ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Nikki Haley Pazartesi günü AIPAC 2018 konferansında bir konuşma gerçekleştirdi. Haley konuşmasının büyük bir bölümünü İsrail’i savunmaya ayırdı.
Haley daha önce çok kez yaptığı gibi BM’nin İsrail’e zorbaca davrandığını iddia etti. BM üyesi bazı ülkelerin İsrail’e karşı istedikleri gibi davranıp karşılığını görmediklerini ve bunun kendisine uymadığını ifade etti. BM üyesi ülkelerin vakitlerinin yarısını tek bir ülkeye yani İsrail’e saldırarak geçirdiklerini savundu.
Haley ayrıca Trump yönetiminin İsrail’e yönelik adil muamele talebinin aslında bir barış talebi olduğu ifadelerini kullandı. İsrail’e yönelik uluslararası önyargının altında İsrail’in bir gün yok olacağı düşüncesinin yattığını ancak İsrail’in var olmayı sürdüreceğini iddia etti. Bunun kabul edilmesinin ardından barışın mümkün olabileceğini savundu.
Konu Kudüs’ün Başkan Donald Trump tarafından İsrail’in başkenti olarak ilan edilmesine geldiği zaman Haley bunun uzun zamandır ABD başkanları tarafında görmezden gelinen bir gerçek olduğunu öne sürdü. Kudüs’ün her zaman İsrail’in başkenti olduğunu ve olmaya devam edeceğini savundu. Bir gün bütün dünyanın bunu kabul edeceği yönünde ifadeler kullandı. İşgal rejiminin diğer ülkeler gibi kendi başkentini seçme hakkına sahip olduğunu öne sürdü. Elçiliğin açılışında bulunmak istediğini belirtti. BM Genel Kurulunda Trump’ın Kudüs kararının aleyhine sonuçlanan oylama ile ilgili olarak da kimin ne oy verdiğini kaydettiklerini tekrarladı.
ABD’nin BM temsilcisi konuşmasında ülkesinin bir müttefik olarak İsrail rejimine verdiği desteğin süreceğini de kaydetti. Haley’in konuşması sık sık alkışlarla kesilirken zaman zaman kendisine tezahürat da yapıldı.
AIPAC 2018 konferansında ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley’in ardından Başkan Yardımcısı Mike Pence söz aldı. Pence İsrail’in İran tarafından bir saldırıya uğraması durumunda ABD’nin müttefiklerini savunacağını ifade etti. İran’ın tehlikeli kışkırtmaların karşılıksız kalmayacağı tehdidinde bulundu. İran ile yapılan nükleer anlaşmanın söz konusu ülkenin nükleer silah edinmesini sadece geciktirdiğini savundu. Başkan Donald Trump’ın anlaşmayı son kez uzatmasının ise anlaşmanın şartlarının ağırlaştırılması için son bir şans anlamına geldiğini ifade etti. Şartları ağırlaştırılmadığı takdirde ABD’nin anlaşmadan hemen çekileceğini belirtti. Pence İran ile mücadelenin diğer alanlarda da süreceğini belirtirken IŞİD’in mağlubiyetinin İran’ın zaferi haline dönüşmesine izin vermeyeceklerini ifade etti. İran’ın bölgedeki direniş örgütlerine geçen yıl 4 milyar dolar aktardığını öne sürdü.
Trump’ın Kudüs kararına da değinen Pence bu kararın hem ABD hem de sözde barış için en iyisi olduğunu savundu. Mayıs ayında Kudüs’te elçiliğin açılacağını belirtti. ABD’nin kalıcı bir barışı çok istediğini ve taraflar anlaşırsa iki devletli çözümü destekleyeceğini ifade etti. ABD’de ilgili ekibin barış planı için çok çalıştıklarını hatırlatan Pence muhtemel bir barışın taviz gerektirdiğini ama taviz vermeyecekleri tek şeyin İsrail’in güvenliği olduğunu vurguladı.
Pence ayrıca Ortadoğu’da bir değişim rüzgarı estiğini, eski hasımların dost olduğunu belirtti. Mısır’ın darbeci Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi ve Ürdün Kralı 2. Abdullah ile bu yılın başlarında yaptığı görüşmelerin kendisini cesaretlendirdiğini ifade etti.
Pence Trump hakkında da en İsrail yanlısı ABD Başkanı ifadelerini kullandı.
KUDÜS HABER