İsrail-Amerikan krizi, işgalci varlığın 7 Ekim'de yediği büyük tokatla sınırlı değil. Bu tokat, çatışmada yeni bir perdeyi aralayan bir darbe mesabesinde. ABD, çıkarlarının aksine, olaylara askerî açıdan karışmak ve savaş stratejileri bakımından bölgede ilk kez deneyeceği bir şekilde müdahale etmek zorunda kaldı. İşgal altındaki Filistin'den iki bin kilometreden daha uzakta olan Yemen, saha ile doğrudan temasta. Güvenlik önlemlerine ve Yemen Savaşı’nın başlangıcından beri 9 yıldır Washington'un birincil hedefi olan Ensarullah Hareketi’nin liderine kasteden “askeri alarm durumuna” rağmen “alkhanadeq.org” sitesinin kaynaklarının belirttiğine göre, hareketin lideri Abdulmelik el-Husi, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ile tam koordinasyon ve neredeyse günlük iletişim halinde.

Beyaz Saray’da masaya aylardır yıpratma rolü oynayan Lübnan, Yemen ve Irak'ta alevlenmiş direniş cephelerinin haritası konulmuş durumda. Washington, mümkün olan en düşük maliyetle çıkış yolu bulmak için cepheleri birer birer parçalamaya çalışıyor ve bunu da bugüne kadar başaramadı. Şu hâlde ABD için diğer bir sorun, çeşitli cepheler arasındaki sürekli koordinasyonda yatmakta.

ABD yönetimi ve siyonist varlık açısından dikkat çekici olan, San’a ile Beyrut arasındaki sürekli iletişim ve koordinasyonun hacmi. “alkhanadeq.org” sitesinin kaynaklarının ifade ettiğine göre Ensarullah Hareketi’nin lideri Abdulmelik el-Husi, Aksa Tufanı'nın ilk saatlerinde Seyyid Hasan Nasrallah ile görüşerek kendisine Yemen'in savaşa etkin bir şekilde katılma arzusunu aktardı ve Babu’l-Mendeb’i kapatma niyetini sundu. Abdulmelik el-Husi daha önce de Güney Lübnan’a savaşçı gönderme arzusunu açıklamış, Seyyid Hasan Nasrallah’a gerektiğinde 50.000 savaşçı göndermeye hazır olduklarını ifade etmişti.

İki lider arasındaki aleni ilişki Yemen’e açılan savaştan kısa bir süre sonra ortaya çıktı. Ancak kulislerin gizlediği şey Amerikan, İsrail ve Batılı istihbarat çevrelerinin bildiğinden çok daha fazla. Yemen savaşı sırasında Beyrut'a gelen arabuluculuk mesajları aynı gün San’a’ya iletiliyordu ve iki taraf arasında kararın anahtarının San’a'da olduğu konusunda mutabakata varılmıştı. Atlantik Konseyi iki lider arasındaki ilişkinin niteliğine ilişkin şunları söylüyor: “Yakışıklı, çekici genç adam Nasrallah'ın bir kopyası gibi görünüyor… Çok sayıda destekçiyi bir araya getiren büyük etkinliklerde boy gösteriyor. O da işaret parmağını kaldırıyor, iç ve dış meseleleri konuşuyor ve ümmetin durumunu ele alıyor.”

İşgalci varlık ve onun ardında ABD, bir başarı kaydedemeden yıllardır Filistin'in kuzey sınırlarında kendileri için bir tehdit oluşturan Hizbullah'ın dikkate değer askeri ve siyasi gelişimini engellemeye veya her seferinde İsrail’in yumuşak yanlarına geçen tırnaklarını törpülemeye çalıştı. Siyonist varlık, Seyyid Nasrallah'ın elindeki baskı ve güç kartlarını arttırmasını, yaklaşan herhangi bir savaş için bunları toplamasını ve bugün herhangi bir çatışmayı yöneten paralel caydırıcılık denklemlerini onlarla birlikte inşa etmesini izlerken dünyanın en stratejik coğrafi noktalarının kıyılarında bir direniş modelinin ortaya çıkmasıyla endişeler ikiye katlandı.

Ensarullah Hareketi modeli, araştırma merkezleri ve karar vericiler için bir çalışma konusu ve ilgi noktası haline geldi. Geçtiğimiz yıllarda öncelik, hareketi frenlemek ve yeteneklerini sınırlamak amacıyla hareketin lideri Abdulmelik el-Husi'yi hedef alıp öldürmekken, şimdilerde Washington ve Tel Aviv’in başı,  Ensarullah Hareketi liderinin yıldızının parlamasını ve kendisine muhalif olanlar da dahil çeşitli Yemenli gruplar içinde ve ayrıca Filistin davasına inanan ve onun kurtuluşu için fedakarlık yapan bir Arap lideri olarak kendisini gören Arap halkları arasında  popülaritesinin artışını izlemeye devam ederken daha büyük bir sıkıntıda gibi duruyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA