Hizbullah'tan Önemli Irak Açıklaması

İmam Seyyid Musa Sadr'ın kayboluşunun kırk dördüncü yıldönümü kapsamında açıklama yapan Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Seyyid Haşim Safiyüddin, Irak’taki son gelişmeler hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. 

01 Eylul 2022
Hizbullah'tan Önemli Irak Açıklaması

El-Nur radyo istasyonuna röportaj veren Safiyüddin, Hizbullah'ın Irak'taki son gelişmeler hakkında "belirli bir yorumu olmadığını" belirterek, Lübnan direniş hareketinin Arap ülkesinde meydana gelen olayları yakından takip ettiğini kaydetti.

Röportajında Irak'ın yabancı güçler tarafından belirlenen planlarla yüzleşmek için en üst düzeyde birliğe ihtiyacı olduğunu vurgulayan üst düzey Hizbullah yetkilisi “Allah'a şükür, Irak halkı mümkün olan en az kayıpla bu zorluğun üstesinden geldi. Irak halkının en üst düzeyde birlik ve dayanışmaya çok ihtiyacı var. Anlaşmazlıkları neden olacak her şeyden kaçınmaları gerekiyor” dedi.

ABD'nin bölge için çok büyük bir planı olduğunu ve hem Lübnan hem de Irak'ın bu tür planların hedefi olduğuna dikkat çeken Safiyüddin, “Irak'ı İran ile ABD arasında bir çekişme mekanı olarak tasvir etmek doğru değil. Tahran kanadı Irak, Lübnan ve Suriye halkına teklifte bulunurken ABD, Bağdat'ın içişlerine karışarak Irak'ı yönlendirmek için bir kampanya yürütüyor” yorumunu yaptı.

Bu arada Seyyid Safiyüddin, kayboluşunun kırk dördüncü yıldönümünde İmam Seyyid Musa Sadr’ı andı. Önde gelen Lübnanlı Şii İmam Seyyid Musa es-Sadr'ı Lübnan'ın parlak vizyonunu temsil eden istisnai bir şahsiyet olarak tanımlayan Safiyüddin, "İmam Seyyid Musa Sadr'ın kaçırılmasından 44 yıl sonra bile, onu kaçıranın Lübnan'ı hedef almak istediğinden eminiz” dedi.

Bu bağlamda bazı Arap devletlerini “komplo” yapmakla suçladı ve önde gelen din adamının yokluğunu “hiç iyileşmeyecek kanamalı bir yara” olarak nitelendirdi.

İsrail işgali ve Beyrut arasında ABD arabuluculuğunda devam eden deniz sınırı müzakerelerine de değinen Safiyüddin, Lübnan’ın haklarını geri alacağını fakat Tel Aviv rejiminin anlaşmayı erteleme taktiğine başvurduğunu belirtti.

Berri’den ABD’ye: Lübnan'ın egemenliği tehdit edilirse haklarımızı savunuruz

Öte yandan İmam Seyyid Musa Sadr'ın kayboluşunun 44. yıldönümünde Emel Hareketi'nin törenine hitap eden Lübnan Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri, İsrail işgali ile ABD arabuluculuğunda devam eden deniz sınırlarını belirleme müzakereleri hakkında konuştu.

Meclis Başkanı, deniz sınırı belirleme dosyasıyla ilgili olarak topun ABD'li arabulucuların sahasında olduğunu vurguladı. ABD’li arabulucu Amos Hochstein'ın bir aydır Beyrut'u ziyaret etmediğini de sözlerine ekleyen Berri, “Savaşa girmekle ilgilenmiyoruz, ancak Lübnan'ın egemenliği tehdit edilirse haklarımızı savunacağız” dedi. Berri, İsrail işgaline karşı Lübnanlıların topraklarını savundukları gibi deniz kaynaklarını da savunacaklarını vurguladı.

Anayasayı yorumlamakla görevli tek tarafın Parlamento olduğunu vurgulayan Berri, "Şu veya bu adayın hırslarını karşılamak için anayasayı manipüle etmek veya ona karşı isyan etmek kabul edilemez” dedi.

Konuşmasında İmam Sadr’a da değinen Meclis Başkanı Berri, İmam Sadr ve iki arkadaşının Libya'dan ayrıldığını iddia eden haberlerin doğru olmadığını söyledi.

1974 yılında İmam Sadr, Lübnan Emel Hareketi'ni kurdu. İran asıllı din adamı 1959'da Şii Müslümanların haklarını korumak ve mücadele etmek üzere Beyrut’a geldi.

İmam Sadr, 31 Ağustos 1978'de Libya'nın başkenti Trablus'a yaptığı resmi ziyaret sırasında ortadan kayboldu. Bu yolculukta kendisine Şeyh Muhammed Yakup ve gazeteci Abbas Bedreddini eşlik ediyordu.

Lübnan, üç önemli ismin ortadan kaybolmasından hâlâ diktatör Muammer Kaddafi yönetimindeki eski Libyalı yetkilileri sorumlu tutuyor.

Kaddafi'nin 2011'de görevden alınıp öldürülmesinden bu yana, Lübnan ve İran defalarca Libya hükümetini Sadr'ın ortadan kaybolmasıyla ilgili soruşturma dosyasını başlatması için çağrı yapıyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.