Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu geçen hafta Tahran'ı ziyaret etti ve İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı General Muhammed Bakıri ve Savunma Bakanı Tuğgeneral Muhammed Rıza Aştiyani de dahil olmak üzere üst düzey İran askeri liderleriyle görüşmeler yaptı.

Üst düzey bir Rus askeri heyetine başkanlık eden Şoygu, Tahran'daki etkileyici bir tören sırasında kendisini karşılayan General Bakıri'nin resmi daveti üzerine İran'ın başkentindeydi.

Şoygu, iki müttefik arasındaki "savunma işbirliğini" görüşmek üzere İran'a davet edildi.

İki ülke tarihsel olarak Batı saldırganlığının favori hedefleri olmuştur: Sabotaj saldırılarından ekonomilerini istikrarsızlaştırmayı amaçlayan ekonomik yaptırımlara kadar.

Bununla birlikte, her iki ülke de tüm bu baskıcı önlemlere rağmen rotalarını korudular ve kendi ekonomilerini güçlendirmek ve ikili işbirliğini güçlendirmek için bağımsız politikalar izlediler.

Şoygu ve beraberindeki heyet, İranlı mevkidaşlarıyla görüşürken olumlu bir ruh hali içinde görünüyordu. Şoygu, İran'ın üst düzey liderliğiyle olan olumlu ilişkilerini özellikle vurguladı.

Şoygu, yerel İran medyası tarafından alıntılandığına göre, "Rusya ve İran üzerindeki yaptırımların etkisiz olduğu kanıtlanırken, Rusya-İran işbirliği yeni zirvelere ulaşıyor" dedi.

İslam Cumhuriyeti'nin Batı'nın müdahalesine rağmen bağımsız olarak faaliyet gösterme ve sağlıklı bir ulusal ekonomi yaratma kabiliyeti çok verimli oldu. İran, yakın zamanda BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ekonomik ittifakına ve ŞİÖ'ye (Şanghay İşbirliği Örgütü) dahil edilmiştir.

Doğal olarak, İran'ın bu örgütler içindeki çıkarlarını korumak için güvenlik konularını göz önünde bulundurması önemlidir ve Rusya da her iki grubun da üyesi olduğu için bu bağlamda doğal bir müttefiktir.

Birçoklarının "çok Kutupluluk" ve "Amerikancılığın Sonu" olarak adlandırdığı büyüyen çok taraflı bir dünya düzeninde (Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin tarihi konuşmasına bakınız), karşılıklı güven ve faydaya dayalı işbirliği kilit konumdadır.

Bununla birlikte, ölmekte olan ABD önderliğindeki tek kutuplu dünya düzeninin kalıntıları, yeni yükselen güçler tarafından şekillendirilen kaçınılmaz yeni gerçeklikle savaşırken kargaşa ekmeye çalışacaklardır.

BRICS ülkeleri ve ŞİÖ ülkeleri içindeki projeler özellikle Batı destekli sabotajlara maruz kalmıştır. En dikkate değer olanı, Rusya'nın Batı Avrupa'ya gaz sağlama yeteneğini etkileyen Kuzey Akım-2 boru hattının tahrip edilmesi olacaktır.

Diğer örnekler arasında Türkistan İslam Partisi (TİP) tarafından Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru'na yapılan terörist saldırılar, bir zamanlar ABD'nin terör grupları listesinde yer alan, ancak ABD'nin hedeflenen ülkeleri istikrarsızlaştırma stratejisinde rol oynadıkları için kaldırılan tekfirci teröristler yer alıyor.

ABD'nin ekonomik sabotaj ve yıkım gerçekleştirmek için vekil güçlerini kullanması, İran'ın defalarca uyardığı gibi, bölgesel kalkınma ve istikrar için ciddi bir tehdittir.

İran'ın BRICS ve ŞİÖ'ye girmesi, ülkenin kendisi bölgedeki ticareti kolaylaştırmayı amaçlayan belirli projelere giriştiği için güvenliği artırmak konusunda önemli adımlar atması gerektiği anlamına geliyor - bu, Irak'ı Suriye'ye bağlayan bir demiryolu ve İran ile Pakistan arasında bir gaz boru hattını içeriyor.

Bu projeler, ülkeler için bölgesel bağımsızlığı kolaylaştırmaya yardımcı olacak ve yağmacı Batı ülkeleriyle ticarete daha az güvenmeyi teşvik edecektir. İran, yeni dünya düzenini şekillendirecek iki ekonomik ittifaka katılırken, bölgesel projelerdeki Batı destekli bozulmaları göz önüne alıyor olabilir.

BRICS ve ŞİÖ her ne kadar ekonomik ittifaklar olsalar da, başarılarını sağlamak için, iddialı projelerinin savunulması dikkate alınmalıdır.

Şoygu ile İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Ekber Ahmediyan arasındaki görüşme, Batı'nın yaklaşan sabotaj tehdidini ciddi bir şekilde tartışmak için önemli bir fırsattı.

Toplantıda, "kolektif güvenliği sağlamak için bölgesel işbirliğinin güçlendirilmesi"nin "bölgedeki dış müdahaleyi sona erdirmenin en etkili yollarından biri" olduğu vurgulandı.

Bu özellikle önemli bir denklemdir – dış müdahale ya açıkça ABD ve müttefikleri tarafından açıkça ya da çeşitli vekil güçleri tarafından örtülü şekilde gerçekleşmiştir.

İran ve Rusya birleşik bir "Avrasya" gerçeğini güçlendirirken, bölgesel çıkarları güvence altına almak ve açıklamanın ikinci bölümünde ima edildiği gibi Batı'nın sabotaj tehdidini tamamen ortadan kaldırmak her iki ülkenin de çıkarına olacaktır.

Bölgedeki düşmanların karşılıklı olarak anlaşılması, göz ardı edilemeyecek bir ilk adımdır.

Zaten İran ve Rusya'nın Suriye'deki hesapsız yardımları bu denklemi anlamanın önemini kanıtlayabilir. Batılı işgalcileri ve onların vekil ordularını kovmak için birleşik bir çaba, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad için zorlu bir zafere yol açtı.

İran ayrıca son zamanlarda sınırlarında terörle mücadele operasyonları yürütme konusunda da çok deneyim kazandı. Sınırlarındaki IŞİD ağlarını tasfiye etmeye devam etti - Irak ve Suriye'de IŞİD terörist güçleriyle savaşma konusunda yılların deneyiminden bahsetmiyorum bile.

Sadece bu hafta, İran istihbarat güçleri başkent Tahran'ın kalabalık bölgelerinde en az 30 bombalamayı engelledi ve IŞİD tekfirci grubuyla bağlantılı 28 ajanı tutukladı.

Bu alanda İran son derece yetenekli. İran istihbarat servisleri ayrıca Halkın Mücahitleri Örgütü gibi terör örgütleriyle bağlantılı iç terör ağlarını, Kürt ayrılıkçıları ve Mossad'ın faaliyetlerini şiddetle ifşa ediyor ve sonlandırıyor.

Rusya, İran'ın terörle mücadele yaklaşımlarıyla çok ilgilenecektir - ve bunun tersi de geçerlidir. Rusya, Ukrayna'daki askeri operasyonu devam ederken, Moskova'daki bombalamalar ve sivil köprülere yapılan insansız hava aracı saldırıları da dahil olmak üzere iç terör komplolarına maruz kaldı.

İki ülkenin istihbarat güçleri arasında bir "beceri paylaşımı" ve açık bir iletişim hattı, korunan ticaret yolları ve koridorlarının yanı sıra mevcut düşman kuvvetlerinin yönlendirilmesine neden olabilir.

Dahası, İran'ın silahları, özellikle insansız hava araçları, füzeler ve radar sistemlerini içeren yeni askeri teknoloji de Rusya için oldukça caziptir ve Ruslar bunu kabul etmekten çekinmemektedir.

İki taraf arasındaki görüşme sırasında Şoygu, özellikle Moskova'da sergilenen en son İran askeri donanımlarından bazılarını inceledi.

İran'ın askeri donanımının bir oyun değiştirici olduğu inkar edilemez hale geliyor. İran'ın insansız hava aracı programı, özellikle de Şahid ve Muhacir sistemleri o kadar çok aranıyor ki, talepler, üretimi aşıyor - birçok ülke bunları satın almaya ilgi duyduğunu belirtti.

Bir de İran'ın hipersonik füzesi "Fatih" var. Şu anda, dünyada Mach 5 yeteneklerine sahip ülkeler sadece Rusya, Çin ve İran'dır. İran, bu yıl Fatih füzesinin son derece başarılı bir gösterisiyle bunu ispatladı.

Rusya'nın Ukrayna'daki hedefleri vurmak için kendi Kh-47M2 "Kinzhal" hipersonik füzelerini kullandığı bildirildi. İran, Rusya'nın askeri operasyonu konusunda tarafsız olmasına ve tırmanma yerine diyalog önermesine rağmen, savunma amaçlı Fatih füzeleri tedarik etmek için potansiyel olarak Rusya ile birlikte çalışabilir.

Rusya da Ukrayna'daki askeri operasyonuyla benzersiz bir durumda. Rusya'nın ilerleyişini durdurmak için Ukrayna'ya milyarlarca dolar değerinde NATO teçhizatı sağlandı.

Rusya sadece bu son derece imrenilen savaş silahlarının çoğunu imha etmekle kalmadı, aynı zamanda tanklar, roketatarlar, MLRS (Çoklu Fırlatma Roket Sistemleri) ve daha fazlası dahil olmak üzere sağlam ekipmanları da ele geçirdi.

NATO silahlarının mühendisliğinin tersine çevrilebilmesi ve bu silahların acı noktalarından yararlanılabilmesi İran'ın ilgisini çekecek çok değerli bilgilerdir – özellikle de bu silahlar genellikle İran'a düşman güçler tarafından kullanıldığından.

Eğer Tahran'daki toplantının amacı Batı'yı caydırmaksa, NATO silahları hakkında elde edilen bilgilerin İran'a ciddi bir şekilde aktarılması yerinde olacaktır.

Bu, İran'ın BRICS'e yükselişiyle ilgili ilk resmi savunma toplantısı. Şoygu'nun İran ordusuyla işbirliğinde "yeni seviyelere ulaşma" açıklamasında, ülkeler bölgeyi korumak ve çok kutupluluk oluşturmak için çeşitli güvenlik anlaşmaları hazırlarken daha fazla toplantı gerçekleştirilecektir.

İran ve Rusya arasında, bu yılın başlarında iki ülke ve Çin arasında Umman Denizi'nde düzenlenen tatbikatlara benzer şekilde, daha fazla ortak askeri tatbikat da bekleyebiliriz.

Son olarak, Batı'nın, giderek artan bir şekilde aleyhlerine olan ihtimallere rağmen, bölgeyi zarif bir şekilde terk etmemesini de bekleyebiliriz.

Ne olursa olsun, karşılıklı ekonomik işbirliğiyle kurulan yeni ittifaklar, tüm "Avrasya" bölgesine çok ihtiyaç duyulan istikrar ve refahı getirme şansına sahiptir.

Cumhurbaşkanı Reisi'nin dediği gibi, gerçekten de "Amerikanlaşma"nın sonudur.

Kudüs Haber Ajansı - KHA