Destan 2. Yılında: Bir Kalemle Kazılan Kaçış Tüneli!

Sammy Ismail tarafından english.almayadeen.net’te kaleme alınan “GILBOA OLAYI, FİLİSTİN'İN DEVRİMCİ KARARLILIĞINA KATKI SAĞLADI” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

06 Eylul 2023
Destan 2. Yılında: Bir Kalemle Kazılan Kaçış Tüneli!

"Bana kılıç, mızrak ve ciritle karşı geliyorsun, ama ben sana Yüce Rabb’in adıyla geliyorum" dedi Davud, savaş alanında Calut'a, ağır zırhlı devi vurmadan önce.

İki yıl önce, 6 Eylül'de, altı Filistinli mahkûm, Zekeriya Zubeydi, Mahmud Abdullah el-Arida, Muhammed Kasım el-Arida, Yakub Mahmud Kadri, Eyhem Nayif Kememci ve Munadil Yakub Nufeyat, son teknoloji ürünü Gilboa hapishanesinden bir kaçış operasyonu planladı.

Altı mahkûm, elde ettikleri bir kalem ve şamdanı kullanıp özgürlüğe giden bir tünel kazarak Gilboa'nın gelişmiş güvenlik önlemlerini aştı.

10 Eylül'de İsrail işgal güçleri Gilboa hapishanesindeki ilk iki mahkumu, Yakub Kadri ve Mahmud el-Arida'yı tutukladı. Ardından, 11 Eylül'de, Zekeriya ez-Zubeydi ve Muhammed el-Arida adlı iki kişiyi daha tutukladılar. 19 Eylül'de, kalan iki mahkum olan Eyhem Kememci ve Munadil Nufeyat tutuklandı.

Calut’a karşı Davud

Mondoweiss’teki "David vs. Goliath: The Epic Military Mismatch between Palestine and Israel" (Calut’a karşı Davud: Filistin ve İsrail Arasındaki Destansı Askeri Uyumsuzluk) başlıklı bir araştırma makalesi, Filistin Direnişi ile İsrail İşgal Kuvvetleri arasındaki keskin askeri asimetriyi detaylandırıyor: asimetrik askeri gücü ve bunun sonucunda ortaya çıkan asimetrik kayıpları vurguluyor.

Rapor, İsrail Saldırı Güçleri’nin askeri gücünü Hamas ve Filistin İslami Cihad'inkine kıyasla nicel olarak değerlendiriyor. Rapora göre, İsrail Saldırı Güçleri (2021'de Global Firepower tarafından dünyada küresel olarak 20. sırada yer alan), gelişmiş Merkava Mk II/III/IV bin 650 tankı, 7 bin 500 zırhlı araç, 650 kundağı motorlu topçu silahı, 300 çekili topçu silahı, 600 uçak, dört korvet, beş denizaltı ve 48 devriye gemisini kapsıyor ve tahmini 80 ila 400 nükleer savaş başlığı olduğunu belirtiyor. Raporda ayrıca, 2020 yılında "İsrail"in 22 milyar dolar ile (kişi başına) dünyadaki en yüksek savunma bütçesine sahip olduğuna dikkat çekiliyor.

Davud'a karşı Calut benzetmesi, Filistin halkının İsrail Saldırı Güçleri’ne karşı mücadelesinin asimetrisinin en keskin olduğu ilk İntifada'dan bu yana Filistin'in kurtuluşu söyleminde tekrar eden bir tema olmuştur ve Filistin halkının olumsuz ihtimallere rağmen kurtuluş mücadelesindeki devrimci kararlılığını temsil etmektedir.

Gilboa'da yüksek teknolojili İsrail güvenlik endüstrisine meydan okuyan bir kalemle ikonik bir şekilde görselleştirilen Calut’a karşı Davud dinamiği, elindeki bir taşla bir Merkava tankıyla karşı karşıya kalan Filistinli çocuk veya yükselen göz yaşartıcı gaz dumanlarının ortasında bir sapan fırlatan maskeli genç gibi önceki diğer pitoresk olaylarda da yankılanıyor.

Gilboa hapishane firarı operasyonu, stratejik öneminin ötesinde, pitoresk sembolizmi aracılığıyla, Filistin kurtuluş mücadelesinin merkezi bir yönüne ışık tutuyor: Asimetrik savaş.

Asimetrik Savaş

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin merhum Genel Sekreteri Corc Habaş, 1985 yılında verdiği bir röportajda, asimetrik savaş ikilemine katılarak, asimetrik güç ilişkilerinin ışığında, düzensiz savaşın kurtuluşu gerçekleştirmenin merkezi stratejisi olarak ortaya çıktığını savunuyor.

"Önümüzdeki aşamada Filistin eylem stratejisi merkezi bir eksen etrafında dönüyor: silahlı mücadele politikasının benimsenmesi ve bu mücadelenin Siyonist düşmana karşı tırmandırılması. Hala düşmanın yararına açık bir güç dengesizliği ile karakterize edilen bir aşamada yaşıyoruz. Siyonist düşmana karşı silahlı mücadeleyi tırmandırmak, düşman, Lübnan'da olduğu gibi geri çekilmeye zorlanana kadar gereklidir. Silahlı mücadele, anladığımız şekliyle ve halk savaşı anlayışımıza uygun olarak, devrimci bir gücün yürüttüğü en gelişmiş mücadele biçimidir."

"Deneyimlerle açıklığa kavuşturulduğu gibi, silahlı mücadele diğer tüm mücadele biçimleriyle yakından bağlantılıdır: Bunlar; diplomatik, popüler, entelektüel ve politik mücadele tarzlarıdır. Bu, en yüksek mücadele biçimidir ve düşmana karşı en etkili olanıdır" diye ekliyor.

Olumsuzluklara rağmen direniş

Tarihsel olarak, tüm dekolonizasyon mücadeleleri asimetrik güç ilişkileri tarafından dikte edildi. Aslında, ikisi birbirlerinin zorunlu sonuçlarıdır. Asimetrik güç ilişkileri (orantısız servet birikiminin neden olduğu) sömürgeciliğe (ya da daha genel olarak emperyalist boyunduruğa) izin veren koşulları yaratır ve böylece kurtuluş mücadelesi asimetrik iktidar ilişkileri tarafından dikte edilir.

Olumsuz güç ilişkilerinin ışığında, düzensiz savaş, kurtuluşa ulaşmanın birincil aracı olarak ortaya çıkmaktadır. Habaş'ın röportajda değindiği önemli bir nokta, diğer mücadele biçimleri (sanat, diplomasi, akademi, gazetecilik vb. aracılığıyla) var olsa da, tüm bunların genel kurtuluş mücadelesinde direnişin merkeziliğini kabul etmesi gerektiğidir. Sanatsal, diplomatik ve akademik aktivizmin hepsi, silahlı direnişi, özellikle mücadeleyi dikte eden asimetrik güç ilişkilerinin ışığında, etrafında dönmeleri gereken odak noktası olarak almalıdır.

Filistin örneğinde, düzensiz savaş, farklı örgütlenme derecelerinde farklı şekilde tezahür ediyor. Bu, Gazze'den yerleşim yerlerine doğru atılan roket salvolarından, Batı Şeria'daki saldırılara direnen gençlik çetelerine, işgal altındaki topraklardaki silahlı operasyonlara kadar uzanıyor. Uyumlu olmamalarına rağmen, hepsi siyonizme karşı mücadelede birikmiş bir çaba olarak anlaşılmalıdır.

"Bu gerilla operasyonları, bağımsız bir savaş biçimi olarak düşünülmemelidir. Bunlar, topyekûn savaşın yalnızca bir adımı, devrimci mücadelenin bir yönüdür. Bunlar, ezen ve ezilenler arasındaki çatışmanın, ezilenler tahammüllerinin sınırlarına ulaştıklarında kaçınılmaz sonucudur," diye yazıyor Mao Zedong, gerilla savaşı üzerine yazdığı kitabında.

Asimetrik güç ilişkileri ve asimetrik savaş asimetrik kayıplara yol açar. Bu, "David vs. Goliath: The Epic Military Mismatch between Palestine and Israel" (Calut’a karşı Davud: Filistin ve İsrail Arasındaki Destansı Askeri Uyumsuzluk) başlıklı makalede ima edilmektedir. Yazar, medyada çoğu zaman fark edilmeyen kayıpların orantısızlığını vurgulamaktadır.

Filistin ile "İsrail" arasındaki güç ilişkilerindeki asimetri, sadece "kendi güçlerinde" değil, aynı zamanda kayıplardaki keskin farkta da belirgindir. Yazar, İsrail Saldırı Güçleri’ne karşı yapılan savaşların, İsrail Saldırı Güçleri’nin Filistinlilere verdiği zararlara kıyasla "İsrail"e daha az kayıp verdiğini açıklıyor. Yazarın tahmin ettiği rakamlara göre, Filistinlilerin % 92.39'u (savaşçılar ve siviller) işgale karşı savaşlarda öldü veya yaralandı, bu da İsraillilerin (askerler ve yerleşimciler) sadece % 7.60'ına tekabül ediyor.

Filistinliler, kurtuluş savaşları boyunca uğradıkları ağır kayıplara rağmen, sebat ettiler. Nihayetinde, genel bilançoda önemli olan budur, Filistin halkının kurtuluş mücadelesini sürdürebilme ve bunu işgal için bir yıpratma savaşına dönüştürme yeteneğine sahip olmasıdır.

Direnişin amacı mutlak bir askeri yenilgi değil, sömürgeciliğin varlık sebebini maliyetlerini faydalarından daha büyük hale getirerek zayıflatmaktır. Corc Habaş'ın açıkladığı gibi, askeri operasyonlar İsrailliler için hayatın son derece zor ve sömürgeci girişimleri için rahat olmaktan çok daha maliyetli hale gelmesi için tırmandırılmalıdır.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.