Cuma günü silahlı bir kişinin Tahran'daki Azerbaycan Büyükelçiliği’ne saldırısı ve ardından gelen olaylar, saldırganın kişisel nedenlerle böyle bir eylemde bulunduğunu kabul etmesine rağmen, maalesef Azerbaycan makamlarının aceleci yorumlarıyla iki ülkenin sıcak ilişkileri sürdürmekle ilgilenmediği ortaya çıktı. Dolayısıyla, atmosferi sakinleştirmeye çalışması beklenen Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bazı yetkililerinin pozisyonunda kullanılan literatür, aslında gerginliğin tırmanmasına ve yeni zorlukların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Bununla birlikte, saldırganın itirafları da dahil olmak üzere tüm deliller, bu eylemin motivasyonunun kişisel olduğunu ve bu nedenle Azeri makamları tarafından planlanan terör veya planlı olay gibi yanlış ifadelerin kullanılmasının tamamen kabul edilemez olduğunu göstermektedir. Mesele şu ki; İran İslam Cumhuriyeti, iki ülke arasındaki ilişkilere verdiği önemden dolayı bu olaya derhal en üst düzeyde tepki göstermiş ve üzüntüsünü dile getirmiş, yaralıları tedavi etmek, öldürülen diplomatı onurlandırmak, büyükelçilik personeli ile ailelerinin acılarını hafifletmek için herhangi bir önlem almaktan vazgeçmemiştir.
Diğer yandan, saldırganın ifadesine göre, bu suçu işlemeden önce, eşinin durumunu öğrenmek için Azerbaycan Büyükelçiliği’ni birkaç kez ziyaret etmiş ve bir cevap alamamış, Azerbaycan Büyükelçiliği de İran Dışişleri Bakanlığı'nın saldırganın eşinin durumunu belirleme yönündeki yazılı talebine cevap vermemiştir. Azerbaycan hükümetinin bu olaya tepkisinin sorunun çözümüne yönelik olması bekleniyordu; ancak muhalif medyanın iki ülke arasındaki ilişkileri artan gerilime yönlendirmek için kullanabileceği diplomatik olmayan tutumun kesinlikle yapıcı bir etkisi olmayacaktır.
Bu arada, örneğin; Şahçerağ Türbesi'ne düzenlenen ve bazı soydaşlarımızın şehit edilmesine yol açan terör saldırısı sırasında, teröristlerin ve destekçilerinin birçoğunun Azerbaycan pasaportu olmasına rağmen, İran İslam Cumhuriyeti bu konuyu hiçbir zaman teröristler ve Azerbaycan hükümeti arasındaki koordinasyonla yorumlamaya ve ilişkilendirmeye çalışmadı.
Diğer yandan, Azeri diplomatların İran'dan çekilmesi ve Azerbaycan'ın Tahran'daki siyasi temsilciliğinin faaliyetlerinin askıya alınması, ilişkilerin kesilmesi anlamına gelmese de, bu haksız eylem İran'a karşı bir propaganda ortamı yaratma girişimi sayılabilir. İran İslam Cumhuriyeti, Azerbaycan hükümeti ve halkı ile sıcak ilişkileri her zaman memnuniyetle karşılamış ve bu ülkenin siyasi, güvenlik ve medya önlemleri, özellikle de Siyonist rejimin İran'ın kuzey sınırlarına açılması konusunda bazı görüş ayrılıklarına rağmen, iki ülke arasındaki ilişkilerin zarar görmesine izin vermemiştir.
Sonuç olarak, İran'ın Azerbaycan'a yönelik stratejik politikasında herhangi bir değişiklik olmadığı ve Tahran'ın her zaman Bakü ile çok yönlü ilişkileri geliştirmeye çalıştığı göz önüne alındığında, Azerbaycan Cumhuriyeti hükümeti, büyükelçiliğine yapılan silahlı saldırının köklerini dikkatli ve adil bir şekilde araştırmalıdır. Ve de iki ülke arasında gerilimi tırmandırmak yerine, ilişkiyi sükunetle sürdürmeye çalışmalıdır.
Kudüs Haber Ajansı - KHA