Şehit Süleymani ve Filistinlilerin Gizlenemeyecek Şahitlikleri

Ali Ibâdî tarafından alahednews.com.lb adlı internet sitesinde kaleme alınan “ŞEHİT SÜLEYMANİ VE FİLİSTİN'DEKİ DİRENİŞİN TAKVİYESİ... SAKLANAMAYACAK ŞAHİTLİKLER” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

03 Ocak 2024
Şehit Süleymani ve Filistinlilerin Gizlenemeyecek Şahitlikleri

Korgeneral Kasım Süleymani'nin şehadetinin dördüncü yıldönümü, siyonistlerin Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları gölgesinde ve Aksa Tufanı esnasında gerçekleşiyor. Bu münasebetle Filistin direnişini hazırlamak ve bugün benzeri görülmemiş vahşi bir saldırganlık karşısında rakibine galip gelen direnişinde somutlaşan askeri performans düzeyini yükseltmek amacıyla, direniş ekseninin diğer liderleriyle iş birliği içinde şehit Süleymani'nin yorulmak bilmeyen çabalarını yeniden canlandırmak icap ediyor.

İran İslam Cumhuriyeti, Filistin halkının, işgalci Siyonistlere karşı mücadelesini desteklemeye yönelik inançsal görüşünden hareketle Filistin’deki direnişin kabiliyetlerinin her düzeyde geliştirilmesinde özellikle silahlanma, eğitim, savaş tecrübesinin aktarılması ve finansmanda önemli roller oynadı. Bu çaba, özellikle 1990'lı yılların başında, Amerikan yönetiminin Arap-Siyonist çatışmasını sona erdirmek ve geçici varlığın mevcudiyetini yerleştirmek amacıyla düzenlediği Madrid Uzlaşma Konferansı'nın ardından harekete geçti. Bu eğilim, Tümgeneral Süleymani'nin 1998 yılında İslam Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü komutanlığına atanmasıyla daha da ivme kazandı. Kasım Süleymani’nin, iki alan arasındaki mevcut bağlardan yararlanarak Suriye ve Lübnan'a sürekli gitmesi ve bölgede uzun süre ikamet etmesi, Lübnan ve Filistin'deki direniş çalışmalarına büyük bir atılım kattı. Sonraki yıllarda şehit Süleymani ve şehit komutan İmad Muğniye, grup ayrımı yapmadan Filistin'deki direnişi desteklemek adına birbirine sıkı sıkıya bağlı bir ikili oluşturdular. Şehit Süleymani, Şehit Muğniye'nin Filistin direnişiyle olan ilişkilerinden ve saha çalışmalarındaki deneyiminden yararlanarak direniş noktasında çalışma yapmaya karar veren tüm direniş gruplarına açıldı. Buna Aksa İntifadası'ndan (İkinci İntifada) sonra savaşçıları, Aksa Şehitleri Tugayları ismini alan Fetih hareketine ek olarak İslami olmayan gruplar da dahildi.

Mayıs 2000'de Güney Lübnan'ın özgürlüğüne kavuşturulmasından sonra güçlenen bu çabaların bazı yönleri üzerinde durmak mümkün. O dönem toplantılar, Lübnan'daki zafer kıvılcımının Filistin'e aktarılmasına odaklanmıştı. Bu mevzuya Hizbullah Genel Sekreteri'nin Filistin halkına hitap ettiği ve kaderlerinin kendi ellerinde belirlendiğini vurguladığı (ve İsrail’in örümcek ağından daha zayıf olduğunu ifade ettiği konuşma olan) Örümcek Ağı Konuşması işaret etmişti. Nitekim aynı yılın Eylül ayında Aksa İntifadası’nın patlak vermesi, Filistin'i işgalle kapsamlı bir çatışma hattına soktu ve Şehit Süleymani, direniş güçleriyle ardı ardına yaptığı toplantılarla bu aşamaya aktif olarak eşlik etti. Gazze Şeridi ve Batı Şeria'ya silah sevkiyat operasyonları kara ve deniz yoluyla yoğunlaştı ve sevkiyatlardan biri “Karen A” gemisinde ele geçirildi. Yine bununla eş zamanlı Filistinli direnişçiler için İran'da özel askeri eğitim kursları verildi, patlayıcı cihaz üretme deneyimi eğitim videoları aracılığıyla işgal altındaki iç bölgelere aktarıldı ve güvenlik kaygıları nedeniyle hakkında pek fazla bilgi verilmeyen diğer başka katkılar sunuldu. 2005 yılında Gazze Şeridi'nin özgürlüğe kavuşturulmasının ardından Gazze Şeridi'ndeki direnişi desteklemeye yönelik operasyonlar çeşitli yollarla güçlendirildi ve son yıllarda niteliksel atılımlar gerçekleşti. Öyle ki Filistin direnişi, büyük miktarda silah ve mühimmat üretebilir hale geldi; bu, bazı alanlarda bir tür kendi kendine yeterliliğe ulaşılmasına ve düşmanın ve müttefiklerinin direnişin yolunu kesmeye yönelik çabalarının üstesinden gelinmesine büyük katkı sağladı.

Tüneller

Filistin direnişinin Gazze Şeridi'nde yeraltında inşa ettiği tüneller, Gazze direnişinin en önemli harikuladeliklerinden birini temsil ediyor. Hiç şüphe yok ki nasıl yapıldığı, nasıl uzun süre düşmanın gözünden saklandığı, savaş sırasında nasıl kullanıldığı ve Aksa Tufanı Operasyonu ve Siyonist varlığın Gazze Şeridi'ne kara saldırısı sırasında düşman ordusunu vurmak için nasıl istihdam edildiği üzerinde durmaya, incelemeye ve anlatılar yazmaya değer bir olay.

Dosttan ziyade düşmanın zihninde bir efsaneye dönüşen bu mucize hakkında çok az şey biliyoruz; ancak birçok Filistinli direniş lideri Aksa Tufanı’ndan önce tünel inşa etme fikrinin kökeni hakkında çeşitli vesilelerle konuşmuştu.

Hamas hareketinin Lübnan'daki temsilcisi Ahmed Abdulhadi, Korgeneral Süleymani suikastından birkaç gün sonra, 8 Ocak 2020'de Beyrut'taki Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü'nde düzenlenen bir konferansta şunları açıkladı: “Tünel fikri iki kişiden geldi: Şehit Komutan İmad Muğniye ve şehit Hac Kasım Süleymani.” Ayrıca Ahmed Abdulhadi, Süleymani'nin, Gazze'ye birden fazla kez gittiğini, önceki aşamada hazırlanan savunma planına katkı sağladığını ve katılımcı olduğunu sözlerine ekledi.

Korgeneral Süleymani'nin eski yardımcısı Mansur Hakikatpur da bu anlamda Al Jazeera Net'e verdiği özel röportajda Gazze tünelleri için korkulacak bir şey olmadığını, çünkü tasarımlarına nezaret eden kişinin tünelleri suyla doldurmak, zehirli gaz pompalamak veya bazı kısımlarını havaya uçurmak dahil olmak üzere çeşitli olası senaryoları dikkate aldığını vurgulayarak şunları söyledi: “Direniş Ekseni, Filistin direnişiyle birlikte 40 kilometre kareyi aşmayan bir arazinin altına 400 kilometreden fazla tünel inşa etmeyi planladı.” Mansur Hakikatpur, düşmanın birleşik bir ağ şeklinde değil de parçalar halinde inşa edilmiş olması nedeniyle tünelleri tamamen suya batırma yeteneğine sahip olmadığına inandığını da ifade etti.

Füzeler

Birçok tanıklık, Şehit Süleymani'nin Filistin direniş gruplarıyla koordineli çalışan Kudüs Gücü'nün komutanı olarak direnişin silah açısından yeteneklerinin donatılması ve güçlendirilmesinde önemli bir rol oynadığı konusunda ittifak ediyor. Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketinin lideri Yahya Sinvar, 28 Ağustos 2017'de düzenlediği basın toplantısında İran'ın, Kassam Tugayları'na silah, para ve eğitim konusunda en büyük destekçi olduğunu açıkladı. Hamas ve Kassam Tugayları'na İran’ın askeri desteğinin stratejik öneme sahip olduğunu ve Filistin direnişinin, iki katına çıkan askeri gücünü biriktirip geliştirdiğini ifade etti. 9 Ocak 2020 tarihli bir başka röportajında ​​Sinvar, İran ve Süleymani'nin 1990'lardan bugüne direnişin askeri gücünü oluşturmadaki rolünü övdü ve İslam Cumhuriyeti'nin sağladığı desteğin inanç ve ilke bazında gerçekleştiğine… Filistin'e ve halkına olan büyük sevgiden kaynaklandığına işaret etti ve ekledi: “Yaptırımların ve krizlerin doruğunda bile destekleri durmadı... Mesela 2015'te askerî sanayileşmeye on milyonlarca dolar yardımda bulundular.” Bu da İran'ın sınırsız desteğinin, karşı propagandanın sürekli allayıp pulladığı gibi duruma bağlı ve çıkarcı bir vizyona değil, ilkeli bir inanca dayandığını doğrulamakta.

Direnişin füze gücü, Gazze yakınındaki yerleşimleri bombalayabilen kısa menzilli füzelerden Tel Aviv, Kudüs ve ötesine ulaşan füzelere kadar hızla gelişti. Böylece Gazze Şeridi'ne yönelik Siyonist saldırılar karşısında bir korku dengesi kurulmuş oldu.

Gazze'nin bu konuda ulaştığı yeteneklerin büyük bir kısmının, ekibiyle ve Direniş Ekseni’nin diğer unsurlarıyla birlikte bu silahları ve onları üretme tecrübesini Filistin'e ulaştırmak için çalışan şehit Süleymani'nin büyük çabalarına bağlı olduğu, burada sıralanamayacak birçok tanıklıktan açıkça görülüyor. İslami Cihat Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nehale, Kudüs Gücü komutanının şehadetinin ikinci yıldönümü münasebetiyle İran'ın başkenti Tahran'da düzenlenen anma töreninde şunları söyledi: “Siyonist varlığı ve Tel Aviv'i ilk kez vuran füzelerin Filistin'deki direniş savaşçılarına ulaştırılmasına bizzat nezaret eden kişi şehit Süleymani idi… Vefatının yıl dönümünde Allah'ın, tarihin ve milletin huzurunda şahitlik ederim ki kendisi, Filistin endişesini ve Kudüs endişesini taşıyan en ön saftaki Filistinli ve İslamcıdır.”

Gazze Şeridi'nin düşmanla birbirini takip eden savaşlarında bölgedeki Direniş Ekseni daima saha durumunu değerlendirmek ve muharebeleri yönetme konusunda liderliğine istihbarat bilgisi sağlamak amacıyla Gazze'deki direnişle koordinasyon seviyesini yükseltme hırsındaydı. Mayıs 2021'deki Seyfu’l-Kuds Savaşı (Kudüs’ün Kılıcı Savaşı) sırasında Kassam Tugayları'nın askeri liderlerinden ve Komutan Yahya Sinvar'ın kardeşi Muhammed Sinvar şunları belirtti: “Kassam, Hizbullah ve Devrim Muhafızları’ndan istihbarat görevlilerini içeren Direniş Ekseni ile ortak bir oda savaş boyunca sürekli oturum halindeydi… Bu ortak oda, savaş sırasında önemli istihbarat katkıları sundu.”

Tüm bu verilerden, Şehit Süleymani'nin Filistin'deki direnişi desteklemek konusunda belirli bir noktada durmadığı, bölgedeki direniş güçleriyle birlikte çeşitli alanlarda düşmanla herhangi bir çatışmada direnmelerini ve zafer kazanmalarını sağlayacak düzeye onları ulaştırmak için çalıştığı açıkça görülüyor. Bu şekilde Direniş Ekseni, Kudüs'e giden yolu açmak için tüm güvenlik engellerini ve yapay boşlukları aştı. Şehit Süleymani'nin belki de artık bir sır olmaktan çıkan en belirgin özelliklerinden biri, sahaya çıkan, savaşçılar arasında dolaşan, direnişi güçlendirmek ve düşmana karşı zafer kazanmak hedefine ulaşmak için gittiği her yerde üst düzey yetkililerle iletişim kuran, yüksek ruhlu bir eylem insanı ve kararlı bir adam olmasıdır.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.