Nasrallah, Hizbullah'ın Asıl Hedefini Açıkladı

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, “Bizim asıl projemiz adalet ve barıştır. Direniş projesi ise zafer, halkın korunması, özgürlüğün, vatanın, milletin ve kutsalların savunulmasıdır” dedi. 

24 Şubat 2022
Nasrallah, Hizbullah'ın Asıl Hedefini Açıkladı

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, “Bizim asıl projemiz adalet ve barıştır. Direniş projesi ise zafer, halkın korunması, özgürlüğün, vatanın, milletin ve kutsalların savunulmasıdır” dedi.

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, kendisinden önce Hizbullah’ın genel sekreteri olan Seyyid Abbas el-Musevi’nin hayatı ve mücadelesi hakkında El-Menar televizyonuna özel röportaj verdi.

Nasrallah, Seyyid Abbas Musevi’nin bedenen gittiğini ancak onun ruhu, düşüncesi, kültürü ve aynı zamanda kardeşleri, dostları, öğrencileri, ailesi, konuşmaları ve onun yolunu devam ettiren herkesin varlığını sürdürdüğünü söyledi.

Hizbullah Genel Sekreteri sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben, Musevi ile 1976 yılının Aralık ayında Necef'te tanıştığını kaydeden Nasrallah, “Necef'e gittiğimde 16 yaşındaydım. Lübnan dışına ilk seyahatimdi. Evine gittikten sonra Seyyid Abbas Musevi ile birlikte Seyyid Muhammed Bakır ile de görüştüm. Seyyid Muhammed Bakır Sadr, bana Lübnan ve eğitimim hakkında birkaç soru sordu. Seyyid Abbas Musevi’den ikamet yerim, geçim kaynağım ve eğitimim ile ilgili tüm işleri yapmasını istedi ve bana da biraz para verdi.

Seyyid Abbas Musevi çok zekiydi. İşinde ve eğitiminde ciddiydi. Seyyid Abbas, ders için ve İmam Ali’nin türbesini ziyaret etmek için yaklaşık üç kilometre yürürdü. Biz Seyyid Abbas ile yürüyerek Kerbela'ya gittik. Tutuklamalar başladıktan ve Seyyid Abbas davet için Lübnan'a geldikten sonra Saddam'ın yetkilileri onu sordu. Seyyid Abbas Musevi’ye, Saddam yetkililerinin onu aradığını ve tutuklanmamak için Necef'e dönmemesi gerektiğini söyledik. Saddam’ın yetkilileri medresemize geldi ve öğrencileri götürdü. Ama biz İmam Ali’nin ziyaretine gitmiştik ve bu bizi onların elinden kurtardı. Necef'ten döndükten sonra ilk sorduğumuz kişi üstadımız Seyyid Abbas Musevi oldu. Onun el-Şayah’taki evine gittik ve ne yapacağımızı sorduk. Seyyid Abbas Musevi, Seyyid Muhammed Bakır Sadr’den bir havza kurmak için izin istedi ve aynı zamanda uzun yıllar Seyyid Musa Sadr ve Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlallah’ın desteğini aldı.”

İran İslam İnkılabının zaferi sırasında, tüm dünyanın İmam Humeyni'nin hareketini takip ettiğini söyleyen Nasrallah, “Zafer gününde büyük bir mutluluk vardı ve bu bizim gerçek olan bir hayalimizdi. Seyyid Abbas hepimizden daha mutluydu” dedi.

Nasrallah sözlerine şöyle devam etti:

“Seyyid Abbas'ın şehit Muhammed Bakır Sadr ile ilişkileri özeldi. Seyyid ondan çok etkilenmişti ve onun merciyetine, rehberliğine ve velayetine inanıyordu. Seyyid Abbas’ın dayandığı davet için en önemli yol, gece ibadetiydi.

İsrail Lübnan'ı işgal ettiğinde biz Tahran'daydık. Bizim pozisyonumuz en başından beri kesindi ve bu pozisyon, İsrail düşmanına karşı Lübnan’dan çıkarılıncaya kadar savaşmaktı. Devrim Muhafızları'nın Lübnan'a gelmesinin nedeni İmam Humeyni'nin Siyonistlerin saldırısının durduğu noktada bitmeyeceğine inanmasıydı, Devrim Muhafızları'nın bir kısmı eğitim için Lübnan'da kaldı. Devrim Muhafızları kamplarının kapıları İsrail ile savaşa girmek isteyen herkese açıktı.

Seyyid Abbas, ilk günden beri Hizbullah'ın kurucu grubunun kilit isimlerinden biriydi. Bu gruptan bir heyet İmam Humeyni’nin yanına gitti. Seyyid Abbas Musevi heyetin sözcüsüydü. Temel planımız işgalcilere karşı çıkmaktı ve eylemimizin ana başlığı direnişti. İmam Humeyni bu adımı doğru buldu ve zaferden bahsedilirken, “Ben sizin alnınızda zafer görüyorum" dedi.

Seyyid Abbas için Velayet-i Fakih meselesi Seyyid Muhammed Bakır Sadr'ın düşüncesinden alınmıştır. İran İslam İnkılabının zaferiyle İmam Humeyni, Velayet-i Fakih'i hayata geçirdi.”

Musevi’nin Hizbullah Genel Sekreteri olarak seçilmesine değinen Nasrallah, Musevi’nin arabasını evi olarak kullandığını, gençlerle ilişkisinin çok iyi olduğunu ve sürekli işgal rejimiyle çatışmaların sürdüğü tehlikeli noktalarda kaldığını belirtti.

“Lübnan’daki direniş hareketi için Hizbullah’ın isminin seçilmesi Allah’ın bir inayetiydi” diyen Nasrallah, “İsrail sona erecek. Bu geçici bir rejimdir. Bu şekilde isimlendirmenin olmasını destekliyorum. Eğer İsrail Lübnan'a bir savaş dayatırsa, o zaman tüm gücümüzün toplanmış olduğunu görecektir” diye konuştu.

Silahları susturup teslim etmenin, düşman tarafından daha çok ezilmek ve zayıf düşürülmek olduğunu söyleyen Nasrallah, “Bize direnip sonra da silahlarını teslim edip susan ve onurlu kalan bir halkı örnek olarak göstersinler” dedi.

Direniş her zamankinden daha güçlüdür diyen Nasrallah, 1948 yılından bugüne direniş hiçbir zaman bugün sahip olduğu güce sahip olmadığını belirtti.

Lübnan’daki en büyük halk kitlesinin direniş kitlesi olduğuna dikkat çeken Nasrallah, “İsrail'i yok etme hedefine doğru ilerliyoruz. Bölge halkları, direniş ekseni, İsrail'in iç durumu ve uluslararası dönüşümler İsrail'i yok etme yolunda ilerliyor” dedi.

Musevi’nin direnişi korumak ve siyasi olarak güçlendirmek için geniş ilişkiler kurduğuna ve parlamento seçimlerine katılım gösterilmesi gerektiği yönündeki görüşüne dikkat çeken Nasrallah, “Bizim Meclis ve devlet kurumlarındaki varlığımız direnişin arkadan bıçaklanmaması ve halka hizmet için korunmasını sağlamak düşüncesiydi" ifadelerini kullandı.

KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.