardan 35 İsrailli sivil ve 5 kadın asker şeklinde bir takas gerçekleşecek.

Hamas liderliğinin, öneriyi reddetme nedenleri konusunda daha fazla açıklamaya ihtiyacı olmasa da Mısırlılar özellikle anlaşmanın uygulanması sırasında yardım miktarı, kuzey ile güney arasındaki hareket meselesi veya tutuklu sayısı gibi konularda değişiklik yapılması olasılığından bahsetti. Ancak ne Burns ne Kamil ne de Katar tarafı, savaşın tamamen durdurulacağına yönelik İsrail’in herhangi bir taahhüdünü veya yükümlülüğünü ileten bir mesajı Filistin direnişine taşımadı. Bu da Hamas’ın reddini yinelemesine yol açtı. Gerçi Burns ve Kamil’in, siyonist düşmanda bir esnekliği canlandırmak ve onu Hamas’ın, esirlerin tam sayısını, kimliklerini ve yaşayanlar ile ölenleri belirten bir listeyi İsraillilere teslim etmesi gibi hususlarda tavizler vermeye hazırlamaya çalıştığı da bilinmekte. Her ne kadar Hamas, konunun hiçbir aşamada tartışma mevzusu olmadığını arabuluculara defalarca vurgulamış olsa da bu sefer şunları söyledi: “Esirler dosyası tüm detaylarıyla birlikte Gazze Şeridi’ndeki askeri direniş liderlerinin elinde. Biz siyasi liderlik olarak bu ayrıntılara sahip değiliz ve bunları talep etme sürecinde de değiliz. Ayrıca askeri liderler, güvenlik nedeniyle, takas konusunda bir anlaşmaya varılmadan önce ne şimdi ne de müzakerelerin herhangi bir aşamasında sırlarını kimseye vermeyecek.” Yine Hamas, İzzeddin el-Kassam Tugayları ve Kudüs Seriyyeleri sözcülerinin duyurduğu üzere, askeri liderliğin pozisyonunun açık olduğunu, altını çizme babından düşmanın ister ölü ister diri olsun esirlerinin serbest bırakılması karşılığında ödemesi gereken bedelin, şu anda talep edilen bedelle aynı olacağını ve takasın her aşamasında serbest bırakılması gerekenlerin kimliğini ve kategorisini belirleyecek tarafın da direniş olduğunu ifade etti.

Elbette Mısırlı ve Amerikalı arabulucular bu durumdan hoşlanmadı. Mısır, Hamas Hareketi Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’den Kahire’ye gitmesini ve bir anlaşmaya varılana kadar orada kalmasını talep ederek yeni bir müzakere yöntemi benimsemeye çalıştı. Buna karşı Hamas, Heniyye’nin ilk ziyaretinin Mısır’ın çabalarını takdir etmek amacıyla gerçekleştiği, ancak görüşmelerin belirli ayrıntılarla ilgili olması nedeniyle bu konunun siyasi-teknik bir ekibe emanet edildiği, bu ekibin de diğer delegasyonlar gibi karar verme yetkisinin bulunmadığı ve kendisine verilen yetkinin, tekliflerle açık ve esnek bir şekilde ilgilenmek olduğu yanıtını verdi. Hamas Hareketi’nin liderliği, mezkûr mesajın ardından Katarlıların ve Mısırlıların duyduğu son açıklamayı yaptı: Direnişin şu anki endişesi savaşı ve saldırıları durdurmaktır ve bu dosyanın önüne herhangi bir dosyanın geçmesine imkân yoktur. Gerekli olan adım, işgal güçlerinin Gazze Şeridi’nin güneyi, ortası ve kuzeyindeki tüm yerleşim alanlarını terk etmesi ve Gazze Şeridi sınırlarına çekilmesi koşuluyla özellikle kuzeyden gelen ve evlerinin enkazlarına geri dönmek isteyen göçmenler için gerekli barınma merkezlerinin sağlanmasını içeren en büyük yardım çalışmaları ile beraber göçmenlere yönelik yardım ve barınma çalışmalarına ilişkindir.

Hamas, görüşmelerin önünü tıkamamak adına arabuluculara, kesinlikle esir değişimiyle ilgilendiğini, Aksa Tufanı Harekâtı’nın asıl amacının da bu olduğunu, ancak bu dosyanın artık saldırıların durdurulması ve etkilerinin ortadan kaldırılması açısından daha önce bahsi geçen mevzuların ilerisinde olmadığını, siyonist düşmanın tekrar savaşa dönmeden önce sadece sivil esirlerini almak istediğini herkesin bildiğini ve Savunma Bakanı Yoav Galant’ın, esir alınan askerlerin ailelerine, yakınlarının durumlarının şu anda cephede savaşan askerlerin durumundan farklı olmadığını söylediğini bildirdi.

Herkesin esir kartının önemini bildiği ve Siyonist düşmanın bu amaca ulaşmak, Amerika ve diğerlerinin de insanilik imajını ortaya koymak için ateşkesi istemeleri göz önüne alındığında, ilgili bendin Hamas açısından artık müzakerelerin en baş konusu olmaması dikkate değer bir mevzu. Hamas, arabuluculara süreci üç aşamada tanımlayan ve yaklaşık 135 gün süren bir ateşkesin ardından sürdürülebilir bir ateşkes yoluyla fiilen savaşın sona ermesine yol açacak ilk Paris belgesine dönme çağrısında bulundu ki belgenin bu ilk versiyonundan, Amerika’nın baskısı ve şartlarının Hamas’ın çıkarına olduğunu düşünen, askeri operasyona son vermeyi istemeyen ve Refah’a girmeyi planlayan İsrail’in isteklerini karşılamak adına Paris dörtlüsü dönmüştü. 

Hamas, Paris Belgesi’ndeki değişiklikleri geçersiz kıldı: Savaşın durdurulması onaylandıktan sonra esir değişimi gerçekleşecek

Hamas, esir dosyasını detaylı olarak ele aldığında her esir askere karşılık 300’den, her bir yedek için ise 100’den az Filistinli tutukluyu kabul etmeyeceğini ve yaşlı veya hasta olmaları şartıyla her sivile üç tutuklu şeklindeki sivillere ilişkin önceki denklemin devamını kabul ettiğini açıkça ifade etti. Ancak arabulucuları kızdıran şey, Hamas’ın, savaşı sona erdirme hedefinin merkezi ve gerekli olduğunu, bu nedenle savaşı durdurmaya yönelik net ve aleni bir taahhütte bulunulması gerektiğini ve takas sürecinin bu tarihten on gün sonra gerçekleşeceğini açıkça ifade etmesiydi.

B Planına Geçiş: Burns

Bu bağlamda CIA Direktörü’nün “dahiyane çözüm” arayışı noktasında üzerinde çalıştığı görevler, ateşkesin ötesine geçen konulara odaklanıyordu.

Kaynaklar, Amerikalıların üstü kapalı olarak savaşın gerçek hedeflerine ulaşmada başarısız olduğunu ve çatışmayı sürdürmenin niteliksel hiçbir fayda sağlamayacağını, aksine daha önce Amerikan ordusundaki üst düzey subaylar tarafından Arap dünyasındaki meslektaşları önünde işgal ordusunun, mesleki açıdan ve profesyonellik manasında eksik olduğunu açık ettiğini ve bu denli gelişigüzel savaşan bir ordunun profesyonel görülemeyeceğini kabul ettikleri bir değerlendirmeyle bağlantılı olarak ciddi kötü yansımaları olacağını düşündüklerini söylüyor. 

Bu doğrultuda ortalıkta dolaşan Arap ve bölgenin diğer başkentlerindeki üst düzey yetkililere ulaşanlara göre, Burns’ün Arap ve bölgesel taraflarla iş birliği içinde ve İsrail’le istişare halinde başlattığı görüşmeler, sürdürülebilir çözüm fikrine odaklanıyor. Amerikalı yetkilinin düşüncesi, Gazze Şeridi’nden daha geniş, Batı Şeria’da bile gerekli değişikliği içeren, Filistin dosyasının geleceği meselesinin yeni bir vizyona dahil edilmesine kapı açacak bir çözüme ulaşmak.

Burns’ün yeni önerisi aşağıdakilere temellere dayanıyor:

İsrail’in istediği güvenlik sorununun çözümü ve Filistinlilerin çözülmesini istediği işgal sorunu, Gazze Şeridi’nde yoğunlaşacak biçimde Filistin bölgesini yönetecek, tüm tarafların kabul edebileceği Arap ve İslam ülkelerinden bir askeri ve güvenlik gücünün oluşturulmasıyla mümkün olabilir. Görevleri açık olmak kaydıyla Amerikalılar ve İsraillilerle koordineli olarak bu gücün oluşturulması için Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Türkiye’nin isimleri zikredildi. Ne var ki tartışma, Amerikan tarafının bu güçlerin çalışmaları için bir süre sınırı koymadığını gösterdi. Ötesi, ABD bu devletlerden şunu istiyor:

  1. İsrail işgal güçlerinin yerine geçmek ve Gazze Şeridi’nin sivil işlerini, yardım ve yeniden inşa dosyasını yönetmek için bu güce güvenen bir sivil otorite kurmaya başlamak.
  2. Filistinlilere ait tüm askeri güçlerin Gazze Şeridi’ndeki çalışmalarının son bulmasını denetlemek, altyapıyı (tünelleri) tahrip etmek ve direniş güçlerinin bir daha yeteneklerini geri kazanmamasını garanti altına almak.
  3. Güvenliğin sağlanması, yeniden yapılanma sürecinin başlatılması ve göçmenlerin geri gönderilmesi.

Tüm bunların ardından yönetim mekanizması ve hükümetle sonuçlanacak bütün Filistin bölgelerini kapsayan genel seçimlerin yapılması için bir tarih belirlenecek.

Fikrinin, Filistin meselesinin çözümünü engelleyen duvarda büyük bir gedik oluşturduğunu (!) düşünen Burns, İsrail’i bu konuda tam olarak ikna edecek güçlü bir kart verilmesini istedi ve sorulduğunda açıkça şunu söyledi: “Oluşturulan mekanizmanın, direnişin ateşkese bağlılığını garanti etmesi koşuluyla, Hamas’tan ve diğer direniş güçlerinden on yıllık bir süre için tam ve kapsamlı bir ateşkes konusunda aleni bir taahhüt istiyorum.”

Başta Hamas Hareketi olmak üzere direniş güçleri bu konuda yorum yapmaktan kaçınırken, ilgili taraflarla yapılan görüşmelerde dikkat çekici yanıtların verildiği ortaya çıktı:

  • Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri coşkulu bir şekilde durumun yönetilmesinde askeri güce yardımcı olan herhangi bir yerel polis teşkilatına askeri ve lojistik destek sağlamaya hazır olduklarını ifade etti.
  • Böyle bir adımın, Filistinlilerin kendilerinden sadır olacak tek ve ortak talebi gerektirdiği ve bu karara varmayı Filistinlilere bırakmanın daha iyi olacağı yönünde ortak bir yanıtla Katar ve Türkiye ilgili teklife mesafeli durdu.
  • Mısır, bu çözümle Gazze Şeridi’nin kontrolünü ele geçirmeyi düşünenlerin, geçmişteki tüm deneyimleri göz ardı ettiğine, Gazze Şeridi ve halkının gerçekliğini bilmediğine dikkat çekerek, Gazze batağına dahil olma hususunda aşikâr bir korkuyla çekimser kaldı.
  • Filistin dosyası ve Suudi-Amerikan ilişkileriyle ilgili diğer konuları içeren karşılığın alınması şartıyla Suudi Arabistan hazır olduğunu bildirdi.

Hiç kimse müzakerelerin ölüm haberini vermek adına çıkmayacak. Ancak şu ana kadar yaşanan tüm hareketler, bir anlaşma fırsatından söz edilmesini sağlayacak köklü bir değişikliği yansıtmıyor. Yine şu da bilinmekte ki Gazze Şeridi’nde işlerini yeniden düzenleyen ve yardımdan sorumlu sivil bir güç oluşturmak için koordinasyon adımlarını atan direniş, suç işlemeye dönmeden önce Siyonist düşmana dinlenmesi için biraz zaman verecek bir anlaşmayı kabul etmek bağlamında kendisini hiçbir koşulda zorlanmış görmüyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.