ABD, İsrail'i Kurtarmak İçin Adım Atacak Mı?

Robert Inlakesh tarafından english.almayadeen.net adlı internet sitesinde kaleme alınan “ABD ÇOK GEÇ OLMADAN "İSRAİL"İ KURTARMAK İÇİN ADIM ATACAK MI?” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

01 Aralık 2023
ABD, İsrail'i Kurtarmak İçin Adım Atacak Mı?

Aksa Tufanı Operasyonu, perdeleri kaldırıp Batı imparatorluğunun gerçek yüzünü ortaya çıkarmanın yanı sıra Biden yönetiminin Orta Doğu politika platformunu çökertti. Bununla birlikte, Filistin direnişi tamamen başka bir şeyi, Siyonist varlığın tamamen parçalanmasına giden mekanizmayı harekete geçirmiş gibi görünüyor. Washington rasyonel sınırlar içinde davranmazsa, Batı Asya'daki yavrusunu kaybedebilir.

Siyonist rejim, belki de en önemlisi Yahudi sakinleri için "güvenlik" fikri olan bir dizi sütuna dayanmaktadır. Yahudi halkı için güvenli bir yer fikri, sadece Yahudi halkı için olan ve başka hiç kimse için olmayan bir yer, Siyonist hareketi inşa etmenin temel motivasyonlarından biridir. Yıllar geçtikçe, Siyonist rejimin mutlak militarist ülkelerden biri haline gelmesinin nedeni budur. İsrail ordusuna tapınma ve onun "en ahlaklı ordu" olduğuna ve "silahların etik bir çerçevede kullanılması doktrinini" uygulayan bir ordu olduğuna dair bir tür kör inanç vardır. Kanıtlara gelince, bu ordunun 7 Ekim'den bu yana Gazze'de yaptıklarına bakılırsa, belki de dünyanın en ahlaksız ordusu olduğunu, Apartheid rejimini koruma işlevi gördüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz; ancak şimdilik İsrail anlatısına bağlı kalmalıyız.

7 Ekim'de Hamas önderliğindeki saldırı, Siyonist rejimin bu güvenlik ayağını çökertti. Esasen Hamas, 17 yıldır en yoğun askeri kuşatmalardan biri altında olan devlet dışı bir aktörün, İsrail ordusunun savunmasının tüm güney kesimini sistematik olarak dağıtabileceğini kanıtladı. Silahlanmak ve güç imajını teşvik etmek için milyarlar harcayan ve her zaman "İsrail'in" "kendini savunma hakkı"nı savunan ABD için, Siyonist rejimin böyle bir saldırıyı önlemekten aciz olduğunu kanıtlamış olması büyük bir utanç kaynağı oldu. Normalleşen Arap rejimleri için Aksa Tufanı Operasyonu bir uyandırma çağrısı oldu, Washington'un koruyamadığı Afganistan'daki projesinin yanı sıra en değerli varlığının imajı beş saat içinde paramparça oldu.

Bununla birlikte, İsrailliler için saldırı çok daha derin bir etki yarattı ve henüz üzerinde uzlaşamadıkları bir şeyi kanıtladı: İşgalciler ve zalimler olarak asla güvende olmayacaklar. İsrail medyası ve kamuoyu darbeyi üç şekilde meşrulaştırmaya çalışıyor: Birincisi, 2001'deki 11 Eylül saldırılarıyla ya da belki de IŞİD'in barbarlığıyla karşılaştırılabilecek bir olaydan etkilendiklerini kendilerine söyledikleri bir kurban anlatısı uydurmaları. Bu, İsrail ordusunun şimdi Hamas'ı ezeceği ve Gazze'deki tüm Filistin direnişini tamamen ortadan kaldıracağı ve "caydırıcılık kapasitesini" yeniden tesis edeceği ezici bir zafer elde etmek için çalıştığı ikinci gerekçeye yol açıyor. Olanları haklı çıkarmanın üçüncü yolu, bir suçlama oyunu oynamak ve siyasi koridorun diğer ucundakileri parmakla işaret etmektir.

İsraillilerin olanları açıklamak için kullandıkları yukarıda belirtilen yolların hepsi mitolojiye ve fanteziye dayanmaktadır. Gerçekte, 7 Ekim'de olanlardan İsrail ordusu, istihbaratı ve siyaset kurumu sorumluydu. Onu engelleyemeyenler, geldiğini göremeyenler, yerleşim yerlerini savunmayı başaramayanlar ve hatta kendi halklarına ateş açanlar onlardı. 2,3 milyon insanı Gazze adlı toplama kampına tıkıştıran Apartheid rejimiydi, daha sonra kuşatma altındaki kıyı bölgesini birkaç yılda bir ayrım gözetmeksizin periyodik olarak bombaladı. Gazze'ye yönelik her büyük saldırıda yerleşimcilerine Hamas'ı ezeceğini ve roket atışlarını durduracağını söyleyen rejim, bunu başaramadı ve kimi öldürdüğü, neyi hedef aldığı ve Filistin direnişinin askeri yeteneklerine ne kadar zarar verdiği konusunda yalan söyledi. Washington, her adımda Siyonist rejimin eylemlerini ve karar alma mekanizmalarını onayladı. Direniş, İsraillileri yıllarca işledikleri suçlara misilleme yapmakla tehdit ettikten sonra operasyonunu gerçekleştirdi, ancak işgalciler, stratejisizliklerinin yüzlerinde patlayacağına dair her açık işareti görmezden geldiler.

İsrail halkının, en azından yakın zamanda, karşı karşıya kaldıkları durumun gerçekliğini doğru bir şekilde kabul etmesi pek olası değildir, ancak belki de ABD hükümeti bunu yapacaktır. Washington, Londra ve Brüksel, hepsi, Gazze'nin sivil nüfusuna karşı yürüttükleri soykırım savaşını desteklemek için İsraillilerle el ele verdiler ve Siyonist rejimi, "kendilerini savunma hakkına sahip oldukları" bir "terörist saldırı"nın kurbanı olarak göstermek için sunulan her yalanı onayladılar. Ancak İsrail rejiminin Gazze'nin sivil halkından intikam almak istediği ve Filistin direnişine önemli bir darbe indiremediği çok açık bir şekilde ortaya çıktı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Güvenlik Bakanı Yoav Gallant'ın ağzından her geçen gün çelişkili açıklamalar çıkıyor. Kamuoyuna, Hamas'ın karargahının eş-Şifa Hastanesi'nde bulunduğu ve ABD'nin, İsrail istihbaratının hastane yerleşkesinde Hamas’ın mevcut bulunduğuna dair raporlarına katıldığı söylendi. Orada sivil katliamlar yaptıktan ve bölgeye girdikten sonra, İsrail propagandası bile dünyayı, bırakın bir komuta ve kontrol merkezini, gerçek bir Hamas varlığına ikna edemedi. Şimdi Hamas'ın gerçek üssünün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta olduğunu öğreniyoruz ki bu da Siyonist varlığın neden Gazze'nin kuzey kesimine bu kadar yoğun bir şekilde odaklandığı sorusunu akla getiriyor. İsrail rejimi Gazzelilere güneye gitmelerini söylemeye devam etse de, Gazzelileri rutin olarak yolda rastgele öldürüyor, ardından güneyde katliamlar yapmaya devam ediyor. Ya Siyonist rejim askerlerini ve Gazze'deki sivil hedeflere bomba yağdırma hırsını kontrol edemiyor ya da sözde planlarını kasten sabote ediyorlar; çünkü kuşatma altındaki bölgenin kuzeyinde yaşayan insanlar Siyonistlerin emirlerini yerine getirmenin anlamını bile görmüyorlar; çünkü her yerde öldürüleceklerini ve hiçbir bölgenin güvenli olmadığını biliyorlar.

İsrailliler daha sonra, ABD'nin baskısı altında, Katar-Mısır arabulucuları aracılığıyla Hamas ile dört günlük geçici bir ateşkes ve esir değişimini kabul etmeye yönelik bir adım attılar. Bu, savaşın başlangıcından bu yana İsraillilerin ortaya koydukları herhangi bir hedefe ulaşacakları ilk seferdi -esirlerinin serbest bırakılmasını sağlamak. Hamas hala orada ve İsrail ordusuna karşı gece gündüz büyük darbeler vuruyor. Fakat yakında, ABD’nin durdurabileceği mevcut savaştan, artık geri dönüşü olmayan bir savaşa geçeceğiz.

Bölgesel çatışma ihtimali artık bir olasılık değil, halihazırda bir gerçek. Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen'den bölgesel direniş grupları, İsrail ve ABD hedeflerine karşı niteliksel operasyonlar yürütüyor. Bu stratejinin bir parçası, ABD Başkanı Joe Biden'a İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığını sona erdirmesi için baskı yapmak ve aynı zamanda işgalciye karşı mücadeleleri sırasında Filistin direnişini önemli ölçüde desteklemektir. Gerçekte, topyekûn bir bölgesel çatışma ABD hükümeti için büyük zarara yol açacak ve kaçınılmaz olarak İsrail rejiminin askeri olarak yok edilmesi anlamına gelecektir. Olası herhangi bir zafer görüntüsü elde ederek siyasi kariyerlerini kurtarmak için çabalayan mevcut Siyonist liderliğin devam etmesine izin verilirse, savaşın bu liderliğin teşebbüs ettiği her şeyle mücadele etmek için dramatik bir şekilde değişeceğine şüphe yoktur.

İsrail hükümeti Gazze Şeridi'ni tamamen etnik temizliğe adamışsa, bu sadece bölgesel direnişi sürüklemekle kalmayacak; aynı zamanda Ürdün'ün "Tel Aviv" ile ilişkilerini çökertebilir ve Mısır'ı da harekete geçmesi gereken bir konuma getirebilir. Bu, en önemlisi, Amerikan politika yapıcıları için bir felakettir ve onlarca yıl uygulanan siyasi manevraları geçersiz kılar. Savaşın bu şekilde tırmanmasını önlemek için ABD yönetimi acele etmeli ve kapsamlı bir ateşkes anlaşmasında yer alacak siyasi, insani ve güvenlik sonuçlarını sunmaya başlamalıdır. Bu olmazsa, Siyonist varlık sona erer. ABD'nin, yavrusunu ["İsrail"] kurtarmak konusunda yenildiğini ve Benjamin Netanyahu günlerinin sona erdiğini kabul etmesi gerekiyor. ABD, Netanyahu'nun devrilmesini ve yeni bir yönetimin başlamasını kolaylaştırırken, Filistin halkına önemli tavizler verilmesini sağlamak zorunda kalacak. Savaş zaten Hamas tarafından kazanıldı, emperyalist ülkeler bunu ne kadar çabuk kabul ederse, o kadar az can kaybedilecek.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.