Siyonist İsrail Ulusal Güvenlik Araştırma Enstitüsü'nün 2022 için hazırladığı yıllık stratejik raporunda İsrail'in karşı karşıya olduğu üç tehdit özetlendi. Bu tehditler, İran, Batı Şeria ve Gazze’deki durum ve işgal altındaki topraklardaki tehdit potansiyelleri olarak açıklandı.
Raporda, İran'ın hem askeri nükleer yetenek çabalarıyla hem de bölgesel ittifaklarıyla, İsrail için en tehlikeli dış tehdidi temsil ettiği vurgulandı.
İsrail Ulusal Güvenlik Merkezi raporuna göre İran, uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştirmeye çalışırken, bunun nükleer silah üretme süresini kısaltmak anlamına geldiği belirtiliyor.
İran nükleer dosyası, işgal rejimi İsrail’de geniş bir ilgi konusu ve zorlu bir alan olarak dururken, nükleer anlaşmaya varılsın veya varılmasın, ABD ile koordinasyon ve özel ilişkileri derinleştirme ihtiyacının giderek arttığı ifade ediliyor.
El-Meyadin’in haberinde, işgal rejimi İsrail, İran ile uluslararası güçler arasında Viyana'da yeniden başlayan nükleer müzakerelerin rüzgarlarının Tel Aviv'in istediği gibi olmayacağını tahmin ettiği kaydedilirken,bu nedenle siyonist rejimin çeşitli yollarla, herhangi bir anlaşmanın etkilerini hafifletmeye çalıştığı belirtiliyor.
Öte yandan raporun Filistin’le ilgili bölümünde, özellikle çatışmalı operasyonların devam etmesiyle birlikte İsrail'in Filistin sahasında karşı karşıya olduğu ciddi zorluklardan ve uluslararası arenada İsrail’e karşı yargı prosedürlerinin tehlikesinden söz edildi.
Raporda, söz konusu zorlukları şöyle tanımlandı:
“Batı Şeria'da güvenlik durumu kaynıyor. Ancak İsrail, Filistin Yönetimi ile koordineli olarak güçlerinin yoğun faaliyetleri yoluyla burayı kontrol etmeye çalışıyor.
Gazze Şeridi'nde İsrail, Hamas hareketinin otoritesinin güçlenmesini ve askeri yığınak yapmasını engellemeye çalışıyor.
İsrail işgal makamlarının kurumlarına olan güveni sarsılan İsrailliler, iç arenada çatlaklar, gerilimler ve aşırılıklarla karşı karşıya. Çok alanlı savaş senaryoları için hazırlık konusundaki boşluklar da buna dahil edilmeli.”
Raporda tüm bu zorluklara yanıt olarak, İsrail'in İran'la nükleer anlaşma konusunda ABD ile koordinasyonu artırmayı içeren bir strateji oluşturması ve bunun İsrail tarafından kabul edilebilir olması veya İran'a karşı güvenilir bir askeri seçenek inşa edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
El-Meyadin’in haberinde, İsrail'in bu tahmin ve değerlendirmeleri, ABD'nin İsrail’e verdiği büyük desteğe son vermesi için akademik ve siyasi çevrelerden birçok sesin yükselişinin ışığında ortaya çıktığına dikkat çekildi.
İbrahim Anlaşması çerçevesinde Ürdün ve Mısır'ın yanı sıra bölgedeki diğer ülkelerle ilişkilerin derinleştirilmesi için önerilerde bulunulan raporda, bu ilişkilerin stihbarat, hava savunması, tarım, su ve sağlık gibi çeşitli alanlarda olması gerektiği kaydedildi.
Rapordaki bu tavsiyenin Ürdün ile Siyonist rejim arasında elektriğe karşı doğalgaz ve su anlaşmasına Ürdün halkından gelen yoğun tepki gölgesinde gerçekleşmesi ve Camp David ile Wadi Araba anlaşmalarının Mısır ve Ürdün halkları nezdinde kabul görmemesinin ışığında gelmesi dikkat çekiyor.
Raporda yer alan güvenliğe karşılık ekonomi önerisinin ise uygulanabilir olmadığı bildiriliyor.
KHA