Muhammed bin Selman, Davud eş-Şeryan'ın İran'la diyalogla ilgili sorusuna yanıt olarak o cümleyi söylediğinde, Suudi dış politikasında olağan olmayan bir şeyi, "savaşı İran'ın içine taşımak" olarak adlandırılan şeyi ilan ediyordu.
O zaman Bin Selman'ın söylediklerini yorumlayanların çoğu, Riyad'ın IŞİD hücrelerini kullanmak için eskiden yaptığı şeye ve Sistan-Belucistan'daki ayrılıkçı hareketlerin İran derinliklerinde uzun süredir yürüttüğü operasyonlara başvuracağını söylüyordu.
Ancak Al-Akhbar'ın elde ettiği belgelerde, Bin Selman'ın İranlı gençleri etkileme planıyla İran'ın iç kesimlerini hedef almayı ve bunu İran'ı şeytanlaştırma söyleminin Arap ve Müslüman kitlelerde yoğunlaşmasına paralel olarak amaçladığı açıktır.
3 Mayıs 2017’de Suudi Arabistan Veliaht Prens Yardımcısı olan Muhammed bin Selman, “Savaşın Suudi Arabistan'da olmasını beklemeyeceğiz, bunun yerine savaşın Suudi Arabistan'da değil İran'da olması için çalışacağız" demişti.
2 Ocak 2016 sabahı dünya, Şeyh Nimr Bakır en-Nimr ve bir grup Katif gencinin yanı sıra Suudi el-Kaide’sinde yetkili ve üye olan onlarca kişinin idam edildiği haberiyle uyandı.
Bunun üzerine Selman’ın krallığı içinde ve dışında öfkeli tepkiler meydana geldi. O günün gecesinde İran’daki Suudi diplomatik misyonunu temsil eden binalar, öfkeli İranlı gençler tarafından yakıldı.
Olaydan dört gün sonra 6 Ocak'ta Birleşik Arap Emirlikleri Ulusal Medya Konseyi, Suudi Arabistan ve Bahreyn temsilcilerine, sonraki yıllarda Amerikalılarla koordinasyon içinde "İran'ı içten parçalama planına" dönüşen "İran Rejimine Karşı Medya Stratejisi" adlı bir plan önerisi sunuyordu.
Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Bakanı ve Ulusal Medya Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Sultan el-Câbir tarafından ortaya atılan Medya Stratejisi önerisinde, bunun arkasındaki amacın “İran politikalarına düşman bir kamuoyu oluşturmak” olduğu belirtildi. Kamusal medya söylemini zayıflatmamak için stratejide siyasi ve mezhepçi söylemden uzak durmaya odaklanılmıştı. En önemlisi de stratejinin sonuçlarına yıllar sonra ulaşılması hedeflenmişti.
Plan dahilindeki birinci öneride, hedef kitlenin bölge kamuoyu, Körfez kamuoyu, İran içindeki iç kamuoyu (İran halkı ve Fars olmayan İranlı azınlıklar başta olmak üzere), yurt içi ve yurt dışında İran muhalefeti olduğu belirtiliyor.
“Uygulama ortakları” paragrafında, BAE’lilerin stratejinin uygulanmasında resmi Körfez kuruluşları, Arap Devletleri Ligi, İran düşünce kuruluşları ve muhalefetiyle birlikte “İslam İşbirliği Teşkilatı”ndan ortak olarak bahsetmeleri dikkat çekicidir.
Suudi Arabistan’ın kuruluşundan bu yana kararlarına yön verdiği ve çıkarları için kullandığı söz konusu İslam İşbirliği Teşkilatı’na İran İslam Cumhuriyeti’nin asıl bir üye olduğu bilinir.
İran Rejimine Karşı Medya Stratejisi planının “ana unsurları” paragrafında el-Câbir, Körfez, Siyonist rejim ve Amerika destekli medyanın sürekli tekrar ettiği “İran'ın devletlerin içişlerine müdahalesi” ve “İran'ın Sünni ve Şii teröre verdiği desteğin ifşası” cümlelerini tekrar ediyordu. Bu paragrafta en önemli maksad, İran kamuoyuna hitap etmek, İran halkı ile hükümeti arasındaki fark noktalarına değinip refah bakımından Körfez ülkeleri halklarına kıyasla İran halkının ekonomik mahrumiyet yaşadığını ortaya koymak ve böylece kendisini Körfez ülkelerinin gençleriyle kıyasladığında ekonomik bakımdan mahrum hisseden İranlı gençleri kazanmak hedeflenmişti. Bu bahiste İran’ın askeri ve sivil alana ayırdığı bütçeler diye bir başlık atılarak, İran'ın direniş hareketlerini desteklemek için ayırdığı bütçenin altı çizerek, "Tahran'ın askeri silahlanma harcamalarını artırırken sosyal işlere yönelik harcamaları kısmasına" atıfta bulunulmuş ve İran halkının parasının İranlıların yaşam koşullarının iyileştirilmesi yerine "bölgeyi yok etmeye, harap etmeye ve istikrarsızlaştırmaya adandığına" dikkat çekilmişti. Bundan maksad yukarıda da değinildiği gibi İran halkını galeyana getirmektir.
14 maddelik listede verilmek istenen ana mesaj, tek bir cümleyle özetlenebilir. O da “İran’da İslami İnkılabı Rejimi’nin ortaya çıktığı 1979 yılına kadar bölgede hiçbir sorun yoktu” mesajının verilmesidir.
Medya Stratejisinin “uygulama mekanizmaları” kapsamında ise televizyon ve radyo programları yapılması, Arapça, İngilizce ve Farsça internet siteleri kurulması, sosyal medya platformlarının kurulması ve büyükelçiliklerin medya kollarının kullanılması” önerildi.
Bu bağlamda stratejinin lansmanı için öngörülen belki de en önemli iki araç, İran Araştırma Merkezi’nin kurulması ve İranlı gençleri hedef kitlesine koyan haberleri günün her saati yayınlayacak Farsça konuşan bir haber kanalıdır.
Strateji metninde belirtilenler ile sahada yaşananlar eşleştirildiğinde, Araştırmalar Merkezi'nin Mart 2016'da kurulduğu ve "Arap Körfezi İran Araştırmaları Merkezi" adını taşıdığı, ancak adının daha sonra “Uluslararası İran Araştırmaları Enstitüsü - Rasanah” olarak değiştirildiği ortaya çıkıyor. Söz konusu araştırma merkezi, kuruluşundan bu yana Suudi Muhammed es-Sullemi tarafından yönetilmektedir.
2017 yılının ortalarında Londra’da kurulan ve İranlı muhalif medya ve gazetecileri kendine çeken Iran International haber televizyonuna gelince, ona ayrılan bütçenin strateji metninde 20 ila 60 milyon dolar arasında değiştiği belirtiliyor. Ayrıca raporların, kanalın bütçesinin şu anda iki katına çıktığını, çalışanlarının 100 personelden oluştuğunu ve amacının "İranlı gençlere günlük yaşamlarını etkileyen sosyal programlar sunarak hitap etmek" olduğunu söylediğini de göz önünde bulundurmak gerekir.
Planda belirtilen “uygulama araçları” arasında, tahmini bütçesi 338 bin dolar olan, “İranlı gençlere yönelik, sosyal ağ siteleriyle birlikte ilgi alanlarını takip eden “Iranianshub.com” adında bir web sitesinin başlatılması yer alıyor. Ancak sitenin 2021'den beri internette bulunmadığı, Way Back Machine web sitesi arşivleme servisi tarafından araştırıldığında ise web sitesinin adının 2017 yılından bu yana herhangi bir içerik yerleştirilmeden rezerve edildiği 2018, 2019 ve 2021 yıllarında üç kez arşivlendiği gözüküyor. Bu da Körfez yöneticilerin geleneğinde yaygın olan “dereyi görmeden paçayı sıvama” davranışlarıdır. Yani projeye tahsis edilen fonların olası bir şekilde kötüye kullanıldığını gösteriyor. Uygulama araçları arasında ayrıca, yurtdışında yaşayan etkili İranlı şahsiyetlerin çevrimiçi görsel materyallerini yayınlamak için 338 bin dolar bütçeli “hayali İran böyle olsaydı” ve 546 bin 700 dolar bütçeli “Düşün-Kabul Et-Değiştir” kampanyaları da dahil olmak üzere bir dizi girişimi bulunuyor. Bununla İranlı gençleri İran kültürünün temel imajını değiştirmeye teşvik etmek hedefleniyor. Yine bu bağlamda İranlı gençlere sosyal medya aracılığıyla ilgi çeken araçlar sağlamak için 866 bin dolar bütçeli "Karikatürler ve Çizgi Karakterler" girişimde bulunuldu. Bu girişimlere ilave olarak yine hedef kitlesinde gençler olan internet ortamında İran hükümetine aykırı haberler yapan araçlar oluşturuldu.
Birleşik Arap Emirlikleri tarafından önerilen diğer programlar arasında, “İran izleyicisine ulaşan bir dizi kanalında yayınlanmak üzere Emirliklerle ilgili değerler ve gerçekler hakkında drama dizisinin yapımı” için 2,68 milyon dolarlık bütçe tahsisatı yer alıyor.
Yine strateji kapsamında “İranlıların Araplar, Körfez ve BAE hakkındaki algıları üzerine araştırma ve anket yapmak” için 250.000 ABD Doları tutarındaki finansmana ek olarak, “İran ve Körfez toplumları arasındaki ortak paydaları vurgulayan bir televizyon programı üretmek” için 723.000 ABD Doları tutarında finansman sağlandı. Bunun yanı sıra dünya çapında İranlı gençlerin bir araya gelmesini amaçlayan 3,13 milyon dolar değerinde bir elektronik portal kuruldu. Strateji, BAE Ulusal Savunma Koleji ve Komuta ve Kurmay Koleji’nde (İran meseleleri uzmanı olarak) öğretim görevlisi olan Sultan en-Naimi’ye ve Birleşik Arap Emirlikleri-Suudi Arabistan-Bahreyn'in düzenlediği üçlü bir toplantıda Suudi Enformasyon Bakanı Adil et-Tarifi’ye sunuldu.
Strateji üzerinde ittifak edildikten ve uygulama araçlarını hazırlamaya ve işin birleşik yönlerini tanımlamaya başlamak için koordinasyon üzerinde anlaşmaya vardıktan sonra, stratejik koordinasyon departmanını devralmaları için Suudi ve Bahreyn, "güvenlik geçmişine sahip" iki kişiyi önerdi. Bunlar Suudi Enformasyon Bakanının danışmanı Hani el-Dilan ve Bahreyn Başbakan Birinci Yardımcısı'nın ofisinden Ahmed bin Halid el-Arifi’ydi.
2 numaralı belge, BAE Ulusal Medya Konseyi’nin, stratejinin uygulanmasını takip etmek için konsey içinde İran meseleleri hakkında bilgi sahibi 10 kişilik bir ekip oluşturduğunu gösteriyor.
Belgeye göre BAE’nin üç ada üzerindeki iddiasını haklılaştırmak ve Körfez ile uluslararası medyada diplomatik misyonlar aracılığıyla İran’ın bölge ülkelerin iç işlerine müdahale ettiğini göstermek de dahil olmak üzere uygulanması gereken 19 talebi masaya yatırdığı belirtiliyor. Bu stratejiyi pazarlama girişimlerinin bir parçası olarak bazı "ılımlı" İranlı sivil toplum figürleriyle temas sağlanması ön görülüyor.
3. İla 4. Belge ise BAE Ulusal Medya Konseyi Başkanı Sultan el-Câbir'in BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al-i Nahyan'a strateji, bölümleri ve hedefleri hakkında bilgi verdiği iki mektuptan oluşuyor. İlkinde ona stratejiyi, bölümleri ve hedeflerini anlatıyor, ikincisinde ise, kendisine planın BAE tarafından uygulanması hakkındaki gelişmeleri haber veriyor. Ancak Konsey'in planı uygulamak için iki tarafla iletişim kurduğundan bahsediliyor. Ayrıca El-Câbir, mektupta, "Farsi 1" de dahil olmak üzere birçok TV kanalının sahibi olan "medya kralı" olarak tanımladığı İranlı Saad Mohsini ile bütünleşik bir vizyon sağlamak amacıyla nasıl bir işbirliği yapılacağı konusunda yapılan iletişime atıfta bulunuyor. Bu da bize BAE'nin, İran'ın içine iletmek istediklerini teslim etmesini sağlamak için İran dışından içerik yayınlayan İranlı muhalif aktivistlerden yardım istediğine dair resmi bir delil sunuyor.
5. Numaralı belgeye gelince, bu en önemli belgedir. Yazarları, sözde “Amerika-Körfez stratejik diyaloğunun sonuçları” çerçevesinde çalışan üçlü bir Amerikan-Suudi-Emirlik komitesi tarafından benimsendiği şekliyle, stratejinin Amerikan tarafına sunulduğuna atıfta bulunuyor. Planın ABD’ye sunulma tarihinin, Trump’ın Mayıs 2018’de nükleer anlaşmadan çekilmesinden sonraya denk geldiği açıktır. Çünkü 30 Kasım 2018'de Arjantin'de gerçekleştirilen G-20 görüşmeleri sırasında Suudi tarafının Amerikan delegasyonuyla birlikte, adı “İran’ı içerden parçalama planı” olarak değişen medya stratejisine ayak uydurmak için gerekli bir dizi ek pratik adımı gündeme getirmesi dikkat çekicidir.
Söz konusu belgede ABD yaptırımlarına maruz kalmış İran petrolünün boşluğunu Riyad’ın tamamlaması güvencesinin ABD ‘ye verildiği de belirtiliyor. Ayrıca İran ekonomisini vurma sürecini kolaylaştırmak amacıyla, alternatif petrol tedarikinin sağlanması, bunun için Riyad’ın, İran'ın Asya ve Avrupa'daki müşterileri ile iletişim kurması vaat ediliyor. Bu bağlamda belgede, “Petrol piyasalarında büyük bir şoku önleyen diğer adımların yanı sıra Suudi Arabistan’ın petrol ihracatını 4 ay içinde İran’ın ihracatında yaşanan düşüşün iki katından fazla artırdığı” ortaya çıkıyor.
Konuya ilişkin belgede şu ibare yer alıyor; “Suudi Arabistan, Körfez’deki petrol üreticisi ülkeleri ve Rusya’yı ihracatlarını artırmaya ikna etti, bu da üreticilerin şişkin küresel petrol stokunu azaltma yönündeki önceki eğilimlerinde çok önemli bir değişiklik olarak değerlendiriliyor.”
Yine belgede Suudilerin dönemin ABD Başkanı Trump’ın büyük bir başarı olarak değerlendirdiği, “Suudi Arabistan’ın çabaları, ABD’deki yakıt fiyatlarının yaz başındaki seviyelerden şimdi ılımlı seviyelere düşmesine yol açtı” ifadeleri kullanılıyor.
Planın Detayları:
Birleşik Arap Emirlikleri’nden sızdırılan belgelere göre, ayrıntılı eylem planı, sosyal ve kültürel girişimlerin yanı sıra sosyal medyayı kullanma mekanizmaları aracılığıyla İran toplumunda, özellikle gençler arasında atılımları kaydetmeyi amaçlayan bir dizi girişimi ele alıyor. Bu girişimler arasında şunlar yer almaktadır:
İlk Girişim: “Iran Hub web portalı”
İranianshub.com web sitesi ve çevrimiçi kanallar:
Bu girişim kapsamında şu tespitlerde bulunulmuş: “İran toplumunda eğitime çok değer veriliyor, gençler bilgi açlığına sahipler ve teknolojiye çok ilgi duyuyorlar, en son teknolojik araçlara sahip olmayı arzuluyorlar. İranlı gençler, istedikleri mal ve hizmetleri çoğunlukla internet aracılığıyla temin ediyorlar.”
Bu tespitten sonra buna yönelik yapılacaklar ve bununla elde edilecek sonuç şöyle sıralanmış: “İranlı kullanıcının blog yazabileceği veya teknoloji, sanat, müzik, bilim, moda ve aile ile ilgili ilginç konular, videolar veya görsel materyaller arayabileceği Farsça bir çevrimiçi platform kurulmalıdır. Bu, İran kültürüne nüfuz etmek ve İran halkı hakkında bilgi toplamak için bir fırsat. Bu platform Facebook, Twitter, Instagram, YouTube, Aparat, Facenamia gibi sosyal medya araçlarıyla ilişkilendirilebildiği gibi arama motoru reklamları ile de ilişkilendirilebilir, bu da kurulucak platformun İranlılar arasında yayılma şansını artırmaya yardımcı olur.”
İkinci Girişim: “Hayali İran Böyle Olsaydı”
Metinde bu girişimle aktivistleri ve sanatçıları fotoğraflar, videolar ve metinlerle katılmaya teşvik etmek, isimsiz (anonim) aktivistleri katılmaya ve görüşlerini ifade etmeye motive etmek, İran'da gelecekte daha iyi bir yaşam tarzı hakkında farkındalık yaratmak ve toplumun değişime hazır olduğunu vurgulamanın hedeflendiği belirtilmiş. Ayrıca Birleşmiş Milletler gibi İran'daki güvenilir sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde yazar ve sanatçılar için bir kampanya başlatmak amaçlanmış. “İran’da bağımsız sivil toplum kuruluşlarının bir şüphe kaynağı olarak görüldüğünü, ancak İran hükümetinin İran’daki sağlık, kalkınma, nüfus ve kültürel mirasın korunması ile ilgili uluslararası kuruluş programlarını desteklediği için Birleşmiş Milletler’in önemli bir istisna olduğu” notu da düşülmüş.
Social Media Hub: Belgede ikinci girişimin bir alt başlığı da “Social Media Hub” kampanyasıdır. Bununla ilgili olarak Facebook, Instagram ve YouTube platformları aracılığıyla İran toplumunun sorunları hakkında içeriden hikayelerin, fikirlerin ve içgörülerin yayılmasına olanak tanıyan kampanyalarla körüklenen tartışmalarda İranlılarla etkileşimli bir elektronik topluluk geliştirmek istenmiştir.
Üçüncü Girişim: “Bakış Açısı”
Söz konusu sızdırılan strateji metnine göre bu girişimle genç İranlıların düşünce tarzına yaklaşmak ve onların modern çatışmalar ve tarihsel gerçeklerle ilgili hakim inançlarını yıkmak amaçlanmıştır. Ayrıca İranlılara farklı düşüncelere sahip başka İranlıların sesini basit ve çekici bir şekilde duyurmak istenmiştir.
Belgede buna ilişkin olarak “İranlıların duyduğu tek ses, İran hükümetinin sesidir, bu nedenle, İran'da var olmayan bir tür çok kültürlülük olarak, buna katılabilecek farklı fikirlerin açığa çıkarılmasına yardımcı olacak iyi hazırlanmış başka sesler olmalı” denilmiştir.
Dördüncü Girişim: “Düşün, Kabul Et, Değiştir”
Bu hamleyle İran'da hakim düşünceye meydan okuma hedeflenmiş ve buna göre yapılması gerekenler, “gençleri düşünmeye, farklılıkları kabul etmeye ve boş inançlarını değiştirmeye teşvik etme; İranlıları haklarını talep etmeye, hakları için savaşmaya veya İran'ı terk etmeleri için iyi nedenler sunmaya çalışmaya” şeklinde sıralanmış ve şöyle bir ifadeye yer verilmiştir:
“İranlılar köklü bir kültüre sahipler, kırılması veya nüfuz edilmesi kolay olmayan güçlü inanç ve fikri silsilelerle yetiştirilmişler. Onun için toplumda etkileyici şahsiyetler, sosyal medyaya çekilmeli. Bu da, kampanyaya arkadaş veya aile arasında güven oluşturmaya yardımcı olacak. İran’daki yaygın klişelere meydan okuyan ve gençleri düşünmeye, farklılıkları kabul etmeye ve değişmeye teşvik eden kampanyaya güvenilirlik kazandıracak. O halde İran'daki kültürel ve tarihi efsanelerle başlayabiliriz. Popülerlik ve etkileşim toplamaya başladıktan sonra, siyaset sahnesine erişebilir ardından kadın hakları ve yolsuzluğa odaklanabiliriz.”
Beşinci girişim: “Eğlenceli Karikatürler ve İnfografik İçerikler”
Belgede bu kampanya şöyle ifade edilmiştir: “Sosyal medyada İran hakkında İran hükümeti tarafından sunulanlardan farklı olarak gerçek bilgilere odaklanıp eğlenceli infografikler ve karikatürler aracılığıyla gençlerle diyalog içinde olun.”
Altıncı Girişim: “Animasyonlu Bir Karakter Sunmak”
Altıncı girişimde İran kültürünün, İran doğasının ürünü olan bir animasyon karakter yaratmak ve bununla İran toplumunun ortak meselelerine hicivli bir dille saldırmak hedefleniyor.
Yine belgede kurulacak internet portallarının ziyaretçi sayısının arttırılması için çalışmaların yapılması, bu sitelere ilişkin Twitter'daki tweet ve hashtag sayısı ile sosyal medyadaki hayran ve takipçi sayısı analizinin periyodik bir şekilde çıkarılması talimatı veriliyor.
Kudüs Haber Ajansı - KHA