Geçtiğimiz iki hafta boyunca, ırkçı İsrail, İslami İran'ı nasıl zayıflatmayı amaçladığına dair "büyük" politikalarını sergiledi.

Bununla birlikte, yaygın olarak duyurulan politikalar, İsrail'in stratejisinin tamamen iflasını ifşa etmekle sonuçlandı.

17 Nisan'da, suçlanan dolandırıcı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İstihbarat Bakanı Gila Gamliel, Tel Aviv'de Rıza Pehlevi ile bir araya geldi.

ABD tarafından finanse edilen Pehlevi, "Küçük Şah", diktatörlük yönetimine karşı kitlesel bir ayaklanmanın ortasında İran'dan kaçmak zorunda kalan eski Amerikan kuklası Rıza Şah'ın oğludur.

İktidardan uzaklaştırıldıktan sonra, eski Şah o kadar zehirli hale geldi ki, Amerikalı efendileri bile ona kendi ülkelerinde sığınma hakkı vermedi.

Dünyadaki Amerikan kuklaları, lütfen not alın.

Sam Amca, kullanışlılığınızı yitirdiğinizde sizi terk edecek.

Çoğunlukla Los Angeles dışında yaşayan ve ABD tarafından finanse edilen ve korunan oğlu, İran içinde sıfır desteğe sahip.

Filistin'deki Siyonist işgalcilere ve İran karşıtı faşistlere yaltaklanma peşinde.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, İsrail yanlısı medya, onun İsrailli savaş suçlularıyla görüşmesini stratejik bir olay olarak pazarladı.

Her ne kadar Pehlevi ile ilgili temel gerçekler toplantının başarılı bir PR becerisi olarak bile geçemeyeceğini ortaya koysa da.

Rıza Pehlevi, ailesinin despotik yönetiminin İran halkı tarafından Ocak-Şubat 1979'da halk devrimi yoluyla sona erdirilmesinin ardından 18 yaşında Tahran'dan kaçtı.

On yıllardır bir ülkede bulunmayan ve hala kendisini potansiyel bir yönetici olarak gören herhangi bir birey, zihinsel sorunların yanı sıra ciddi narsisizmden de muzdariptir.

Ancak ırkçı İsrail'in iddia ettiği gibi bir devlet sistemi için, Pehlevi benzeri bir figüre bahse girmek düpedüz aptallıktır ve herhangi bir stratejik düşüncenin eksikliğini yansıtır.

Monarşi, İran'da modası geçmiş bir siyasi projedir.

Monarşinin, İslami İran'a geri dönmesi için adım atanlar, sadece ülke gerçekliklerinden tamamen kopukluklarını ortaya koyuyorlar.

ABD merkezli bir küresel düzeni destekleyen ABD'li bir düşünce kuruluşu olan Brookings Enstitüsü, 2016'da, "İran'ın içinde ciddi bir monarşist hareket olmadığına" işaret etmişti.

Pehlevi'nin yasadışı varlığı ziyaretinden birkaç gün sonra, ırkçı İsrail Knesset'i, Tel Aviv'den İslami İran'ın güney Azerbaycan eyaletindeki ayrılıkçı bir hareketi desteklemesini istedi.

Knesset'in talebi aynı zamanda İsrail'in tamamen strateji eksikliğini ve İslami İran'ı anlamadığını da ortaya koydu.

İran'ın tarihi ve mevcut İslami yapısı, Azerilerin muhtemelen İran sistemindeki en entegre ve en iyi barındırılan etnik grup olduğunu ortaya koymaktadır.

İslami İran'ın tüm devlet düzeylerindeki seçmen kitlesinin çekirdeğini oluşturuyorlar.

İran'ın etnik Azeri liderliği arasında Şah İsmail Hatai, Şehid Mustafa Çamran, Rahim Safevi, Ayetullah Cafer Subhani ve Rehber İmam Seyyid Ali Hamaney gibi liderler yer alıyor.

Bu nedenle, İslami İran'a karşı sözde stratejisinin en son Siyonist sunumu, yerleşimci-sömürgeci varlığın hiçbir gerçek stratejisi olmadığı gerçeğini ortaya koymaktadır.

İsrail, İslami İran'ın bölgede artan etkisine gelişigüzel bir şekilde tepki göstererek boşa kürek sallıyor.

Jeopolitikte, savaşta olduğu gibi, plan yapmazsanız, başarısız olursunuz.

Görünen o ki Siyonist İsrail'in yaptığı da tam olarak bu.

İsrail'in kamuoyundaki son hamleleri, İran'ın, Suriye, Gazze ve Lübnan üzerinden ırkçı rejim üzerindeki baskısını artırmasına neden olacaktır.

Tahran artık İsrail'in hatalı oyun planını görebiliyor ve ona göre hareket edebiliyor.

Tahran'ın, düşmanlarının, geleceği olmayan geçmişte sıkışıp kalmış aptallardan oluştuğunu görmekten memnun olduğunu söylemek abartı olmaz!

Kudüs Haber Ajansı - KHA