Savaşın ilk haftalarında Amerika ve Avrupa'dan yeşil ışık almış siyonist işgalin, hedeflerinden herhangi birine ulaşmasını engelledikten sonra Filistin direnişi, muharebenin sertliğine ve en küstah askeri güçle karşı karşıya olan savaşçılarının içinden geçtiği şiddetli durama rağmen, savaş planlarını engelleme kudretini ispat etti.
Direniş tarafından kabul edilen birbirini izleyen ateşkesler, işgalin hedeflerine ulaşma konusundaki başarısızlığını hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor. Ne Gazze Şeridi'ndeki Filistin direnişini kırıp Hamas hareketini sonlandırabildi, ne de askeri güç kullanarak tutsaklarını kurtarabildi. En fazla başarabildiği şey, taşlar ve insanlar da dahil olmak üzere önündeki her şeyi devasa ateş gücüyle yok eden yakıp yıkma taktiğiyle kuzey ve batı Gazze'deki saha atılımlarıydı.
Gazze Şeridi'ndeki savaş, Amerikan koruması altında, tüm dünya ülkelerini ayaklar altına alan barbar bir orduyla dünyanın karşı karşıya olduğunu kanıtladı. Bunların başında da liderleri işgalci “devlet”in Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun “Susun, hiçbirinizin sesini duymak istemiyorum” dediği Arap ülkeleri geliyor.
Savaş, işgal ordusunu caydırabilecek tek şeyin güç kullanmak ve ona ağır kayıplar verdirmek olduğunu kanıtladı. 48 Gün süren savaşın ardından işgali geçici bir ateşkesi kabul etmeye iten şeyin de bu olduğuna inanıyorum. İsrail ordusu ve hükümeti, askeri ve insani kayıpların sel olup taştığını ve askeri hedeflerin herhangi birine ulaşılamamasıyla beraber kayıplar konusunda sessiz kalmanın hiçbir işe yaramayacağını fark etti.
İşgal, savaş boyunca başta paralı askerler, Bedevi askerler, Dürziler ve Yahudiliği tanınmayan Falaşa Yahudileri olmak üzere çeşitli yollarla saflarında gerçekleşen büyük kayıpları az göstermeye çalıştı. Bunlardan ciddi bir miktarı Gazze Şeridi'ne saldırı düzenleyen güçlerle beraber ileri sürdü; ancak hedeflerine ulaşamadı. Askeri araçlarda ve askerlere ve paralı askerlere liderlik eden üst düzey İsrailli subaylarda verdiği ağır kayıpları gizleyemedi.
Olan bitene rağmen İsrail’deki siyasi liderlik, savaşın başında içeriden, dışarıdan ve Amerika'dan gelen destekle cezbedilmesinin ardından kendisini bağladığı büyük hedefler ağacından, hâlâ inmekte zorlanıyor. Askeri operasyonunun başarısızlığını anladıktan sonra ateşkeslerin savaşın hedeflerine ulaşmak adına gerçekleştiğini göstermek için tüm hileleriyle manevra yapmaya ve savaşın ilk günlerinde Hamas'ın esirlerin bir kısmını serbest bırakmayı teklif etmesine rağmen direnişin, askeri baskı altında tutsakların bir kısmının serbest bırakılmasını kabul ettiğini söylemeye başladı.
İsrail'in son zamanlardaki inadı, İsrail hükümeti üyeleri arasındaki hükumet içi siyasi kaygıların ve özellikle de 7 Ekim'de “Gazze Kabuğu” olarak adlandırılan bölgedeki gümbürtülü yenilginin ardından Başbakan Netanyahu ve Savaş Bakanı Gallant’ın savaşın sonunun kendilerinin de sonu olacağını ve kendilerinin ve beraberlerinde bir dizi siyasi, güvenlik ve askeri yetkilinin yargılanacaklarını anlamalarının gölgesinde ortaya çıkıyor.
Öte yandan küresel ekonominin, Orta Doğu bölgesindeki sakinliğin, Arap ülkelerindeki siyasi rejimlerin istikrarının büyük ölçüde etkilenmesi ve Amerika'nın bölgedeki çıkarlarının zarar görmesi nedeniyle İsrail üzerindeki dış ve uluslararası baskılar artıyor. İsrail’in yanı sıra ABD dahil pek çok ülkenin korktuğu bölgesel savaş tehlikesinden bahsetmiyoruz bile.
İsrail'in Gazze'deki savaşa dönüşü, direnişin, yorucu vuruşmaların sonrasında kartlarını düzenlemesinin ardından daha şiddetli bir şekilde karşılanacak. İşgalin kara harekâtı için uygun gördüğü yerler belli olmuş ve üzerinde çalışılmış durumda. Özellikle de Gazze'nin kuzeyi ve Gazze şehrinin batısında; ayrıca Lübnan sınırında, Kızıldeniz'de, Irak ve Suriye'de işgalcilerle çatışmaların şiddeti artmışken direnişin saldırı alanlarında esnek ve bu bölgelere odaklanmış bir mücadele için ne hazırladığını bilmeyen işgal güçleri için orada vaziyet daha da zorlaşacak.
Bu, Washington'un önümüzdeki dönemde kabul edemeyeceği bir şeydir. Bu nedenle, tüm olasılıklar önümüzdeki haftalarda bir bütün olarak Filistin meselesinin çözümü üzerine gerçekleşecek bir ittifakın yanı sıra İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri savaşını sona erdirmek, işgalin esirlerini serbest bırakmak ve İsrail hapishanelerindeki Filistinli esirleri çıkarmak için kapsamlı bir anlaşmayla karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor.
Günler geçtikçe ve direniş ile işgal arasındaki ateşkesler devam ederken, işgalcilerin Gazze Şeridi'nde kara operasyonu yapma imkanları azalıyor. Bu nedenle savaşı sona erdirmek ve direniş ile işgal arasındaki büyük anlaşmanın şartlarını dayatmak adına müzakerelerin bir parçası olarak bir öfke göstergesi niteliğinde ara ara şiddetli çatışma günleriyle beraber önümüzdeki iki hafta boyunca art arda ateşkeslerle karşı karşıya kalabiliriz.
Kudüs Haber Ajansı - KHA