Donanma Generali Kenneth “Frank” McKenzie Jr. 2019’da ABD’nin Merkez Komutanlığının başına getirildiği zaman ana endişesi İran’dı. Şimdi bu görevi 1 Nisan itibariyle sona erdiği zaman da İran’ın önceliği sürüyor. McKenzie’ye göre bölgeden daima çıkarılacak bir ders “İran’ın buradan gitmiyor olması”dır.
McKenzie’nin bölgedeki ABD güçlerine komuta ettiği üç yıl zarfında, Amerika’nın Orta Doğu’daki gücü çoğaldı ve azaldı. Birleşik Devletler en uzun savaşını yaptığı Afganistan’dan çıktı. Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri gibi geleneksel müttefikler başka kartlara oynamaya başladı. Ancak İran’ın gücü bir sabit olarak kalmayı sürdürdü.
McKenzie, İran konusunda Pentagon’un şahinlerinden biriydi ve Ocak 2020’de Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesi emrini vermişti. Ancak bölgedeki askeri sorumluluğu devretmek üzere olduğu geçen hafta bana, “İran ile ileriye gidecek bir uzlaşma bulmamız gerektiğine” ikna olduğunu söyledi. Biden yönetiminin İran nükleer anlaşmasını yakında yenilemek için hamleler yaptığı bir dönemde Tahran’ın merkezi rolü daha da artacak gibi görünüyor.
McKenzie’nin bu hafta görevi bırakması, bölgenin baş komiseri olarak on yıllar boyunca harcanan kan ve servetin ardından, Amerika’nın Orta Doğu’daki duruşunu yansıtmak için bir şans sunuyor. Dürüst olmak gerekirse Birleşik Devletler çoğunlukla suyun üstünde kalmaya çalışmakta ve kalıtsal olarak istikrarsız bir statüyü sürdürmeye çalışmaktadır.
McKenzie’nin görevi bazen getirisi az bir iş oldu. Suudi Arabistan ve BAE gibi Amerika’nın askeri korumasından en fazla faydalanan devletler bile şimdi Çin ile flört ediyor. Bununla birlikte Körfez Arapları İran’a karşı koordineli bir bölgesel hava savunması için yüzlerini gizlice İsrail’e dönüyor. Bu gizli ortaklığa imkân tanımak McKenzie’nin görevi sırasındaki en önemli başarı olabilir.
McKenzie’nin CENTCOM komutanı olduğu dönemde onunla birkaç kez bölgeye gittim ve sıklıkla konuştum. Bu konuşmalar Amerika’nın gücünün çapını ortaya çıkardı. McKenzie’nin hizmet ettiği iki başkan onun ve diğer komutanların tavsiyelerinin aksine ABD birliklerinin Afganistan’dan çıkmasını istemişti. Onun görevi geçen Ağustos’taki kaotik geri çekilmeyi önceden tahmin etmek ve yeni savaşlar başlatmadan ABD ile diğer düşmanları caydırmaktı.
McKenzie ile ilk seyahatim Temmuz 2019’da idi. Birleşik Devletler’in Suudi Arabistan’ı korumak için ülkeye yeni Patriot füze bataryaları yerleştirdiği zaman biz de krallıktaydık. Suudi toplumundaki hayret verici modernleşmeyi gördük – Cidde’de sokak müzisyenleri ile örtüsüz kadınları göreceğimi asla hayal edemezdim. Ancak Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın baskıcı yüzü pusuda bekliyordu. Örneğin, o dönem Suudi güçlerinin Yemen’deki komutanı ve Suudi ordusunda yükselen bir yıldız olan General Fahd bin Turki ile cömert bir akşam yemeğinde bir araya gelmiştik. Muhammed bin Selman onu bir yıl sonra tutuklattı.
Bizim gezimiz sırasında İran, Fars Körfezi’nde petrol tankerlerine el koyarak gövde gösterisi yaptı ve ben de McKenzie ile birlikte kısa bir süre önce İran’ın bir dron saldırısını savuşturmuş bir ABD savaş gemisine uçtum. Onun mesajı sakin kalıp doğrudan bir askeri çatışmadan kaçınmaktı. McKenzie, ben ve onunla birlikte seyahat eden diğer gazetecilere, İran’ın “bizim niyet ve kararlılığımızı test ettiğini” söyledi. O, güç göstermeyi, ancak kullanmamayı tercih ediyordu.
İran tehditlerinin devam ettiği sonraki Ocak ayında McKenzie, 1979 Devrimi’nden bu yana ABD’nin İran’a karşı en tesirli güç gösterisinin Süleymani’nin öldürüldüğü dron saldırısı olduğunu öne sürmüştü. McKenzie geçenlerde yaptığım bir röportajda da bana, Birleşik Devletler’in elinde, Süleymani’nin Irak’taki Amerikalıların ölümüyle sonuçlanabilecek yeni saldırılar planladığına dair istihbarat olduğunu söylemişti.
Bu saldırı İran’ın sert bir cevabına neden oldu: Irak’taki Aynu’l-Esed hava üssüne tam isabetli füze saldırıları yapıldı ve eğer ABD istihbaratı saldırıyı askerlerini sığınağa götürmesine imkân verecek kadar erken öğrenmeseydi, Amerikalıların öldürülmesi hedefi gerçekleşebilirdi. Bu cevabi saldırı İran füzelerinin isabet oranı ile bölge için teşkil ettikleri tehdidi gösteriyordu. Ancak McKenzie, Süleymani ile uygulanan kısasın açık sonucunun Amerikan caydırıcılığının pekiştirilmesi olduğunu iddia etti.
McKenzie döneminin diğer bir askeri başarısı, Suriye’de IŞİD’e karşı verilen savaş oldu. 2019’da Birleşik Devletler’in bu mücadeledeki ortağı Suriyeli Kürt General Mazlum Abdi ile görüşmek için Kobani’ye gitmiştik. Kürtler, McKenzie’ye bağlı güçlerin IŞİD lideri Ebu İbrahim el Haşimi el-Kureyşi’yi hedef alıp öldürmesi için çok önemli istihbarat bilgileri vermişti ve bu da McKenzie döneminin bir diğer kilit operasyonlarındandı.
Amerika’nın Afganistan’dan kaotik bir şekilde çekilmesi ABD’nin Orta Doğu’daki gücünün zayıfladığının işareti olarak görülmektedir. Suudiler ile Emirlikler kesinlikle böyle algılamaktadır. Ancak McKenzie görevi bırakırken ABD askeri kuvvetleri, Suudi Arabistan ve BAE bir yana Irak, Suriye, Mısır, Bahreyn ve Kuveyt’te kalmaya devam etmektedir. Orta Doğu ne Birleşik Devletler ne de dönek dostlarının çıkması mümkün görünmeyen karşılıklı bağımlılıkların olduğu bir ortam olmayı sürdürmektedir.
KHA