Foreign Policy dergisi, düşmanlarına karşı sert askeri tutumu ile bilinen İsrail'in, son 10 ayda izlediği bu politikayı daha da ölümcül hale getirmesinin nedenlerine değinen bir yazı yayımladı.
Makaleye göre İsrailliler, 1967'den sonra varlıklarının artık risk altında olmadığını hissettiler ve bu durum, Arap ülkelerin normalleşme projesine dahil olması, İsrail’i tanımaları, ekonomik yükseliş ve artan yabancı yatırımlarla birlikte gelişim gösterdi.
Ancak İsrail'in gayri nizami kuvvetlerle yaptığı savaşların 1980'lerden beri kesin bir zaferle sonuçlanmadığını ve 2008’den beri düşmanları caydırma gücünün azaldığını belirten rapor, İsrail’in kesin zafer ve etkili caydırıcılık yerine duvarlar, çitler ve yüksek teknolojili erken uyarı sistemleri gibi savunma önlemlerine giderek daha fazla bağımlı hale geldiğini vurguladı.
Dergi, İsrail’in bu politikalarının bedelini 7 Ekim 2023'te ağır ödediğini çünkü, İran ve müttefiklerinin hem istihbarat hem de organizasyon açısından ne kadar zayıf olduğunu anladığını kaydetti.
Raporda ayrıca, Netanyahu'nun vaat ettiği kesin zaferin Hamas, Hizbullah veya İran'a karşı elde edilmesinin pek mümkün olmadığı ifade edildi.
Dergi, 7 Ekim saldırısının İsrailliler üzerinde yarattığı psikolojik etkinin derin olduğunu ve düşmanlarının, İsrail'in bekasına yönelik tehditlerinin boş laflardan ibaret olmadığını, sonuçlarının vahim olduğunu somut bir şekilde hatırlattığını belirtti.
Ayrıca Hizbullah'ın aylardır kuzeyi vuran roketleri, insansız hava araçları ve tanksavar füzelerinin yanı sıra İran'dan gelen saldırıların, İsraillilere sonlarının nasıl olacağı konusunda bir fikir verdiği belirtildi.
Dergi, İsrail'in savaş halindeki veya savaş tehdidi altındaki ülkelerle karşılaştırıldığında benzersiz bir beka tehdidi ile karşı karşıya olduğunu vurgulayarak İsraillilerin de bir süredir bu fikri benimsediğinin altını çizdi.
Kudüs Haber Ajansı - KHA