ABD’nin Kerkük Çıkmazındaki Öncelikleri

Washington her şeyden önce müttefiklerinin birbirleriyle çatışmasının önüne geçmek zorunda ve kademeli bir şekilde taraflar arasında güven inşa etmeye odaklanmalıdır.  

15 Ekim 2017
ABD’nin Kerkük Çıkmazındaki Öncelikleri

Michael Knights   -  Washington Institute

13 Ekim 2017

Önümüzdeki günlerde Kerkük’te ya Kürt güçleri ile Irak ordusu arasında açık bir savaş patlak verecek ya da Bağdat ve Erbil arasında yeni bir diyalog sürecine kapı aralanacak.

12 Ekim tarihinde Irak’ın petrol kenti Kerkük, her ikisi de yoğunluklu olarak ABD tarafından silahlandırılmış olan federal Irak ordusu ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) güçleri arasında yaşanacak büyük bir çatışmanın kapısına kadar geldi. Ordu, Haziran 2014’te IŞİD’e karşı kontrolü kaybettiği Kerkük’teki eski karargahlarına ve hükümranlığına IŞİD oradan çıkartılmış olmasına bir türlü ulaşamadı. Bölgenin hakimiyeti ve petrol yatakları Kürt Peşmergeler tarafından ele geçirildi. 2014'teki yenilgiden sonra kendine gelen federal ordu şimdi Peşmerge kontrolündeki bölgeye yeniden girmek için ilk hamlelerini yapıyor.

Dün, ordu birlikleri, özel kuvvetler ve ılımlı İmam Ayetullah Seyyid Ali el-Sistani’ye bağlı gönüllü halk güçlerinden oluşan askerler, Kerkük’ün merkezine ve önemli petrol yataklarına 15 dakika mesafedeki; Kürdistan’ın güney sınırına konuşlandılar. Peşmerge güçlerinin sınırda konuşlanan Irak askerlerine ateş açması an meselesiydi. Fakat Irak başbakanı Haydar el-Abadi, Kürt partilerden biri olan Kürdistan Yurtseverler Birliği’nden  (KYB) bir telefon aldı. Telefondaki kişi, bir diğer büyük Kürt partisi olan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) yetkilileri ile söz konusu meseleyi görüşmek için 48 saatlik mühlet istiyordu.

Zaman geçiyor. Pazar gününün ilk saatlerinde süre doluyor.

Büyük olasılıkla şu üç şıktan biri gerçekleşecektir:

Bir: Süre dolduktan sonra Bağdat güçleri ilerlemeye devam eder. Fakat Peşmerge, askeri tesislere ve petrol bölgelerine federal ordunun izin vermezse Bağdat güçleri ya durur ya da geri dönerler.

İki: Federal kuvvetler hedefledikleri şeyi başarırlar.

Haddi zatında bu iki senaryo bile büyük krizler çıkarmaya yeter. Birinci senaryo en başta Abadi için siyasi bir felaket manasına gelir. Kürtler açısından ise Türkiye ve Irak’ın çok yönlü yaptırımlarda daha da ağırlaştırılmış şartlar getirmelerine yol açar. Türkiye ve Irak sınırları bütünüyle kapatıp, Kürdistan’ın gümrük ve petrol gelirlerini sıfırlayabilirler.

Öte yandan federal kuvvetler başarılı da olsa başarısız da olsa yaşanacak çatışmalarda akacak kan, Abadi’nin şimdiye kadar IŞİD’e karşı mücadele sürecinde Irak geneline kabul ettirmeye çalıştığı birleştirici lider karizmasına gölge düşürecek ve 2018 seçimlerinde Abadi’nin dezavantajı çok büyük olacak. Kerkük’ün petrol yatakları da yaşanacak çatışmada büyük hasar görecek.

Neyse ki üçüncü ve çok daha cazip bir seçenek daha var: 25 Eylül’deki KBY bağımsızlık referandumundan beri Bağdat, KBY ile masaya oturmaya yanaşmıyordu. Bağdat, Erbil’den açıkça referandumun geçersiz olduğunu ilan etmesini istiyor ve müzakere masasına oturmak için bunu şart koşuyordu. Fakat Kerkük krizi Bağdat’a, önşartı yerine getirilmese de doğrudan ve acil müzakerelerin kapısını açacak bir bahane sunuyor. Bağdat, koyduğu şartı çiğnese bile itibarını kaybetmeden bu işten (kısa vadede) sıyrılmış olur. Bu görüşmeler KYB’nin önerdiği uzlaşı çerçevesine odaklanır: Kerkük’te “geçici ortak yönetim”. KYB’nin kontrolünde olan Kerkük’ün belli bölgeleri –ki orada bölgenin en önemli askeri üssü K1 ve bazı enerji tesisleri var- federal yönetim ile Peşmerge güçleri arasında ortak bir güvenlik mekanizması oluşturmak için makul yerler olacaktır.

Bu yaklaşım, krizi biraz soğumaya bırakır ve İran ve Türkiye’de büyüyen Kürt milliyetçiliği korkusunu hafifletir. Kerkük’teki askeri gerilimler de düşmüş olur. Şüphesiz ki KDP’nin kontrolünde olan ve biri Bai Hasan diğeri de Avana olmak üzere iki büyük petrol yatağını ihtiva eden bölge için sonrasında daha fazla müzakereye ihtiyaç olacaktır. Fakat en azından süreç başlamış olur.

Amerika Birleşik Devletleri, hiçbir aktörün Kürtlerin üç büyük kenti olan Erbil, Duhok ve Süleymaniye’de Kürtlere karşı askeri bir hamleye kalkışmasına izin vermeyeceğini açıkça deklare etti. ABD ayrıca Kerkük gibi tartışmalı bölgelerde şiddete başvurulmaması, İran destekli milislerin buraya yönelik bir harekata girişmemesi ve sürecin müzakere yoluyla halledilmesi gerektiği yönündeki tavrını Bağdat’a sessizce ama ısrarlı bir şekilde ifade etti. Abadi şimdiye bu endişelere saygı duyuyor gibi görünüyor ve Kürtler de aynı şekilde tartışmalı bölgeler için güç kullanmamaları yönünde uyarılmışa benziyor.

Washington, şimdi 48 saatin kalan kısmında sürecin bir şekilde müzakereye dönüşmesi için baskı yapmalı ve mühlet süresinin uzaması için çabalamalı. Bu amaç doğrultusunda Kerkük’te hali hazırda danışman statüsünde bulunan az sayıdaki askerini bölgede tutmaya devam etmeli ve taraflar arasında farkındalık oluşturmaya gayret edip kriz yönetimine yardımcı olmalıdır.

Amerikalı aracılar özellikle gerilimi düşürücü önlemler almalılar: Sınır boylarına takviye birlik gönderilmesine müsaade edilmemeli, karşılıklı olarak ağır silahların ve tankların belli bir mesafeden itibaren konuşlanmasına izin verilmemeli, gece hareketlilik yasağı getirilmeli ve her iki tarafı yeni birlik hareketlerinden haberdar etmek için çift yönlü bir iletişim kanalı kurulmalı. Ayrıca, krizin çözümünde, 2014 yılında kaybedilen tüm bölgelere geri dönüşü içeren kapsamlı bir "mega anlaşma" yerine, sınırlı federal askeri misyonların Kerkük'teki KYB kontrolündeki bölgelere geri dönüşünü öngören, kısa vadeli kısmi ve aşamalı bir anlaşmaya öncelik verilmeli. Zira federal askeri misyonlara ülkenin geri kalanında devam eden operasyonlarda da ihtiyaç var ve Kerkük bu operasyonların komuta koordinasyon merkezlerinden biri olmak için yeterli lojistiğe sahip değil.

ABD'nin Kerkük'te federal Irak ordusunun küçük askeri misyonlarına vereceği destek, federal ordu birlikleri, Peşmerge ve ABD askerlerinden oluşan üçlü birleşik güvenlik mekanizmasının tesis edilmesinin önünü açabilir ve diğer tartışmalı bölgelere yayılmasına vesile olabilir. Federal ordu birliklerine, onlara ağır silah imkanı vermeden küçük misyonlar tanımanın birçok farklı yolu var: Örneğin, hafif silahlarla donatılmış federal güçler, IŞİD’in bu bölgelerde saldırmak isteyeceği hidrokarbon kaynaklarına ev sahipliği yapan petrol sahalarının güvenliğinden sorumlu tutulurlar.

Washington her şeyden önce müttefiklerinin birbirleriyle çatışmasının önüne geçmek zorunda Bu yüzden kademeli bir şekilde taraflar arasında güven inşa etmeye odaklanmalıdır.  

(Çeviri: Enes Berat GÜRLER)

KUDÜS HABER

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.