İsrailli Analist: Türkiye Endişelendiriyor

Seth J. Frantzman’ın jpost.com adlı internet sitesinde kaleme aldığı “Türkiye'nin Gazetecileri Ve Muhalefeti Hedef Alan Otoriterliği Giderek Artıyor” başlıklı yazıyı siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. İsrailli analist yazısında, Türk-Rus yakınlaşması, Türkiye'nin NATO'yla yaşadığı gerilimler ve Ortadoğu'daki hamlelerini endişe verici olarak değerlendirdi. 

23 Aralık 2022
İsrailli Analist: Türkiye Endişelendiriyor

Türkiye, son on yılda dünyanın önde gelen gazeteci hapishanelerinden biri oldu. Fakat ülkedeki yükselen otoriterlik, Batılı ülkelerin Çin ve Rusya'ya odaklanmasından ötürü tartışılmadı.

Ukrayna savaşı süresince Ankara, kendisini her iki tarafın da dostu olarak konumlandırdı, ticarette Rusya ile birlikte çalışırken Ukrayna ile de çalıştı. Bu, kendisini bir arabulucu olarak sunduğu anlamına gelir; böylelikle Batı'nın Türkiye’ye ihtiyacı olacaktır ve Rus kampına doğru daha fazla sürükleneceğinden korkar. Şimdi Ankara, demokrasilerin NATO'ya katılmasını engellemeye çalışıyor ve yurtdışındaki gazeteciler ile içerideki muhalif figürleri hedef alıyor.

İsveç müdahalesi

İsveç Yüksek Mahkemesi bu hafta bir gazetecinin Türkiye'ye iadesini engellemek için devreye girdi. İsveç NATO'ya katılmak istiyor ve Ankara, Stockholm'ü NATO'ya katılmasına onay verilmesinin karşılığı olarak muhalifleri iade etmeye ve Türkiye’ye yönelik eleştirileri susturmaya zorlamaya çalışıyor.

NATO bir zamanlar dünyanın Batı demokrasilerinin ittifakıydı. Ancak, Türkiye'nin iktidar partisi daha otoriter hale geldikçe ve gazetecilere baskı uyguladıkça, NATO üyeliğini istismar etti. Örneğin Türkiye, fon elde etmek için Avrupa'yı tehdit etmek konusunda mültecileri kullandı. Ve de sık sık NATO üyesi Yunanistan'ı tehdit ediyor.

Ankara şimdi demokratik İsveç ve Finlandiya'nın ittifaka katılmasını engellemeye çalışıyor. Ankara'nın şantajı, bu ülkeleri mülteciler ve sığınmacılar da dahil olmak üzere Türkiye'den gelen muhalifleri ezmeye yönelik zorlamaları içeriyor.

İsveç, Ankara'nın taleplerinin çoğuna, İsveç mahkemeleri devreye girene kadar boyun eğmeye hazır görünüyordu. Bu, Batılı ülkelerin genellikle değerlerini bükmeye ve yabancı otoriter bir rejimi memnun etmek için onlarca yıl veya yüzlerce yıllık demokrasiyi terk etmeye istekli olduklarını göstermektedir. Sadece mahkemeler gibi kurumlar engel teşkil ediyor ve insan hakları ile gazetecilerin haklarının korunmasına yardımcı oluyor.

The Guardian'a göre mahkeme, "Bu kişinin siyasi inançları dolayısıyla zulüm görme riski de var. Dolayısıyla bir iade gerçekleşemez... hükümet... iade talebini yerine getiremez” dedi.

İsveç'in neden ilk etapta bir gazeteciyi iade etmeye hazır olduğu belli değil. Dışişleri Bakanlığı da şimdi, "Yüksek Mahkeme, bireysel bir davada iadenin önünde engeller olduğunu ilan ederse, hükümet iade talebini reddetmek zorundadır" dedi.

Batı'da sığınma hakkı alan sığınmacılar genellikle Batı demokrasilerinin kısa vadeli kazanç için onlardan vazgeçmeyeceğine inanmışlardır. İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılması konusu, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı saldırganlığı nedeniyle farklı olabilir. Bu ülkeler artık kendi güvenliklerinden korkuyorlar.

Fakat azınlıkları ve sığınmacıları teslim ederlerse, Rus saldırganlığı karşısında uğruna mücadele ettiklerine inandıkları değerlere ihanet etmeyecekler mi? Bu, şu anda, İsveç mahkemelerinin devreye girdiği kilit bir sorudur. Ankara NATO'ya zorbalık yapmaya devam edebilecek mi? NATO demokrasileri, dış politikalarını ve üyelik onaylarını Ankara'ya taşere etmeye devam edecek ve Ankara’nın, üye olmak isteyen demokratik ülkeleri, demokrasilerinden vazgeçip otoriterleşmedikçe veto etmesine izin mi verecek?

Ankara'nın iktidar partisi (Adalet ve Kalkınma Partisi veya AKP) de Türkiye'nin yargı sisteminin içini boşalttı ve bunu muhalefet üyelerini hapsetmek için kullandı. Geçtiğimiz günlerde bir Türk mahkemesi, ana muhalefet partisinin bir üyesi olan İstanbul Belediye Başkanı'nı "hakaret" suçundan iki yıl hapis cezasına çarptırdı. İddia edilen hakaret, birine "aptal" demekti.

Türkiye'de insanların sırf "aptal" gibi kelimeler kullandıkları için uzun yıllar hapis cezasına çarptırılabilmesi, Türkiye'yi dünyanın önde gelen otoriter rejimlerinden biri haline getirmektedir.

Ankara, muhalif figürlerin giderek daha fazla üstüne gidiyor gibi görünüyor. Türkiye'de insanlar tepkilerden korktukları için bu kararları protesto bile etmiyorlar. On yıl öncesine gidersek, çeşitli hareketlerden birçok muhalif lider, yıllar önceki açıklamaları, paylaşımları veya eylemleri nedeniyle kendilerini hapiste buldular.

Batı bir kırılma noktası görecek mi?

Ankara daha fazla otoriterliğe doğru eğilim gösterirken, Batılı ülkelerin bir kırılma noktası görüp görmeyeceği belli değil. Şimdiye kadar Batı, Ankara'nın Ukrayna savaşında kilit bir zamanda Rusya'nın daha da yakın bir ortağı olacağından endişe ederek sessizliği tercih etti. Yunanistan gibi Ankara'nın tehditlerinin muhatabı olan ülkeler için bu endişe verici bir eğilim.

Türkiye, Suriye'nin doğusunda yaygın hava saldırıları düzenliyor ve IŞİD'e karşı savaşan ABD ortak güçlerini tehdit ediyor. Buna ek olarak, Türkiye'nin iktidar partisinden politikacılar Yunanistan'ı füze saldırılarıyla tehdit etti. Dünyada ülkeler genellikle komşularını füze saldırılarıyla tehdit etmiyorlar. Bu konudaki istisnalar komşularını açıkça tehdit eden veya onlara karşı füze kullanan İran, Rusya ve Kuzey Kore'dir.

Yakın zamanda yapılan bir başka provokasyonda Türkiye, NATO tatbikatının bir parçası olarak Yunan hava sahasına uçak gönderdiğini iddia etti. İsveç'in eleştirmenleri iade etmesini sağlama taleplerinde olduğu gibi, Ankara NATO üyeliğini, Yunanistan'ı taciz etmek için bir örtü olarak kullanıyor.

Bu durum, NATO'nun birliğini aşındırmaya devam ediyor ve Moskova tarafından tehdit edilen demokrasilerin, özellikle Batı demokrasilerinin Rusya gibi otoriter düşmanlara karşı birleşmelerine yardımcı olmak için oluşturulan ittifaka katılmasını zorlaştırıyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.