Lübnan İslami Direniş Hareketi Hizbullah'ın Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Suriye'deki mevcut gelişmeleri Ortadoğu'daki ABD ve İsrail karşıtı direniş açısından bir kayıp olarak değerlendirdi. Kasım, Suriye'nin İsrail'le normalleşme yolunda ilerlediğine işaret ederek bunun iyi bir yol olmadığını ifade etti.
Röportajın ilgili kısmı şu şekilde:
SORU: Bazıları diyor ki, Suriye’de yaşananlar direniş ekseninin — özellikle Hizbullah’ın — uğradığı en ağır darbedir. Eski Suriye yönetiminin düşmesi bu darbenin ifadesidir. Bu, sahaların birliğini hedef alan direniş ekseni için en büyük darbe olarak değerlendiriliyor. Siz yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? Şu anki Suriye gerçeğini ve Ahmed eş-Şaraa liderliğindeki yeni geçici yönetimi nasıl görüyorsunuz?
ŞEYH NAİM KASIM: Suriye'de yaşananlar direniş ekseni için bir kayıptır. Çünkü Suriye askeri desteğin yoluydu. Gazze başta olmak üzere eksenin tüm bileşenleri bundan zarar gördü.
SORU: Filistin ve Gazze de diyorsunuz?
ŞEYH NAİM KASIM: Evet, en çok Filistin ve Gazze diyorum. Çünkü bütün projenin merkezi esasen Filistin ve Gazze’dir.
SORU: Özür diliyorum anlamak istiyorum Suriye rejiminin düşmesi Gazze’yi etkiledi mi?
ŞEYH NAİM KASIM: Kesinlikle etkiledi, çünkü Suriye yönetimi bulunduğu konumda, direnişi destekleyen bir yapıdaydı. Direnişin yoluydu. İçinde Filistinliler vardı, direnişe yardım ediyorlardı. Orada Filistinli direnişçilere kolaylıklar sağlıyordu. Direniş gruplardan her biri farklı oranlarda kayıplar yaşadı. “Eksen kaybetmedi” demek doğru olmaz. Bu düşüşle kayıplar yaşandı. Çünkü eski rejimin siyasi yönelimi İsrail’e karşı bir yönelimdi. Şimdi, bu gelişmeden sonra Suriye’de yaşananlara baktığımızda biz daha ilk günden itibaren şunu söyledik: Suriye’nin iç meselelerine müdahalemiz ve ilgimiz olmayacaktır. İnşallah bağımsız, birbirine bağlı, bütün taraf ve güçlerin temsil edildiği bir yönetim kurabilirler. Temennimiz, bu yönetimin İsrail’e karşı olmasıdır. Çünkü İsrail, onlara da düşmandır, tıpkı herkese olduğu gibi. Şu ana kadar Suriye’nin geleceğini net bir şekilde okuyabilmiş değiliz. Çünkü yaşanan suikastlar, birkaç bin Alevi’nin ve başkalarının öldürülmesi — ki bunlar yönetimle ilişkili grupların eliyle oldu — büyük bir tehlike teşkil ediyor. Sonra, nasıl bir siyasi sistem kurulacağı da henüz belli değil. Acaba bütün tarafların temsil edildiği bir yönetim mi olacak ve birlikte mi çalışacaklar yoksa tek taraflı bir yapı kurulup mezheplerin, partilerin ve güçlerin varlığı dışlanacak mı? Bu henüz netleşmiş değil. Ortaya çıkan (israil ile) normalleşme adımları son derece tehlikeli. Biz diyoruz ki, Suriye normalleşme yoluna girmemeli. Her halükârda, Suriye halkı içinde normalleşmeye karşı kitle büyüktür. İnanıyorum ki bu halk normalleşmeyi kabul etmeyecek. Ama bu nasıl yansıtılacak, bu onların sorumluluğudur, bizim değil. Biz normalleşmeye karşıyız; daha önce de bunu, bazı Arap ülkeleri normalleşmeye giderken söyledik. Sonra eğer birileri “bu şekilde hareket ederlerse (normalleşirlerse), İsrail onları rahat bırakacak” diye düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bu mümkün değil. Bu yeni yönetim hiçbir şey yapmadı ama İsrail 600 km²’lik Golan ve Kuneytra bölgesini aldı. Aynı zamanda ne Suriye ordusunda ne de düzende askeri bir güç bırakmadı. saldırıları sürekli devam etti, talepleri de hiçbir zaman durmadı. Bu İsrail dediğimiz şey bir grup değil arkadaşlar; bu bir genişleme arzusu olan yapıdır. Hiçbir şeyle yetinmez. Suç makinesidir. İnsan kıyımı yapmakta bir beis görmez. Yırtıcıdır, serbest kalmış bir canavardır. Yanında da büyük şeytan Amerika vardır.
SORU: Ne zannediyorsunuz, ne yapılabilir?
ŞEYH NAİM KASIM: Umarım Suriye bütün kesimlerden oluşan bir yönetim kurmayı başarır ve bu yönetim İsrail karşıtı olur. İster açıkça düşmanlık etsinler, isterse etmesinler ama normalleşme olmaz. Her hâlükârda beklememiz lazım.
SORU: Normalleşmeyi teorik olarak mı reddediyorsunuz yoksa pratikte de mi? Yani, siz Suriye’deki gerçekliğe müdahil olarak bunu engellemeye çalışacak mısınız?
ŞEYH NAİM KASIM: Biz normalleşmeye teorik olarak karşıyız. Ama kalkıp da Suriye yönetiminin görüşünü değiştirmek için fiilen müdahale edecek durumda değiliz. Bizim bu konuyla bir ilgimiz yok.
SORU: Sizin onlarla (Yeni Suriye yönetimiyle) ilişkiniz nedir?
ŞEYH NAİM KASIM: Hiçbir ilişkimiz yoktur.
SORU: Peki oradaki direniş sloganını yükseltenlerle de mi?
ŞEYH NAİM KASIM: Size açıkça söylüyorum: Hayır, bizim bir ilişkimiz yok. Hatta şu anda kendilerine direniş diyenler, güç gösterisi yapanlar vesaire bizim onlarla da bir ilgimiz yok. Birileri bu ismi (Hizbullah, Ul’ul-Be’s ve benzeri isimleri) sevmiş ve kullanmış olabilir. Bu onların bizimle bağlantılı olduklarını göstermez, biz Suriye’deki direnişle bir bağ kurmuyoruz. Orada direniş kurmak gibi bir projemiz de yok.
Daha fazlasını da söyleyeyim: Başlangıçta, Hermel bölgesine yönelik bazı sorunlar çıktığında ve Hizbullah’ın adını bu işin içine çekmeye çalıştıklarında biz o zaman Lübnan ordusuyla iletişime geçtik ve dedik ki: “Burası Lübnan toprağıdır. Silahlı kişiler içeri girmeye çalışıyor. Bu konuyla ilgimiz yok.” Çünkü diğer tarafla savaşmak gibi bizim niyetimiz yoktu. Ordu geldi, bölgeyi teslim aldı ve biz çekildik. Sınırda da bir sorumluluğumuz yok. Suriye sahilinde yaşananlarla da ilgimiz yok.
Her ne kadar ismimizi bu konulara karıştırmaya çalışsalar da, ben o dönemde de söyledim: Bu meseleyle bir ilgimiz yok.
Suriye’de nasıl bir yönetim kurulacağına, nasıl şekilleneceğine dair bizim bir ilişki ya da müdahalemiz yok. Orada direnişin var olup olmayacağıyla da ilgilenmiyoruz. Eğer Suriye hakkında bir pozisyonumuz varsa, onu sadece siyasi olarak dile getiririz fakat sorumluluk Suriye halkına aittir. Kararı onlar verir.
SORU: Yeni Suriye yönetimiyle doğrudan ya da dolaylı bir temasınız oldu mu? Aracı vasıtasıyla ya da başka bir şekilde?
ŞEYH NAİM KASIM: Hayır, doğrudan bir temas olmadı. Sahadaki bazı güçlerle (yeni Suriye yönetimine bağlı güçlerle) dolaylı ve sınırlı temaslarımız oldu. Fakat bu girişimler başarılı olamadı, nereye varacağı da belli olmadı.
SORU: Bunu biraz daha açabilir misiniz?
ŞEYH NAİM KASIM: Yani Suriye’de olaylar başladığında ve yönetim düşmeye başladığında bazı kardeşler, diğer gruplardan kişiler tanıyorlardı. Aralarında konuşmalar oldu: “Bizim bu meseleyle ilgimiz yok. Bizim böyle bir davamız yok,” dediler. Karşı taraf da bunu biliyordu. Gelecekte ne olabilir, nasıl bir ilişki kurulabilir, neleri müzakere edebiliriz gibi konular... bu seviyede kaldı. O noktada durdu ve iletişim kesildi.
SORU: Yeni Suriye yönetiminin Hizbullah’a karşı kullanılabileceği yönünde iddialar var. Bunu ciddiye alıyor musunuz? Bundan şüphe duyuyor musunuz, yoksa tamamen uzak bir ihtimal mi görüyorsunuz?
ŞEYH NAİM KASIM: Açık konuşmak gerekirse, evet, bizim böyle bir konuda ihtiyatlı düşünme hakkımız var. Çünkü bazı Arap ve yabancı ülkelerden bu tür fikirlerin dolaşımda olduğuna dair raporlar alıyoruz. Yani, yeni Suriye yönetiminin bir rol üstlenmesi isteniyor. Bu rolün, Lübnan’daki durumu karıştırmaya yönelik olması yönündedir. Umarım bu raporlar sadece bir hayaldir ya da sadece düşünce düzeyindedir, uygulamaya geçmez. Ama biz dikkatli olmak zorundayız. Çünkü bazı ülkeler Lübnan’la pozitif bir şekilde konuşuyor gibi görünüyor ama hiçbir şey vermiyor. Bize sadece söz satıyorlar ama aynı zamanda Suriye ile planları var. Suriye’yi Lübnan’a karşı kullanmak gibi. Geçmişte de Suriye belli bir şekilde Lübnan üzerinde hakimdi ve bazen yabancı ajandaları, bazen de kendi ajandasını uyguluyordu. Şimdi de bazı insanlar, belki de bu deneyimin farklı bir versiyonunun tekrar edilebileceğini düşünüyor. Hem Suriye içinde hem Suriye dışında. Yani Arap ve bölgesel güçler ve uluslararası güçler. İsim vermek istemiyorum. Umarım bunlar sadece fikir düzeyinde kalır, pratikte gerçekleşmez.
Fakat ben Lübnan’daki yetkililerin ve siyasi güçlerin dikkatli olmalarını diliyorum. Çünkü onlara sadece söz veriliyor ama yardım edilmiyor. Aynı bu ülkeler böyle planlara sahip olabilir.
Kudüs Haber Ajansı - KHA