ABD Üssüne Saldırı Ne Anlama Geliyor?

Xavier Villar tarafından presstv.ir adlı internet sitesinde kaleme alınan “ABD ÜSSÜNE SALDIRI: GAZZE SOYKIRIMI VE ABD'NİN IRAK İŞGALİ SONA ERMELİ” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

31 Ocak 2024
ABD Üssüne Saldırı Ne Anlama Geliyor?

Direniş Ekseni'nin bir parçası olarak Irak direnişinin bir şemsiye grubu olan Irak Halk Seferberlik Güçleri'nin (Haşd Şa’bi) Pazar günü Suriye-Ürdün sınırındaki bir ABD askeri üssüne düzenlediği saldırı, üç ABD askerinin ölümüne ve en az 40 kişinin yaralanmasına neden oldu.

Direniş Ekseni'nin bakış açısına göre, 'Kule 22' üssüne yapılan insansız hava aracı saldırısı, bölgedeki Amerikan varlığının kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde devam eden İsrail soykırımının yıkıcı sonuçlarından muaf olmadığını bir kez daha vurguladı.

Aslında, aksini düşünmek politik olarak naif ve analitik olarak sığ bir önermedir.

Dahası, bu saldırı, direniş güçlerinin yabancı güçleri bölgeden çıkarma kararlılığını defalarca vurgulayan Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah da dahil olmak üzere Irak'tan Suriye'ye, Lübnan'dan Yemen'e kadar Direniş Ekseni liderleri tarafından ilan edilen harekatın bir parçasıdır.

Haşd Şa’bi, bu Direniş Ekseni'nin siyasi söyleminin savunucuları olarak, mevcut orta derecede yoğun bölgesel savaşın potansiyel olarak Fars Körfezi'ndeki tüm Amerikan askeri üslerine yayılabileceği ve ABD için çok daha maliyetli hale gelebileceği mesajını iletmeyi amaçladı.

Abluka altındaki Gazze Şeridi'nde devam eden Siyonist soykırımı destekleyen ve bölgede konuşlandırılan ülkelerin birliklerinin herhangi bir zarar görmemesini beklemek oldukça saflık olur.

Öte yandan, Irak Parlamentosu’nun siyasi egemenliğini kullanarak Ocak 2020'de Bağdat'taki hükümeti "yabancı birlikleri ülkeden çıkarmaya" çağıran bir kararı kabul ettiğini hatırlamak önemlidir.

Iraklı yetkililer, son aylarda, Amerikalıların İsrail ile el ele görüldüğü Gazze'de ortaya çıkan olaylara yanıt olarak ABD üslerine yönelik saldırıların arttığı bir ortamda bu çağrıları yoğunlaştırdılar.

İran İslam Devrimi Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ve Haşd Şa’bi Genelkurmay Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in Ocak 2020'de Bağdat havalimanı önünde öldürülmesinden de aynı birliklerin sorumlu olduğunu unutmayalım.

Ürdün'deki ABD askeri üssüne yapılan saldırı, terörle mücadelenin temel taşları olan direniş cephesinin bu iki liderine yönelik suikasta verilen yanıtın bir parçası olarak da düşünülmelidir.

Bu bağlamda, Seyyid Nasrallah'ın bu yargısız infazların ardından ABD'yi "cezalandırma" ve askerlerini bölgeden çıkarma sözü verdiğini belirtmek önemlidir.

Örgütsel bir bakış açısından, ancak aynı zamanda Direniş Ekseni'nin söylemsel birliğini teyit ederek, Irak Haşd Şa’bisi ile Lübnan’daki Hizbullah arasında IŞİD'le mücadelede yapılan işbirliğinin, Avrupa merkezli versiyona bağlı geleneksel anlayışa meydan okuyan yeni bir kolektif savunma kategorisinin yaratılmasına yardımcı olduğunu belirtmek ilginçtir.

Direniş Ekseni'ni karakterize eden bu kolektif savunma, ulusötesi ittifakın siyonist varlığa ve müttefiklerine karşı nasıl askeri bir koalisyon oluşturduğunu açıklıyor.

Bu koalisyonda özellikle Hizbullah, Ensarullah ve Irak Haşd Şa’bisi gibi gruplar yer alıyor. Tüm bu gruplar son aylarda Filistin direnişine desteklerini fiilen gösterdiler.

Bölgesel güçlerin bu koalisyonu, Batı merkezli güç dinamiklerinin hiyerarşik parametreleri içinde açıkça anlaşılamayacak dayanışmalara ve yatay yakınlıklara dayanmaktadır. Başka bir deyişle, Direniş Ekseni, hiyerarşik olmayan ve yatay bir işbirliği olarak nitelendirilebilir.

Eksen, bölgeye dağılmış direniş grupları arasında yeni bir ortak egemenlik modelini temsil ediyor. Dolayısıyla bu bölgesel egemenlik modeli, çoğu Batı medyasının yaptığı gibi "İran yanlısı milisler" veya "İran vekilleri" kategorisine indirgenemeyecek söylemsel bir yakınlığa dayanıyor.

Örneğin, Suriye-Ürdün sınırına yapılan saldırının ardından ABD Başkanı Joe Biden, Haşd Şa’bi’yi "İran tarafından desteklenen bir milis" olmakla suçladı. Aynı içi boş retorik, açıkça ve İslam Cumhuriyeti'ne karşı bir "savaş" çağrısı yaparken, diğer ABD'li yetkililer tarafından da tekrarlandı.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani'nin Pazartesi günü kategorik olarak belirttiği gibi, Haşd Şa’bi'nin de dahil olduğu bölgesel direniş grupları İslam Cumhuriyeti'nden emir veya talimat almıyor.

Bu hareketler kendilerine güveniyorlar ve 7 Ekim'den bu yana siyonist ölüm makinesinin altında sarsılan Filistin halkını ve direnişini desteklemek için kendi kararlarını verme yeteneğine sahipler.

Açıkça görülüyor ki, amaç İran ile Irak direnişi ya da diğer direniş grupları arasındaki bağlantıyı inkar etmek değil, kendi stratejik ve siyasi özerkliklerini vurgulamaktır.

Bu grupları "İran destekli milisler" kategorisine yerleştirmek, eylemlerini gayri meşrulaştırmayı, kendi gündemlerine göre hareket etme eylemlerini ellerinden almayı ve onları "Tahran'ın elindeki piyonlar" olarak göstermeyi amaçlayan siyasi bir uygulamadır.

Haşd Şa’bi, yatay ve hiyerarşik olmayan işbirliği perspektifinden bakıldığında, Irak Parlamentosu’nun defalarca talep ettiği şeyi, yani ABD ve koalisyon güçlerinin Arap ülkesinden çıkarılması çağrısını yerine getiriyor.

ABD birliklerinin Irak'tan çıkarılması, siyasi açıdan özerk bir bölge hedefine ulaşmak için Direniş Ekseni'nin geri kalanıyla işbirliği içinde gerçekleştirilmelidir.

Irak'taki direniş gruplarının yasadışı ABD üslerine ve petrol platformlarına uyguladığı baskı, ABD işgaline karşı direniş cephesinin kararlılığını göstermiştir.

Aynı zamanda, bu gruplar hem kendi vatandaşlarına hem de ABD'ye ve bölgesel müttefiklerine, özellikle de Tel Aviv'deki rejime sömürgecilik karşıtı içerikli bir siyasi mesaj gönderdiler.

Dolayısıyla ABD'nin İsrail'in Gazze'deki soykırımına verdiği destek, 2020'de üst düzey terörle mücadele komutanları General Süleymani ve Ebu Mehdi el-Mühendis'in öldürülmesi ile Haşd Şa’bi'nin 'Kule 22' üssüne düzenlediği saldırı arasında doğrudan bir ilişki olduğu söylenebilir.

Direniş Ekseni'nin her iki işgalci varlığa karşı operasyonlarını durdurması için hem Amerika'nın Irak'ı işgali hem de İsrail'in Filistin'i işgali sona ermelidir.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.