İsrail, IŞİD'den Daha Kötüdür

Robert Inlakesh tarafından english.almayadeen.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “İSRAİL” IŞİD’DEN DAHA KÖTÜDÜR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

14 Aralık 2023
İsrail, IŞİD'den Daha Kötüdür

Şu anda Gazze'de yaklaşık 22 bin Filistinlinin toplu katliamından sorumlu olan Siyonist varlık, insan katliamında IŞİD'den daha büyük performans gösterdi. Evet, Hamas'ı IŞİD'e benzetmeye çalışan İsrail ordusu aslında IŞİD’I bile uysal gösteren bir vahşet işledi.

Siyonist oluşum, iki ay içinde Gazze Şeridi'nde yaklaşık 22 bin kişiyi öldürdü (bu istatistik enkaz altında kalanları da içeriyor) ve en az 41 bin kişiyi yaraladı. Buna karşılık, Birleşmiş Milletler'e göre, Irak'taki IŞİD’li isyancılar 2 yılda yaklaşık 18 bin 800 sivili öldürdü. Suriye'deki savaşla ilgili resmi BM istatistiklerinden de yararlanırsak, IŞİD teröristleri, Mart 2011 ile Mart 2023 arasında 5 bin civarında sivili öldürdü. Her ne kadar Suriye istatistikleri tartışmalı olsa da ve bundan çok daha yüksek görünse de, neticede 12 yıllık bir sürede meydana gelen bir ölüm sayısından bahsediyoruz.

Bazıları, IŞİD'in terör harekatının doğasının, cinsel şiddetin büyüklüğü, etnik/dini azınlıkların toplu infazları ve cesetlerin parçalanması nedeniyle biraz daha korkunç olduğunu iddia edebilir. Filistinli kadın mahkumların İsrailli gardiyanlar tarafından tecavüze uğradığına dair iddialar olmasına ve Filistinlilere yönelik cinsel şiddet geçmişi olmasına rağmen, tekfirci teröristler söz konusu olduğunda daha büyük bir cinsel şiddet ölçeği gördüğümüz doğrudur. Ancak burada unutmamamız gereken şey, şu anda devlet dışı bir aktör ile BM üyesi olarak kabul edilmiş bir varlığı karşılaştırdığımızdır.

Birleşmiş Milletler yardım şefi Martin Griffiths'e göre, kuşatma altındaki Gazze Şeridi'ndeki insani durum "tarihin en kötüsü"dür. Aklı başında herhangi bir kişinin tüylerini diken diken etmesi gereken bir ifade. Gazze'nin 2,3 milyonluk sivil nüfusunun yaklaşık % 80'i İsrail saldırısı nedeniyle yerinden edildi ve bu nüfusun en az 1,1 milyonu çocuk. İsrailli yetkililer, soykırım kampanyalarının başlangıcından itibaren gıda, su, elektrik, yakıt ve diğer tüm yardımları keseceklerini çok net bir şekilde belirttiler.

Siyonist oluşum, sistematik olarak hastaneleri, ambulansları, uluslararası yardım görevlilerini, BM çalışanlarını ve tesislerini, camileri ve okulları hedef aldı. İşgal güçleri, Gazze'deki tüm sivil altyapının yarısından fazlasını tamamen yok etti. Bu bir imha savaşı, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun "Amalek" dediği şeye karşı bir savaş; İsrail ordusunun yoluna çıkan her erkek, kadın ve çocuğu yok etmek için açık bir çağrı.

İsrail askerleri sahada hayvanlar gibi davrandılar, kadınların iç çamaşırlarını karıştırdılar, sivillerin evlerini tahrip ettiler ve dışkıladılar, ayrıca para ve kişisel eşyalarını çaldılar ve tüm bunları yaparken kendilerini filme alıp güldüler. İsrail güçleri yüzlerce sivili topladı, silah zoruyla iç çamaşırlarına kadar soydu ve onları aşağılanmış halde, soğukta bıraktı. Gazze'ye yönelik kara harekâtından önce de Siyonist güçler ve yerleşimcileri, Batı Şeria'daki Filistinli aktivistlerin gözlerini bağladı, dövdü, üzerlerine idrar yaptı ve cinsel saldırıda bulundu.

İsrailli savaş esirleri meselesine gelince, tüm dünya kargaşa içinde. Ancak 7 Ekim'de Filistinli direniş grupları tarafından sadece 240 civarında İsrailli alınırken, Siyonist rejim o zamandan beri 3 binden fazla Filistinliyi esir aldı. Filistinli esirler meselesi, Siyonist rejim tarafından esir tutulan 7 bin 600'den fazla Filistinli olmasına rağmen, yaklaşık yarısı asker olan birkaç yüz İsraillinin gördüğü ilginin çok azını bile görmedi. 1967'den bu yana, on binlerce çocuk da dahil olmak üzere 1 milyondan fazla Filistinli İsrail gözetiminde tutuluyor.

Siyonistlerin Gazze halkına yaptıklarını karşılaştırmaya çalışırken, II. Dünya Savaşı'na geri dönmeden modern tarihte ölçek ve yoğunluk açısından yakın bir karşılaştırma bulmak gerçekten zor. İnsanlar İsrail'in Gazze'deki savaşını Dresden'in bombalanmasıyla karşılaştırdı, ancak şimdi bu yıkım seviyesini aşan bir noktaya geldik. Diğerleri, Gazze'ye atılan patlayıcıların sayısını, ABD'nin Hiroşima ve Nagazaki'ye attığı atom bombalarının yıkıcı gücüyle karşılaştırmaya çalıştılar, ancak Gazze'ye atılan patlayıcıların tonajı bunu da aştı. Irak, Suriye ve Yemen gibi çatışmalara baktığımızda, Gazze'nin tüm bu ülkeler gibi olmadığını, herkesin tamamen kilitlendiği ve aralıksız bombalamalardan ve vahşetten asla kopmadığı küçük bir toprak şeridi olduğunu aklımızda tutmalıyız.

Siyonist varlığın Gazze'deki vahşetinin ölçeğiyle gerçekten karşılaştırılabilecek hiçbir şey yoktur, bu tüm insanlık tarihinde işlenen benzersiz bir suçtur. Bu noktada diğer insanlığa karşı suçlarla karşılaştırmaya çalışmak boşunadır. Kanıtlar orta yerde öylece duruyor, dehşet asla bitmiyor ve tarihten doğru kıyaslamalar yapabileceğimiz örneklerimiz tükendi. Siyonist rejimin yaptıklarını IŞİD'le karşılaştırmak bile yanlıştır, çünkü ölü sayısı açısından İsrailliler daha kısa sürede çok daha fazla cinayet işlemektedir.

Siyonist rejim sürekli olarak "var olma hakkından" bahsediyor; eskiden, neden var olmaları gerektiğine dair öne sürebilecekleri argümanlarını da ortadan kaldırdılar. Bu ırkçı varlığın hiçbir şekilde var olma hakkı yok, onlar insanlığa karşı en kötü suçları işleyen bir Apartheid rejimidir -hepsi intikam susuzluğunu gidermek uğruna, yerleşimci sömürgeci projelerine devam ediyor. Bu rejimin tamamı bir kanserdir, ortadan kaldırılmalı ve yerine tüm halkların, Müslümanların, Yahudilerin, Hıristiyanların ve diğerlerinin barış içinde yaşayabileceği ve tam eşitliğe sahip olabileceği demokratik bir devlet getirilmelidir.

Aklı başında bir dünyada, Siyonist rejim ve bu ırkçı tiranlık var olamaz; ancak bunun yerine zorla sağlanmadığı sürece adaletin olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Gazze halkına karşı işlenen vahşet, "kurallara dayalı düzen", "uluslararası toplum", "uluslararası hukuk" ve "insan hakları" olmadığını, sadece iki gruba bölünmüş bir dünyada yaşadığımızı, güçlü ve güçsüzden başka bir şey olmadığını kanıtladı. Bu nedenle Gazze, Lübnan ve Yemen halkları kendi yerli direniş gruplarını oluşturmak zorunda kaldılar; çünkü halklarını korumanın tek yolunun güçlü olmak olduğunu kabul ettiler. Sizi insanlık dışı olarak gören, barış anlaşmalarına saygı göstermeyen ve işleyecekleri vahşetin ölçeğinde hiçbir sınırlaması olmayan bir düşmanla uğraştığınızda, savaşmak zorundasınız. Bütün dünya Gazze'yi yüzüstü bıraktı, sadece direniş grupları onları korumak için oradaydı, diğer herkes izledi ve harekete geçmeyi reddetti.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.