Siyonist düşmanın operasyon alanını genişletmek istediğine dair göstergeler, onun bu bağlamda sadece Gazze Şeridi'ni düşünmediğini işaret ediyor. Düşmanın yeni cepheler açmasının zor olduğu görüşünün yanı sıra temel ikilem; siyasi açıdan, halk kanadından ve askeri kanattan daha fazlasının yapılması için seferberlik aralıksız devam ederken, işgalci varlıktaki lider kadronun bugün kendisini bunu yapmaya hazır bir konumda hissetmemesi.
Dünya, Gazze'de uzun süreli ateşkese ilişkin devam eden temasların sonucunu beklerken Gazze Şeridi'nde şu ana kadar en ufak bir emaresi ortaya çıkmamış bir başarıyı elde etmek ya da bu başarıyı başka bir yerde aramak yani Lübnan'a savaş açmak suretinde elde etmek için savaş davulları çalıyor. Ayrıca önümüzdeki birkaç hafta içinde Mısır sınırında veya Güney Lübnan'da gerçekleştirilecek spesifik askeri operasyonlara ilişkin çok sayıda sızıntı mevzu bahis.
Refah Sınır Kapısı’na Doğru
İsrail kuvvetlerinin bölgeye doğru ilerleme girişiminde bulunduğunun ancak direniş ateşine maruz kaldığının dillendirilmesinin ardından kısa sayılmayacak bir süredir Philadelphia Ekseni bilmecesi konuşuluyor. Akabinde Mısır'ın, işgal güçlerinin bu bölge üzerindeki kontrolünü hatta Mısır topraklarının tüm sınırları ile alakalı işgalci ordunun tam denetimine tabi tutulmasını amaçlayan bir operasyon için kullanılmasını reddettiği yönündeki temaslar üzerinde yoğunlaşıldı. Konuyla bağlantılı olarak Mısır, sınırını İsrail'in taleplerine uygun niteliklerde yeniden inşa etmeye hazır olduğunu ifade etti; ancak Kahire İsraillilerin sürece hiçbir şekilde müdahale etmesini istemiyor ve sınır hattının denetlenmesinde herhangi bir İsrail varlığını reddediyor.
Bölgede yerlerinden edilmiş yüz binlerce Filistinlinin bulunmasına ve Refah Sınır Kapısı yakınındaki büyük kalabalıklara rağmen işgal güçleri bu bölgede yine “zorunlu bir operasyon”dan dem vurmaya başladı. Batılı tarafların katılımıyla yapılan görüşmelere göre İsrail, bu eksende büyük bir askerî harekâta ihtiyaç duymasını operasyonel sebeplerle gerekçelendiriyor:
- İşgal ordusu, elinde Mısır ile Gazze arasında halihazırda kaçakçılık faaliyetlerinin yürütüldüğüne dair kanıtlar olduğunu, savaş bölgelerinde yeni silahlar bulduklarını, bunların savaş sırasında kaçırılan silahlar olduğunu, niteliği ve kalitesinin bunların Gazze Şeridi'ndeki direniş güçleri tarafından üretilmediğini ve hatta depolanmalarının bile bölgedeki direniş güçlerinin standartlarına uygun olmadığını gösterdiğini belirtti. Sızan haberlere göre İsrail bu bağlamda toplardan, roketlerden ve bazı orta ölçekli silahlardan bahsediyor.
- İsrail'deki güvenlik birimlerinde Mısır'ın aldığı tüm önlemlerin, Gazze Şeridi'ni Sina'ya bağlayan tünel ağını tamamen ortadan kaldırmadığı yönünde bir değerlendirme var. Ayrıca Siyonist düşmanın tahminleri, Gazze ile Sina'yı birbirine bağlayan uzun tünellerin bulunmasının sürpriz olmayacağını gösteriyor. Yine işgal güçlerinin nezdinde, direniş liderlerinin esirlerle birlikte Sina bölgesinde bulunan tünellerdeki özel odalara taşınmış olabileceği yönünde güçlü bir değerlendirme var.
- İsrail, “ertesi gün”e dair yapılacak görüşmelerin öncesinde saha icraatları yapmak istiyor ve Mısır'ın aldığı önlemlerin hepsine güvenmiyor. İlgili bölgenin Gazze direnişinin destek merkezine dönüşmeyeceğinden güvende olmak ve Mısırlıların Sina'da faaliyet gösteren ve direnişe destek sağlayan silahlı grupların peşine düşmesini gerekli kılacak bir ortamın oluşmasını arzu ediyor. Böylesi grupların bölgede bulunmasına dair iddialar Mısırlılar tarafından kabul edilmiyor ve Mısırlılar, yapılan operasyonların bireysel eylemler olduğunu, örgütlerin varlığını yansıtmadığını, Gazze'de yaşananlara tepki olarak gerçekleştiğini söylüyorlar.
Temaslar ne sonuç verirse versin hatta İsrail'in bu bölgede yapacağı herhangi bir operasyonun sonuçları ne olursa olsun Mısır tarafı için yeni bir yaklaşımın kapısı açılacak. Zira İsrail güçlerinin o bölgede herhangi bir şekilde varlık göstermesi, daha önce dağıtılmış veya kontrol altına alınmış tüm grupların iştahını kabartacak. Belki de nihayetinde Mısır ordusunu yıllar önce burayı kontrol altına almak için kapsamlı ve benzeri görülmemiş operasyonlar düzenlemeye zorlayan bir kaos ortamı meydana gelecek.
Savaşın Karşılığını Kuzeyden Devşirmek
Görüşmeler, Refah Sınırı’nda kalmıyor; İsrail'in mümkün olan her yerde sonuç alma arayışına uzanıyor. Bu bağlamda İsrailli yetkililerin Amerikalı ve Avrupalı isimlerin önünde Tel Aviv'in de Hizbullah'a karşı bir operasyon başlatmak zorunda göründüğünü söylediği aktarılıyor. Konu pek çok faktörle bağlantılı ve bunlardan ilki göçmen yerleşimciler meselesi değil. Batılı başkentlerdeki güvenlik yetkilileri, işgal ordusunun, bir süre sonra 7 Ekim harekâtını daha güçlü bir şekilde tekrarlama niyetinde olabilecek Hizbullah’a savaş açmak suretiyle Lübnan’daki İslami Direniş’e darbe vurma fırsatı bulması gibi başka sebepler de sunuyor. Ayrıca İsrail, Güney Lübnan'da halihazırda yürürlükte olan önlemleri de artık kabul etmiyor ve 1701 sayılı Kararın kapsadığı, yani Litani Nehri'nin güneyinde yer alan bölgenin yönetiminde büyük bir değişiklik istiyor. Geçtiğimiz ekim ayının sekizinden bu yana devam eden çatışmaların gösterdiği şey, Hizbullah’ın binlerce üyesiyle birlikte evlere yerleştirilemeyecek veya bireysel silah olarak değerlendirilemeyecek ağır silahlardan oluşan bir cephaneliğe sahip olduğu ve Hizbullah’ın güneydeki askerî tesislerinin gayet büyük ve Litani Nehri'nin güneyindeki bir alanda uzandığı.
Mezkûr yetkililer göre daha önce Amerika ve Avrupa'nın Lübnan'la savaşı genişletmeme yönündeki taleplerine olumlu yanıt veren işgal ordusu, ufukta arabulucu siyasilerin kendine uygun bir çözüm bulma kabiliyetine dair herhangi bir belirti görmedikleri sürece bugün kendisini pratik bir adım atmak zorunda hissedecek. İlgili çözüm, tüm bölgenin silahlı güçlerden ve silahlardan arındırılması, UNIFIL güçlerinin tüm bölgede hiçbir engele takılmadan kontrol ve inceleme yapması ve bugün bu minvalde var olan tüm görüntülerin ortadan kaldırılması şeklinde özetlenebilir. Yine Siyonist düşman, savaştan önce Hizbullah’a ait gerek askerî olduğu netleşen noktalara gerekse çevresel örgütlenmeler adı altında var olduğu noktalara dönmesini engelleyerek işe başlamak istiyor.
Siyasi temasların, Gazze'deki savaşın durmasını öngören durumun ardından Lübnan cephesinde çözümün istikametini belirlememesi ve İsrail'in doğrudan ya da aracılar vasıtasıyla yönelttiği tehditlerin düzeyinin artması, Hizbullah'ı çatışmaların tırmanma olasılığı açısından Ortadoğu'daki pozisyonunu netleştirmeye yönelik adımlar atmaya itti. Dolayısıyla Hizbullah, bir yandan direnişin giriştiği operasyonlarda bazı özel silahları devreye soktu bir yandan da liderlerinin pozisyonları üzerinden savaşı genişletmek istememenin buna hazır olmadıkları anlamına gelmediğine dair açık uyarılar içeren mesajlar gönderdi. Belki de Lübnan’daki İslami Direniş’e gelen delegelerden bazıları Siyonist düşmanın ilk kurşunu sıkabileceğini, ancak Seyyid Hasan Nasrallah'ın önceki bir konuşmasında duyurduğu gibi Hizbullah’ın, bunun akabinde tüm gücüyle ve herhangi bir üst sınır, kontrol veya kısıtlama olmadan savaşacağı yönünde doğrudan sözler işitmiş olabilir.
Batılı diplomatların ve güvenlik yetkililerinin dilinden sadır olan son haber sızıntılara göre Siyonist işgal ordusu, direnişe ait askeri alanlar olarak gördüğü yerleri hedef alan sert ve şiddetli bir hava saldırısı yapmayı düşünüyor. Mevzubahis saldırı, 1701 sayılı Kararın kapsadığı alanın tamamını kapsıyor. İsrail, bu manada yüzlerce, çok güçlü hava saldırısı gerçekleştirecek. Zira Siyonist düşman, direniş için önemli hedefleri yok edeceği bir saldırıyı kendisinin gerçekleştirmesi ve direnişe yakın halk çevrelerinde ve genel olarak Lübnan’da korku ve paniğe neden olmak da dahil olmak üzere bir dizi hedefe ulaşacağına inanmakta. Yine aynı zamanda İsrail, hedeflediği saldırıların uluslararası güçlerin 1701 sayılı kararın yeniden uygulanması misyonunu kolaylaştıracağı değerlendirmesinde de bulunuyor.
Düşmanın bu harekâtı nasıl meşrulaştıracağı, zamanlaması ve eylem mekanizması konusunda ise sızıntılar, birkaç haftalık bir süreçten ve İsrail'in, kendi sivillerine karşı işlenen suç şeklinde bir bahane meydana getirebileceği ve yaşananlardan Hizbullah'ı sorumlu tutulacağı fikrine dayalı bir senaryodan bahsediyor. Bu şekilde içeride ihtiyaç duyduğu siyasi örtüye sahip olacak ve dışarıdan da hiçbir itiraz gelmeyecek. Diğer bir seçenek ise Siyonist varlığın, İsrail'in büyük operasyonunu gerçekleştirmek için kullanacağı ve Hizbullah’tan orantılı bir askeri tepki alacak ilk ama büyük bir saldırı başlatacağını söylüyor. Sızıntıyı yapanlar, İsrail'in, meselenin hava harekâtı sınırları içinde bitmesini tercih ettiğini tahmin ediyor; ancak meselenin genişlemesinden duyulan korku, işgal ordusunun liderlerini Lübnan topraklarına girebilecek özel kuvvetlere ek olarak işgal altındaki Filistin'in kuzeyine daha fazla muharebe kuvveti göndermeye ve özellikle Demir Kubbe sistemi ve balistik füzeleri engellemek için tasarlanan füze bataryaları için daha fazla mühimmat aktarmaya sevk etti.
Haberleri sızdıranlar planın, Hizbullah'ın angajman kurallarına uymak zorunda kalacağı mantığına dayandığı açıklamasında bulunuyor. Binaenaleyh Hizbullah’ın, askeri olmayan hedefleri vurması meşru olmayacağı gibi, İsrail'in ulaştığı derinliğin sınırlarını aşan bir derinlikte vurması da haklı olmayacak. Belki de Seyyid Hasan Nasrallah'ın, İslami Direniş’in, Siyonist düşmanın planlarına göre hareket etmeyeceği ve düşmanın karadan, havadan ya da başka bir şekilde büyük bir operasyon başlatması durumunda buna yanıtın şu anda cari olan kurallara göre verilmeyeceğini ifade eden özel açıklamaları bu bağlamda geldi.
Çev. Muhammed Yaşar
Kudüs Haber Ajansı - KHA