Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun, Suudi Arabistan ve müttefiklerinin Yemen'i işgal etmesinin asıl nedeninin esas olarak jeopolitik ve güvenlik tehditleri olduğunda ısrar etmesine rağmen, sekiz yıl sonra, savaşın yeni yönleri ortaya çıktı ve ülkenin petrol ve gaz kaynaklarının yağmalanmasının kampanyanın arkasındaki temel neden olduğunu ve Arap koalisyonu ile Batılı ülkeler arasında bu amaçla bir plan yapıldığını gösterdi.

İlk kez Almasirah haber ağı, Yemen'in kaynaklarının Avrupalı şirketler tarafından yağmalanmasıyla ilgili ayrıntıları yayınladı. Yapılan bir araştırmaya göre, Fransız şirketi Total, 2011 yılında Yemen devriminin başlamasından önce Hadramut eyaletindeki “sektör 10”da yaklaşık 9,7 milyar metreküp doğalgaz kullandı ve aynı zamanda Avusturyalı OMV şirketi S2 sektöründe 5,5 milyar metreküp doğalgaz kullandı. Araştırmalar, bu iki sektörde kullanılan gaz miktarının günde 110 milyon metreküp olduğunu ve bunun günde 341 megawatt güç üretecek çapta olduğunu gösteriyor.

Yemen Petrol Arama ve Üretim Şirketi müdür yardımcısı Abdullatif ed-Dafari, Almasirah'a şunları söyledi: "Elektrik üretim oranını artırmak üzere petrol üretim seviyesini yükseltmek için yeniden gaz enjekte etme olasılığı vardı. 10 ve S2 sektörlerindeki yabancı operatörlere olan güven, üretimin başlamasından bu yana büyük miktarda gaz kullanılmasını engelledi."

Yemenli yetkili, 10 ve S2 sektörlerindeki üretim paylaşım sözleşmelerinde doğalgazın yakılmaması gerektiğinin öngörüldüğünü, ancak Total ve OMV'nin sürekli olarak bu şartları ihlal ettiğini ve bu kaynakları geri dönüştürmek yerine yaktığını söyledi. Petrol, gazla aynı anda bölüm 10 ve S2'de keşfedildi, ancak gaz çıkarma için tesisler tahsis edilmedi ve gazın yakılma nedeni buydu.

Petrol bakanlığının eski sözcüsü Hasan ez-Zeydi, gaz kullanımın neden olduğu kayıpların çok sayıda olduğunu ve sadece ekonomiyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda çevre ve sağlık etkilerini de içerdiğini açıkladı.

Bu belgelerin açıklanması, Avrupalı petrol şirketlerinin geçmişten beri bu yoksul ülkenin enerji kaynaklarına göz diktiklerini ve bu kaynakları yağmalamaya çalıştıklarını ve Yemenlilerin enerji rezervlerinden faydalanmalarına izin vermediklerini göstermektedir. Bu yakılan kaynaklar, Yemenlilerin sorunlarının ve günlük ihtiyaçlarının bir kısmını çözmeleri için yılda 125 bin megawatt elektrik üretebilir, ancak Batılı şirketler buna izin vermedi. Yemen'in petrol ve doğalgaz üretimi yüksek olmasa da, 2014'teki savaştan önce, ülke gelirinin yaklaşık yüzde 90'ı petrol ve doğalgaz satışından sağlanıyordu.

Total, Yemen kaynaklarının yağmalanmasına öncülük ediyor

Savaştan önce Yemen ile sözleşmeler imzalamış olan Total, Arap işgalini hükümete herhangi bir ödeme yapmadan Yemen kaynaklarını yağmalamak için iyi bir fırsat olarak gördü. 2015 yılında ekonomi uzmanı Muhammed Abdurrahman Şerefüddin, Fransız şirketinin Suudi Arabistan sınırına yakın el-Mahra eyaletindeki Harhir bölgesindeki bir sahadan petrol çaldığını iddia etti. Kaynaklar, Suudi Arabistan ve istifa eden Cumhurbaşkanı Abdrabbuh Mansur Hadi'nin hırsızlığa karıştığını söyledi. 2014 yılında ve savaştan aylar önce, o zamanki Total CEO'su Christophe de Margerie, Yemen'i ziyaret etti ve şirketin Yemen'deki operasyonlarının genişletilmesini görüşmek üzere Mansur Hadi ile bir araya geldi. Margerie, Yemen ile ilişkilerin "ihtiyatlı" olduğunu ve Total'in bu ülkedeki petrol bloklarını genişlettiğini ve geliştirdiğini söyledi.

Öte yandan, San’a merkezli Ulusal Kurtuluş Hükümeti'nin başbakanı Abdülaziz bin Habtur, geçen hafta yaptığı bir konuşmada, Suudi koalisyonunun paralı askerlerinin Yemen'in petrol ve gaz gelirlerinin 14 milyar dolardan fazlasını yağmaladığını ve Suudi Ulusal Bankası'na yatırdığını söyledi. Bu miktarın Yemen halkının mevcut koşullardaki sorunlarının büyük bir bölümünü çözebileceğini söyleyen Bakan, "Ancak Suudiler bunun olmasına izin vermiyor. Yüz binlerce Yemenliyi öldürmenin ve milyonlarca insanı yerinden etmenin yanı sıra, Yemen'in kaynaklarını yağmalıyorlar. Suçları bununla sınırlı değil. Deniz ablukasıyla bile, Ensarullah'ın ihtiyaç duyulan yakıtı ithal etmesine izin vermiyorlar." dedi.

Son zamanlarda, Suudi-Emirlik işgaline karşı Yemen direnişinde önde gelen bir hareket olan Ensarullah, Amerikan askeri güçlerinden oluşan bir heyetin, eyaletin petrolünü yağmalamak için bir üs kurmayı amaçlayarak Hadramut'a girdiği konusunda uyardı. Amerika'nın Hadramut'a girmesinden sonra, Fransa'dan gelen birlikler, saldırganlık koalisyonunun doğrudan desteğiyle Yemen'in önemli kaynaklarının Avrupa pazarlarına aktarılmasına yardımcı olmak için Şebva eyaletine de girdi.

Medya kaynakları, 18 Kasım'da, Total heyetine eşlik eden bir Fransız askeri heyetinin, BAE'nin Atak şehrinin valisi Avad bin el-Vezir el-Evlaki ile görüştüğünü bildirdi. Kaynaklar ayrıca, iki tarafın, Emirlik askeri yetkililerinin huzurunda, Total ve BAE kuvvetleri tarafından Belhaf gaz tesislerinde petrol üretimi konusunu konuştuğunu söyledi. Total'in tesise 5 milyar dolar yatırım yapmayı planladığı bildirildi.

Kanıtların gösterdiği gibi Batı, Yemen'in petrol ve doğalgaz kaynaklarına ta eskiden göz koymuştu ve Batı'da enerji krizine yol açan Ukrayna savaşının başlamasından sonra, Batılı ülkeler Yemen'in istikrarsızlıklarını kullanarak sorunlarını çözmek için bu kaynaklara odaklandılar.

Saldırganlık koalisyonuna ait petrol tankerlerinin petrol çalmak için Yemen'in güney limanlarına yanaştırılması, son aylarda yükselen bir eğilim halini aldı ve bu da enerji sorununa her zamankinden daha fazla öncelik verildiğini gösteriyor.

Washington ve Avrupa başkentleri, Moskova'ya yönelik yaptırımları nedeniyle Rus enerji arzı durdurulduğu için Yemen enerji kaynaklarına odaklanıyor. Suudi Arabistan ve BAE bağımsız olarak gaz ürettiğinden, Yemen'in enerji rezervlerinin sessizce yağmalanması konusunda Total liderliğindeki Batılı şirketlere güveniyorlar.

Savaşın başından beri bu saldırıların asıl amacının bu ülkenin petrol ve doğalgaz rezervlerini kontrol etmek olduğu açıktı ve petrol ile doğalgaza ev sahipliği yapan güney bölgelerinin işgal edilmesi de bu gerçeği gösteriyor. Güney bölgeleri Suudi ve Emirlik paralı askerlerinin kontrolü altındadır ve doğrudan Başkanlık Konseyi tarafından yönetilmektedir, ancak bu bölgenin siyasi liderlerinin saldırganlarla dayanışma ilan etmesine rağmen, hükümet güney halkının enerji ihtiyacını bile karşılamamaktadır ve diğer Yemenliler gibi onlar da en kötü koşullarda yaşamaktadırlar.  Ve tüm petrol ve doğalgaz Suudi Arabistan, BAE ve Batılı ortakları tarafından çalındı.

Hadramut, Şebva ve Sokotra Adası petrol ve doğalgaz açısından zengindir ve Arap koalisyonunun paralı askerleri bu kaynaklardan büyük pay almak için defalarca çatışmalara girdiler.

Tankerlere savaş ilanı: Ensarullah'ın parmağı tetikte

Yemen doğalgazı ile petrolünün Arap koalisyonu ve Batılı ortakları tarafından yağmalanması, Ensarullah'ın, bu güçlerin tüm hareketlerini yakından izlediği ve enerji yağmasını engelleyebilecek bir kapasiteye eriştiği sırada geldi.

Ensarullah, saldırganların Yemen'in petrol ve doğalgaz sahalarını terk etmemesi durumunda, ülkenin kaynaklarını onlardan zorla geri alacağı konusunda defalarca uyardı ve ne kadar ciddi olduğunu göstermek için, Hadramut'taki ed-Daba limanında geçen ay iki kez koalisyona bağlı petrol tankerlerini hedef aldı. Şimdiye kadar Ensarullah, operasyonlarından önce uyarılarda bulunuyordu, ancak bundan sonra herhangi bir uyarı yapmayacağını ve tankerlere derhal saldıracağını söylüyor.

Direniş hareketi ayrıca, Suudi Arabistan ve BAE'de faaliyet gösteren yabancı şirketlere, yaklaşan saldırılardan kurtulmak için ülkeleri mümkün olan en kısa sürede terk etmeleri konusunda uyarılarda bulundu. Bu yetenekler göz önüne alındığında, Batılı şirketler Yemen hidrokarbonlarını yağmalamakta zorlanacak, aynı zamanda saldırı altındaki tankerleriyle yol açacağı maliyetlere de katlanmak zorunda kalacaklar.

Kudüs Haber Ajansı - KHA