Suudi Arabistan ve Suriye Uzlaşıyor

thecradle.co adlı internet sitesinde kaleme alınan “TAİF'İN YANKILARI: SURİYE VE SUUDİ ARABİSTAN UZLAŞIYOR” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

18 Nisan 2023
Suudi Arabistan ve Suriye Uzlaşıyor

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Mart ayı ortasında Moskova'ya yaptığı ziyaret sırasında, Suudi Arabistan'ın artık Suriye'nin iç işlerine müdahale etmeye çalışmadığını ve silahlı muhalif milislere verdiği desteği sonlandırdığını açıkladı.

Aynı Russia Today röportajında Esad, Türk askeri güçleri Suriye'de işgal ettiği topraklardan çekilmedikçe Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeyi reddettiğini açıkladı.

Bu iki açıklama, Şam'ın Batı Asya'da gerçekleşen "uzlaşmalara" yönelik politika yaklaşımını açıkça vurgulamaktadır. Esad'ın Suudi Arabistan'a karşı tutum değişikliği, Riyad'ın askeri varlığını Suriye'den tamamen çekmesinden sonra geldi.

Özellikle, yakınlaşma çabaları, iki gün önce, Suudilerin, Suriye savaşının başlamasından bu yana ilk kez, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad'ı Riyad'da kabul etmesiyle büyük bir sıçrama yaptı.

Başarısız rejim değişikliği planları

Suudiler, 2012'den bu yana, Müslüman Kardeşler, Selefiler ve El-Kaide de dahil olmak üzere yelpazedeki Suriyeli muhalif grupları silahlandırmak için bölgesel ve uluslararası çabalara öncülük etmişti.

Bu hassas bilgi, Katar eski Başbakanı Şeyh Hamad bin Casim Al Sani tarafından Mayıs 2022'de Kuveyt El-Kabas kanalında yayınlanan bir röportaj sırasında, Doha'yı, hükümeti devirmek amacıyla Suriye çatışmasını finanse eden ve silahlandıran NATO-Fars Körfezi ittifakından uzaklaştırma maksadı dahilinde ifşa edildi.

 Şeyh Hamad, 2011 yılında Suudi Kralı Abdullah'ın Katar'dan silahlı Suriye muhalefetini desteklemek için operasyon odalarına liderlik etmesini istediğini ve aynı yılın ilerleyen zamanlarında müttefik devletler tarafından Ürdün ve Türkiye'de birçok cephedeki çabalarını koordine etmek için iki operasyon merkezi kurulduğunu iddia etti.

Suudi Arabistan; ABD, Katar, Ürdün ve Türkiye ile birlikte her iki merkezde de mevcuttu. 2012 yılında, Suudi Prensi Bender bin Sultan, Suudi istihbaratının başına atandıktan sonra, Suriye Devlet Başkanı Esad'ı devirme operasyonunun sorumluluğunu şahsen üstlendi.

Şeyh Hamad'ın tarif ettiği gibi, Prens Bender Şam'ı ve Suriye cumhurbaşkanlığı sarayını işgal etmek için askeri planlar hazırladı ve 2 trilyon dolar gibi fahiş miktarda bir para talep etti.

Suriye ve müttefikleri, Bender bin Sultan'ın 2012 ortası ile 2013 ortası arasında Suriye'nin başkentine düzenlenen terör saldırılarındaki rolü hakkında daha önce belgelenmiş bilgiler almıştı. Şam'a yönelik bir yıl süren yoğun bombardıman ve silahlı saldırı kampanyası başarılı olamadı ve Suriyeli militan grupları destekleyen devletlerin ittifakı, rejim değişikliğinin beklendiği kadar kolay olmayacağını kabul etmeye başladı.

Riyad'ın, ABD'nin Suriye'yi işgalindeki rolü

Suudilerin rolü, desteklediği hiziplerin orta ve güney Suriye'de kayıplar yaşamasıyla azalmaya başladı. Bu düşüş, Riyad'ın gerilimi düşürme arzusundan değil, bu kayıplardan kaynaklanıyordu.

Suudi destekli hiziplerin yenilgi trendi, 25 Aralık 2015'te Zahran Alluş'un öldürülmesinden sonra durdu. Alluş, Şam kırsalındaki sözde Ceyşu’l-İslam’ın lideriydi ve sonunda Suriye ordusu ve müttefikleri tarafından sınır dışı edilene kadar Suriye'nin başkentine yönelik bir Suudi öncüsü olan bir hizipti.

Suudi hiziplerinin Suriye'deki yenilgileri, yeni veliaht prens Muhammed bin Selman liderliğindeki Riyad'daki liderlik değişiklikleriyle aynı zamana denk geldi. Muhammed bin Selman, ülkesinin silahlanma ve mali çabalarını Yemen savaşına odakladı.

Ancak bu, Suudi Arabistan'ın Suriye çatışmasından tamamen çekilmesi anlamına gelmiyordu. Fırat Nehri'nin doğusunda, Suudi petrol parası, ülkenin petrol zenginliğini yağmalamaya devam eden ABD işgal ordusunun varlığını güçlendirmek için harcandı.

Fars Körfezi İşlerinden Sorumlu Eski Devlet Bakanı Samir El-Sabhan, 2017'den 2019'a kadar hem ABD işgal güçleri hem de bölgedeki aşiret şeyhleriyle koordine oldu. Bu süre zarfında Suudi Arabistan, Suriye'deki ABD varlığının devamı için fon sağladı.

Suudilerin kuzeye müdahalesi, dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından, 2018'de, Suudi Arabistan'ın ABD güçlerini Suriye'den çekme kararıyla (daha sonra terk ettiği bir karar) ilgilendiğini ve işgalin devamı için ödeme yapması gerektiğini açıkça ifade ettiğinde ortaya çıktı.

Dahası, Muhammed bin Selman daha önce İran'ın Batı Asya'daki çabalarına karşı koymak için ABD'nin Suriye'de uzun süre kalması gerektiğini belirtmişti.

Şam ile diplomasiye geçiş

Trump'ın 2021'de Beyaz Saray'dan ayrılmasının ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şam ile Riyad arasında bir uzlaşma süreci başlattı. Muhammed bin Selman, Yemen, Suriye ve İran’da gücünün sınırlarının farkına vardığı için Suriye savaşına yatırım yapmanın ülkesi için artık mümkün olmadığı kanaatine vardı.

Tahran'la Çin arabuluculuğundaki normalleşme anlaşmasını kabul etmeden önce Irak ve Umman'da müzakerelere başladı. Riyad, 2022'de Şam ile güvenlik görüşmelerine yeniden başladı, ancak siyasi ilişkilerini tam olarak restore etmedi. Suudi Arabistan, askeri yollarla siyasi değişiklikler elde edemedikten ve komşularıyla devam eden düşmanlığının Muhammed bin Selman’ın 2030 Vizyonu kapsamındaki büyük ekonomik ve turizm projelerini baltaladığını fark ettikten sonra "sıfır sorun" politikasını başlattı.

Gerçekten de Riyad, Şam'a yakın siyasi kaynaklara ve Riyad'a yakın diğer kaynaklara göre, Suriye devletine ulaşan "ilan edilmemiş Suudi desteğine" ek olarak, özellikle 6 Şubat 2023'teki ölümcül depremin ardından insani destekte Şam'a yönelik olumlu adımlar attı.

Ancak Suriye için, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad'ın 12 Nisan'daki ziyaretinin ardından Cidde'deki ortak Suriye-Suudi toplantısının kapanış açıklaması, Şam'ın savaşın başından beri aradığı şeydir: Suriye krizine Suriye'nin birliğini, güvenliğini ve istikrarını koruyan siyasi bir çözüme ulaşmak ve devletin Arap kimliğini ve toprak bütünlüğünü sağlamak.

Siyasi bir çözüm bulmak

Suriye ile Suudi Arabistan'ın Suriye'nin toprak bütünlüğüne ilişkin ortak açıklaması, Suriye'nin doğusundaki ayrılıkçı Kürt güçlerini aktif olarak destekleyen ABD politikasıyla taban tabana zıttır.

Ortak açıklamada ayrıca, iki tarafın "Suriye krizine tüm yansımalarını sona erdiren kapsamlı bir siyasi çözüm" elde etmek için gerekli adımları görüştüğü vurgulandı.

"Yansımalar" teriminin kullanılması, Suriye savaşının neden olduğu tüm siyasi ve bölgesel değişikliklerin müzakere masasında olduğunu ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak için ele alınması gerektiğini göstermektedir.

Riyad ve Şam'ın krizi çözme vizyonunun bu şekilde uyumlu hale getirilmesi, Suudi Arabistan'ı çatışmaya çözüm arayışında Suriye ile aynı tarafa yerleştirdiği için Suriye krizine yönelik Suudi politikasında önemli bir dönüm noktasıdır.

Suriye'nin Arap Birliği'ne geri dönmeye yönelik yaklaşımı

Suriye'nin Arap Birliği'ne dönüşü, Esad'ın RT'ye verdiği röportajda açıkça belirttiği gibi, Şam tarafından birincil hedef olarak görülmüyor. Cumhurbaşkanı bunun yerine, Suriye'nin bölgeye yeniden entegrasyonunun ilk aşaması olarak Suudi Arabistan ile ikili ilişkileri yeniden kurma önceliğini vurguladı.

Suriyeli kaynaklar, Şam'ın Arap Birliği'ne dönüşünü diğer Arap ülkeleriyle ilişkileri normalleştirmenin kaçınılmaz bir sonucu olarak gördüğünü doğruluyor.

Ancak Cidde açıklamasında, daha önce Cenevre ve Astana'daki barış yapıcılar tarafından veya BM'nin 2254 sayılı kararında önerilen belirli siyasi çözümlerden bahsedilmedi.

Bunun yerine, krizin "yansımalarına" değinmeyi ve Suriye'nin çatışmayı çözme yaklaşımını yansıtan "silahlı milislerin ve dış müdahalenin" varlığına son vermeyi vurguladı.

Mikdad'ın Cidde'ye yaptığı ziyaret – Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin Suriye'nin Arap Devletleri Ligi'ne dönüşü konusunu görüşmek üzere bir araya gelmesinden sadece iki gün önce – bu yaklaşıma karşı çıkanlara kapıyı kapattı.

Şam ile Riyad arasında geçmişte bölgesel krizlerin önlenmesine yardımcı olan ve yeniden kurulan "yardım hattı", Lübnan iç savaşına son veren 1989'daki Taif Anlaşması'nı anımsatan her iki tarafın da bölgedeki gerginliği azaltma ve ortak çözümler bulma konusundaki istekliliğini gösteriyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.