Siyonist düşmanın, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah bölgesini hedef alan büyük bir askeri operasyonun hazırlıklarına başladığını duyurması, ne son günlerde yaşananların neticesinde ortaya çıkmış bir şey ne de Amerikan yönetimi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki mevcut görüş ayrılıklarının bir sonucu. Mevzu bahis operasyon silahlı gücü esas almakta ve Gazze Şeridi’nin geri kalanında yaşananlara benzer bir kara operasyonu gerektirmekte. Dolayısıyla 1,4 milyon yerinden edilmiş Filistinlinin yaşadığı kampların gerçek bir sorun teşkil ettiğini bilen İsrail, kısa süre önce bir plan üzerinde çalışmaya başladı. Hazırlık konusundaki duyuruları sadece başlangıç düdüğü mesabesindeydi. Göçmenlerle ilgili operasyonel planlar ise önceden Amerika Birleşik Devletleri, Mısır ve diğer taraflarla tam bir iş birliği ve koordinasyon içerisinde geliştirildi.
Siyonist varlık, kendisini bu operasyona motive eden şeyin, geriye kalan Hamas askeri güçlerini ezmek ve halihazırda içlerinde hareketin liderleriyle birlikte İsrailli esirlerin de bulunduğunu öne sürdüğü Refah’tan Sina’ya uzanan devasa tünelleri yok etmek olduğunun propagandasını yapıyor. İsrail yeni bir tavşan çıkardı ve İsrail’in kimseye güvenmediği söylemi üzerinden soranların kulağına şunları fısıldıyor: “Hamas bir süre sonra bize şunu söyleyebilir: “Gidin İran’dan ya da Beyrut’tan esirleri teslim alın.” Pilot Ron Arad’ın başına gelenleri unutmacağız.”
Al-akhbar’ın elinde bulunan verilere göre İsrail, operasyon için Amerika ve Mısır’dan şartlı onay aldı. Washington, diğer bölgelerde yaşananların tekrarlanmamasını garanti eden, zaman sınırı ve coğrafi kapsamı olan bir operasyon istiyor. Amerikalılar ekranlara yansıyan endişe verici görüntülerden çokça bahsediyor ve özellikle Uluslararası Ceza Mahkeme’sinin kararından sonra kamuoyu önünde kendilerini sıkıntıda hissediyor.
Washington Refah saldırısına karşı çıkmıyor, Mısır yalnızca Sina’ya göçün yaşanmamasını garanti etmek istiyor, İsrail ise Gazze Şeridi’ni kuşatma altına almak istiyor.
Mısırlıların tek ve doğrudan istediği, operasyonun Filistinli göçmenleri sınırı geçerek Sina yönüne itmemesi ve Gazze’de yeni yerel yönetimlerin kurulmasına karar verenlerin kendilerinin olması.
Bu kapsadaki görüşmeler, yüzbinlerce göçmeni Refah’tan yeni bölgelere tehcir için entegre bir plan üretti. Al-akhbar’ın edindiği bilgilere göre plan şunlara dayanıyor:
- İsrail ile Mısır, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında yeni kampların nasıl kurulacağı, finanse edileceği ve yönetileceği konusunda bir siyasi güvenlik anlaşması imzalanacak. ABD, Mısır’a Mısır’ın harcamayı taahhüt ettiği kadar ödeme yapacak.
- Göçmenleri özellikle Gazze Şeridi’nin batı bölgelerinde ve el-Mevâsî bölgesinden (Gazze Şeridi’nin güneybatısından) Şeyh Aclin bölgesine (Gazze’nin güneyine) kadar uzanan bir kıyı şeridinde toplanması için yeni yer belirlenecek. (Daha önce Siyonist düşman, kuzey bölgelerde kamp kurulmasına izin vermeyeceği fikrini yerleştirmişti ancak Han Yunus’un kuzeybatısındaki açık alanda yeni bir nokta kurulmasına da razı olmuştu.)
- “Çadır köyleri” olarak adlandırılan 12 ile 15 arasında toplanma noktası belirlendi. Bunlardan en büyüğü iki noktada olacak. Biri güney el-Mevâsî bölgesinde, ikincisi ise Gazze Şeridi’nin merkezine yakın “Şarm Park”ta olacak ve yaklaşık bir milyon Filistinli bu kamplara “sıkıştırılacak”.
- Şeyh Aclin bölgesinden ve Gazze Vadisi’nin kuzeyinden doğuya doğru uzanan tüm bölge olmak üzere Gazze’nin kuzeyinin tamamı izole edilecek ve burada hiçbir insani destek faaliyeti gerçekleştirilmeyecek, bunun yerine geri kalan nüfus (İsrail, uluslararası kuruluşların bu bölgede 300.000’den az Filistinlinin varlığını kaydettiğini söylüyor) destek almak için kamp alanlarına taşınmak zorunda bırakılacak.
- Her bir “çadır köy” yaklaşık 25.000 çadırdan oluşacak ve bazılarının sayısı bundan daha fazla olacak. Göçmenler, akrabalık bağlarını dikkate alan veri tabanlarına veya tehcirden önce aynı kasabadan ya da mahalleden olup olmadıklarına göre bu noktalara dağıtılacak. Refah’ta gerçekleştirilen ve başarısızlıkla sonuçlanan girişim, koordinasyon sürecini üstlenecek muhtarları veya ileri gelenlerden temsilcileri halkın seçmeye zorlanmasıyla tekrarlanacak ve Hamas’la bağlantısı olan hiç kimsenin sivil, siyasi veya idari bir görevinin olmaması garanti altına alınacak.
Göçmenler, insani veya bölgesel bağlantılarına ve aralarında günlük yaşamı yönetecek muhtar veya ileri gelenlere göre dağıtılacak.
- İsrail, Mısır tarafındaki tüm sınır geçişlerini kapatmaktan sorumlu olacak (Refah ve Kerem Şalom) ve Mısır veya Ürdün’den gelen tırların, hareket yolunun Gazze Şeridi’nin merkezinden giren bir hat ile sınırlandırılması ve daha sonra deniz yoluna (er-Raşid Caddesi’ne) dağıtılması temelinde, Gazze Şeridi’nin doğu sınırlarında yer alan geçiş noktalarından hareketini devam ettirecek. İnsanların hareketi de aynı şekilde olacak.
- Birleşik Arap Emirlikleri’nin Şarm Park’ın karşısındaki bölgede yüzen bir liman kurmayı taahhüt etmesi koşuluyla yardım getirmek isteyen ülkelerin, Mısır ve Ürdün taraflarının vesayetine ellerinde bulunan yardım malzemelerini tevdi etmeleri gerekecek. Yardımlar İsrail tarafından önceden denetlenmek koşuluyla burada indirilecek ve er-Raşid Caddesi üzerinden araçlarla dağıtılacak.
- (Amerikan-Suudi finansmanıyla) Mısırlı yetkililer, su tedarik merkezlerinin yanı sıra kamp kurma, çadır dikme ve geçici kanalizasyon merkezleri kurma sürecini yürütecek. “Saha klinikleri” kurulacak. Şu anda olduğu gibi yaralıların Gazze Şeridi’nin dışına çıkarılması kararı, Kahire’nin bölgeden çıkması gereken sivil yaralıların listelerini İsrail tarafına göndermesi ve Siyonist varlığın da vereceği onaya bağlı olmak kaydıyla Mısır’da kalacak. (Daha önce direnişçi olduklarına dair “şüphe” nedeniyle İsrail’in, yaralıları bölge dışına çıkarmayı reddetmesi sebebiyle yaralıların canlarını kaybettiği vaki. İsrail ayrıca yaralıları İran’a, Suriye’ye ve hatta Lübnan’a nakletmeyi de reddediyor.)
Kudüs Haber Ajansı - KHA