Suriye-Yemen-Suud-Türkiye: Barış Mı Ateşkes Mi?

Hasan Illaik tarafından thecradle.co adlı internet sitesinde kaleme alınan “SURİYE, YEMEN, SUUDİ ARABİSTAN, TÜRKİYE: BARIŞ DEĞİL ATEŞKESLER” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

06 Nisan 2023
Suriye-Yemen-Suud-Türkiye: Barış Mı Ateşkes Mi?

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Rus mevkidaşı Vladimir Putin arasında Mart ayı ortasında yapılan Moskova zirvesi, önceden duyurulması açısından dikkat çekiciydi. Suriye savaşının patlak vermesinden bu yana, Esad'ın dış ziyaretleri gerçekleşene kadar kamuoyuna açıklanmadı. Bu küçük ama önemli ayrıntı, Suriye cumhurbaşkanının ulusal sınırlarının dışındaki siyasi ve güvenlik koşullarına yeni bir güven duyduğunu gösteriyor.

Katılımcılar sızıntıları engellemek adına çaba gösterirken, hem Moskova hem de Şam'dan bilgi sahibi kaynaklar The Cradle'a, Suriye ve Rusya cumhurbaşkanlarının aşağıdaki konuları tartıştığını açıkladı:

Ekonomik bağlar: Putin, Suriye'nin enerji sektörüne odaklanarak, Rusya'nın çatışma sonrası üretimde yüzde 75'lik bir açıktan muzdarib olan Levanten devletinde elektrik üretimine yatırım yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Putin ayrıca, Moskova'nın Suriye'nin hayati tahıl ihtiyaçlarını karşılamasına yardım etme isteğini de dile getirdi.

Türkiye ile ilişkiler: Esad'ın Moskova'dayken Suriye, Türkiye, Rusya ve İran dışişleri bakan yardımcıları arasında dörtlü bir görüşme yapmayı reddettiği bildirildi. Suriye Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin Suriye topraklarını işgal ettiğini ve iki ülke arasındaki müzakerelerin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın askeri güçlerini işgal altındaki topraklardan çekme ve Suriye illerini birbirine bağlayan ana yolları, özellikle de Lazkiye-Halep yolunu açma konusunda açık ve net bir sözü olmadan ilişkilerinin güvenlik düzeyinden siyasi düzeye ilerleyemeyeceğini yineledi.

Bununla birlikte, Moskova davasında ısrarcı oldu ve Şam ile Ankara arasında, müzakerelerinin devam etmesini ve siyasi seviyeye taşınmasını öngören bir anlaşmaya varıldığı bildirildi; masadaki ana madde, Türkiye'nin Suriye topraklarından çekilmesiydi. Esad ile Erdoğan arasında merakla beklenen zirvenin temeli daha sonraki bir tarihte görüşülecek.

Kaynaklar, iç siyasi amaçlar için, Erdoğan'ın Türkiye'nin Mayıs ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Esad'la görüşmesi, seçmenlere ülkesinin güney sınırlarındaki savaşı durdurmaya çalıştığını, yaklaşık üç milyon Suriyeli mülteciyi ülkelerine geri göndermeyi planladığını iletmesi; ve ayrıca rakibi Kemal Kılıçdaroğlu’nun da mensubu olduğu Türk Alevi seçmenlerine mezheplerine düşman olmadığı konusunda güvence vermesi gerektiğini söylüyor.

Suudi Arabistan ile ilişkiler: Suudi-Suriye ilişkilerini normalleştirmeye yönelik arabuluculuk çabalarına öncülük eden Putin, Esad'a Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşmelerin sonuçları hakkında bilgi verdi. Şam ve Moskova'daki resmi kaynaklara göre, Putin'in girişimi Şam ile Riyad arasındaki kritik iletişimi yeniden harekete geçirme konusunda ilerleme kaydetti.

Suudi Arabistan'ın stratejik değişimleri

23 Mart 2023'te Suudi Dışişleri Bakanlığı, Suudi gazetesi eş Şarku’l-Avsat'ın bildirdiğine göre, iki ülke arasındaki normal diplomatik ilişkilerin geri dönüşünün bir başlangıcı olan konsolosluk çalışmalarını yeniden etkinleştirmek için Suriye ile görüşmelerin başladığını duyurdu.

The Cradle'a konuşan kaynaklar, Suriye-Suudi ilişkilerindeki herhangi bir potansiyel ilerlemenin Rusya'nın bu arabuluculuk çabalarının sonucu olduğunu ve 10 Mart'ta Pekin'de imzalanan oyun değiştiren Suudi-İran anlaşmasıyla ilgisi olmadığını doğruladı. Kaynaklar, Riyad ile Şam arasında Ramazan ayının bitiminden sonra bir görüşme yapılabileceğine inanıyor.

Çin'in himayesinde Suudi-İran müzakerelerinin başarısı ve Rusya'nın sponsorluğunda Suudi-Suriye ilişkilerinde potansiyel atılım, krallık için stratejik bir doğuya dönüşe işaret ederken, Riyad'a yakın kaynaklar Suudi-ABD ilişkilerinde bir değişiklik olmadığını vurguluyor.

Riyad'ın Washington ile ilişkileri geçmişte düşüşler yaşarken, küresel siyasi, ekonomik ve askeri manzaralardaki son değişimler, Muhammed bin Selman’ı Washington ile stratejik uyumunu korurken ülkesinin ortaklıklarını çeşitlendirmeye sevk etti.

Yemen: Riyad'ın bölgesel albatrosu

Bugün, Suudi prensi komşu ülkelerle "sıfır sorun" politikası izliyor. "[Bölgesel] savaşı İran'a aktarmayı" başaramadıktan ve Yemen'e karşı yürüttüğü savaşın Yemen Direniş hareketi Ensarullah'ı küçük bir örgütten bölgesel bir güce dönüştürmesinden sonra Muhammed bin Selman, iç ekonomik, finansal ve eğlence mega projelerinin krallığın sınırlarında sükunet sağlanmadıkça yok olmaya mahkum olduğunu fark etti.

Bu nedenle, 2022'nin sonlarından bu yana, İran'la ciddi müzakerelere başladı, Rusya'nın Suriye ile arabuluculuk yapma çabalarına iddialı bir şekilde yanıt verdi ve San’a’da Ensarullah ile doğrudan görüşmelere başladı. Görüşmelerin önemli ilerleme kaydettiği, ardından Riyad'ın Yemen kuşatmasını kaldırma konusundaki "yetersizliği" (veya isteksizliği), yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi ve Yemen krizine iç siyasi çözüm üzerinde anlaşmaya varılması da dahil olmak üzere birkaç kilit noktadan ötürü ocak ayında durduğu bildirildi.

Durum böyle olunca, Riyad, saldırganlıktaki "ortaklarını, özellikle de BAE ve ABD'yi, güçlerini Yemen topraklarından çekmeye zorlayamayacağını" iddia ediyor.

Bazı Ensarullah müttefikleri, Suudilerin savaşı sona erdirmek istediğini, ancak ABD, İngiltere, BAE ve Fransa tarafından bunu yapmalarının engellendiğini değerlendirdi. Ancak bu tahmin, Suudi Arabistan'ın müzakerelerde verdiği bazı sözleri geri çekmesinin ardından değişti.

Başlangıçta Hudeyde limanındaki kısıtlamaları durdurduktan sonra, BM bazı gemilerin limana gelişini engellemeye geri döndü. Kuşatmanın yenilenmesi, ABD'nin Yemen Büyükelçisi Stephen Fagin'in Cibuti'deki Hudeyde'ye giden gemileri denetlemekle görevli BM Doğrulama ve Teftiş Mekanizması (UNVIM) personeline yaptığı ziyaretle aynı zamana denk geldi.

Gerilimlerin yeniden tırmanışında Ensarullah, Cibuti'deki müfettişler tarafından ele geçirilen bir konteyner gemisinin serbest bırakılmaması durumunda San’a'daki BM misyonunu 72 saat içinde sınır dışı etmekle tehdit etti. Nitekim, süre dolmadan önce, BM gemiyi serbest bıraktı.

Her ne kadar tehdit ABD büyükelçisinin provokatif ziyaretiyle aynı zamana denk gelse de ve Amerikalıların Suudi-Ensarullah anlayışını baltalamaya çalıştığı görülse de, Yemenli kaynaklar The Cradle'a gemilerin engellenmesinin sadece ABD'nin değil, aynı zamanda bir Suudi kararı olduğunu söylüyor.

Dahası BM, San’a hükümetine, silahsız olduğu kanıtlanan gemilerin alıkonulmasının "koalisyon liderliğinin" – yani Suudilerin – kararıyla gerçekleştirildiğini açıkça bildirdi.

Peki Riyad'ın amacı nedir ve Yemen'deki savaşa nihai bir çözümü gerçekten kim engelliyor? Suudiler mi yoksa Amerikalılar mı?

San’a hükümetine yakın kaynaklar, Yemen konusunda "kapsamlı bir ABD-Suudi konsensüsünün" hala var olduğunu söylüyor. İki müttefik bazen farklı olabilir, ancak şimdiye kadar şöyle diyorlar:

"Washington ve Riyad, ablukayı yürürlükte tutarken Yemen'de ortamı sakinleştirme konusunda hala hemfikirler. Ayrıca, Yemen'in kaynaklarını kontrol edebilecek veya coğrafi konumunu sömürebilecek bağımsız ve güçlü bir ülke olmaması gerektiği konusunda hemfikirler; çünkü bu, Suudi Arabistan'ın bölgesel rolü ve Batı Asya, Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz'deki ABD ve İsrail çıkarları için stratejik riskler gerektiriyor."

Kaynaklar şunları ekliyor: "Suudi Arabistan ve Amerika, Ensarullah'a ek güç ve daha büyük ve daha etkili bir cephanelik biriktirmesini sağlayacak koşulları vermeyi göze alamaz." Basitçe söylemek gerekirse, ikili, savaşın gerçek anlamda sonunu getirmek istemiyor, bunun yerine uzatılmış bir ateşkes peşinde koşuyorlar.

Muhammed bin Selman, füzelerin ve insansız hava araçlarının, iddialı eğlence ve kalkınma projelerinin üstüne yağmamasını sağlamak için biraz sakinlik isterken, ABD ve BAE Yemen'i parçalanmış halde tutmak, hayati petrol kaynağının çalınmasında ısrar etmek ve aynı zamanda Ensarullah'ı (kuzey Yemen'de) kuşatma altında kalmaya devam eden bir ülkeyi yönetmekten sorumlu tutmak istiyor.

Barış değil ateşkesler

Kısacası, güneyde Yemen'den, doğuda İran'a ve kuzeyde Suriye, Irak ve Türkiye'ye kadar, Batı Asya, bir zamanlar savaşan komşuların yeniden bağlantı kurmaya çalıştığı Arap Baharı sonrası aşamaya girdi.

Bu, on yıldan fazla bir süredir doğrudan veya vekiller aracılığıyla birbirleriyle savaşan ülkeler arasındaki "ateşkes anlaşmaları" tarafından yönetilen bir aşamadır. Ateşkes anlaşmalarının barış anlaşmaları olmadığı ve bunun da ABD tarzı "çatışmayı yönetme" mirasının devamı olduğu ve asla sona erdirilmediği belirtilmelidir.

Çok kutupluluk dünyayı çağırırken, Çin ve Rusya'nın kapsamlı bağlantı, ekonomik ve kalkınma projelerini ilerletmek için bölgeyi istikrara kavuşturma çabalarının, azalan tek kutuplu düzenin eski "çatışma yönetimi" ve "sonsuza dek savaşlar" paradigmasının üstesinden gelip gelemeyeceği henüz net değil.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.