Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, “Direniş dik duracak ve devam edecektir, buna da hazırlanmıştır. Direnişin gücü Filistin halkının kendi topraklarına sahip olma hakkı, halkın direniş etrafında kenetlenmesi ve son nefesine kadar mücadele etme iradesidir” dedi.
Lübnan Tugayları’nın 26. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen programda konuşan Kasım, “Artık zamana karşı bir yarış var. Kim amacına ulaşacak; İsrail, Filistin davasını tasfiye ederek mi, yoksa direniş kararlı davranıp düşmanı ümitsizliğe düşürerek mi” ifadelerini kullandı.
Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı şöyle devam etti:
“50 gün boyunca İsrailliler hiçbir hedefe ulaşamadı, hatta esirler bile savaşta değil, takasla serbest bırakıldı.
Hazırlıklar tam. İsrail aynı noktaya döndüğünü anlayacak. Bu savaşın sonuçları İsrail’in aleyhine dönecek. Filistin halkı bu savaştan kendi topraklarına ve direnişine daha bağlı olarak çıkacak, İsrail ise daha zayıf ve gelecek kaygısı içinde çıkacaktır.
İsrail'i noktalarla yeneceğimize inanıyoruz ve bunun için acele ettiğimizi de düşünmüyoruz.
Bazıları, İsrail’e karşı toplu savaşınızı neden şimdi başlatmıyorsunuz diyor. Onlara "Siz ne yapıyorsunuz? Yoksa sadece bakıyor musunuz” diye soruyoruz.
Biz Gazze ile aynı direniş hendeğindeyiz, Gazze’nin zaferine yardımcı olmak için gerekeni sağlayacağız, Amerika ve İsrail’in tehditleri bizi yıldıramayacak.
Direniş projesini rahatsız edenlere kulağımızı çevirmeyeceğiz.
Tarihimiz zorluklarla dolu olduğu kadar direnişin başarıları ve zaferleriyle de dolu. Allah bize şunu vaat etti: "Eğer siz Allah'ı desteklerseniz, O da sizi destekler ve sizin ayaklarınızı sabit kılar."
Öte yandan Hizbullah Merkez Konseyi Üyesi Şeyh Nebil Kavuk, “Bugün bölge, direniş gruplarının daha etkili bir yükselişi karşılığında Amerika ve İsrail nüfuzunun azaldığına tanık oluyor” dedi.
El Akhbar’ın haberine göre, bir programda konuşan Kavuk, “Hizbullah, Lübnan'ın egemenliği pahasına herhangi bir İsrail kazanımına veya yeni bir İsrail denklemine izin vermeyecektir” ifadelerini kullandı.
Kavuk şöyle devam etti:
“Amerika ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırganlığının yeniden başlamasından sonra Hizbullah'ın tutumu da aynı; Hizbullah, Gazze halkını desteklemede ön saflardaydı, öyle de kalacak.
Mağlup ve krizdeki düşman, bu aşamada Lübnan'ın egemenliği pahasına kazanımlar elde etmeye çalışıyor ve ülke içinden ve dışından İsrail'in talep ve hedeflerini savunanlar da var. Sınırda Hizbullah'ın varlığı nedeniyle yerleşim yerlerine dönmekten korkan yerleşimcilere güven vermek amacıyla 1701 sayılı kararın değiştirilmesini ve sınırda tampon bölge kurulmasını talep ediyorlar.
Hizbullah, Lübnan'ın egemenliği pahasına herhangi bir İsrail kazanımına veya herhangi bir yeni İsrail denklemine izin vermeyeceği için bu bahisçilerin umutsuzluğa kapılması gerekiyor. Çünkü Lübnanlıların güneydeki topraklarımızın her bir karışında var olma ve hareket etme hakkı vardır ve bu, tüm Lübnan'ın ulusal egemenliği ve onuru ile ilgilidir.
Bunun bir İsrail saldırganlığı olduğunu söylemiyoruz, daha ziyade bir Amerikan-İsrail saldırısı olduğunu söylüyoruz. Çünkü saldırganlığı başlatma kararını alan Amerika'ydı ve bugün de saldırganlığı sürdürme kararını alan odur. ABD dünyadaki terörün anasıdır ve Filistin, Suriye, Lübnan, Irak ve Yemen halklarının tüm acılarının sorumlusudur.
Burada Gazze'yi ve Filistin halkını hayal kırıklığına uğratan normalleşmeci bir Araplık var. Lübnan'da ise Filistin halkının yanında olan, onları kanla, operasyonlarla, fedakarlıklarla savunan gerçek bir Araplık var. Böylece Gazze'nin zaferini yazıyor, gerçek Araplığın en güzel imajını ortaya koyuyor, sahte Araplığı ortaya çıkarıyoruz.”
Kudüs Haber Ajansı - KHA