Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreter Yardımcısı Cemil Mezher, Gazze’nin artık yalnız olmadığını söyleyerek, işgal rejiminin Cenin ve Nablus'u ayırt etmeye güç yetiremediğini belirtti.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, dün Gazze'de eski Genel Sekreteri Ebu Ali Mustafa'nın şehadetinin 21. yıldönümünü dolayısıyla anma programı düzenledi.

Programda konuşan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreter Yardımcısı Cemil Mezher, "İşgal rejimi hala topraklerımızı yutmaya devam ediyor. Toprakları ele geçirmeyi, halkımızı yerinden etmeyi, gettolara sıkıştırmayı ve kutsallara saygısızlık etmeyi amaçlayan ilhak ve yerleşimleri genişletme planlarını sürdürüyor” dedi.

Tüm topluluklarda işgalcilerin güvenlik karşılığında ekonomi vaadinde bulunduğunu bildiren Mezher, “Bu saldırganlığın devam etmesine rağmen halkımız her zamanki gibi pes etmedi ve işgalin parçaladığı, dağıttığı ve bölgesel taleplere ayırdığı mücadele birliğini yeniden kazandı” ifadelerini kullandı.

“İşgal, halkımızın 2021'in mayıs ayından bu yana vücut bulan toplumsal ve askeri birliğini varoluşsal bir tehdit olarak gördü ve Kudüs’ün Kılıcı Savaşı'nın üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, düşman hala bu savaşın sonuçlarını yok etmeye ve birliğimizi parçalamaya çalışıyor” diyen Mezher, Siyonist-Amerikan savaşının tüm araçlarının düşman tarafından kullanıldığını bildirdi.

İşgalin dayattığı tüm zorlu koşullara rağmen direnişin araçlarının ve niteliksel silahlarının geliştirilmesinde somut ilerlemeler kaydettiğini vurgulayan Mezher, sahaların birliğinin somut örneğinin Kudüs’ün Kılıcı Savaşı’nda ve işgal altındaki topraklarda gerçekleştirilen fedai eylemlerinde somut olarak görüldüğünü ifade etti.

FHKC Genel Sekreter Yardımcısı sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze artık yalnız değil, işgal artık Cenin veya Nablus arasında seçim yapamıyor ve yerleşimciler artık Batı Şeria şehirlerine ve kamplarına giremiyor.

Açıkça söylüyoruz; Özgürlük, ulusal kurtuluş, demokrasi, Arapların doğal kaynaklarındaki hakiki egemenliği, medeni diriliş, toplumsal adalet, ulusal güvenlik ve toplumun barış, Filistin’i gasp edip halkını göç ettiren ve Filistin’i bölge halklarına yönelik terör saldırıları için bir platform olarak kullanan bir rejimle müttefik olunarak veya normalleşilerek olmaz.”

Terörden kurtulmanın yolunun öncelikle İsrail’den kurtulmak olduğunu kaydeden Mezher, “Bugünümüze el koyan, servetimizi çalan, milli güvenliğimizi, toplumsal ve sivil barışımızı tehdit eden, geleceğimizi çalan, medeniyetimizi yok eden bu rejimden başka düşmanımız yoktur. Filistin'in kurtuluşu ve işgalin ortadan kaldırılması olmadan özgürlük, kurtuluş veya medeni rönesans yoktur” dedi.

Arap dünyasında İsrail’le normalleşmenin suç olması gerektiğini bildiren Mezher, “bölgedeki çatışma Araplarla İran arasındaymış gibi Filistin ve Arap bilincini kuruntularla ütüleyerek ulusal projeyi işgal eden normalleşme tehlikesine” işaret ederek, “Aksine, Arap-İran çatışması bizim açımızdan, emperyalizm ve Siyonizm'in işgalin meşruiyet sahibi bir devlet olarak entegrasyonunu kabul etmeyi haklı çıkarmak için korkuluk olarak kullandığı hayali bir çatışmadır” diye konuştu.

FHKC Genel Sekreter Yardımcısı, İsrail’in ortak güvenlik ve ekonomik çalışma sisteminin bir parçası olmak ve normalleşme ülkelerinde işgalci güç için üsler oluşturmak istediğini belirtti.

Kudüs Haber Ajansı - KHA