Tümgeneral Muhammed Ali Caferi Çarşamba günü Tasnim haber ajansına verdiği demeçte, İran’ın İsrail’e yönelik gizli saldırıları hakkında önemli açıklamalar yaptı.

Caferi, “Siyonistleri vuruyorlar ve bu darbelerin bir kısmı devam ediyor. Bunlar, İslami direnişin işgal altındaki topraklar dahil bölgede ve farklı ülkelerde onlara vurduğu darbelerdir” dedi.

"Siyonist rejim ve yetkilileri İslam Cumhuriyeti'nden aldığı darbeleri daha iyi biliyorlar" açıklamasında bulunan Caferi, söz konusu saldırılarla ilgili detaylı ayrıntıya girmedi.

Siyonist rejimin İran’da gerçekleştirdiği bazı saldırılar üzerinden açıklama yapan Caferi, "Terör işlediklerinde bunu açıkça ilan ediyorlar, tıpkı Şehit Seyyid Hodayi’nin evinin önünde korkakça bir saldırı ile öldürülmesi gibi” ifadesini kullandı.

"Suikastın Siyonist rejim için teknik bir operasyonel değeri yok. 80'lerde Münafıklar tarafından yapılan kör suikastlara benziyor" değerlendirmesinde bulunan Caferi, İsrail'in aksine, İslam Cumhuriyeti'nin işgalci rejime indirdiği darbelerin çoğunu ifşa edemediğini söyledi. Caferi, “Dolayısıyla İslam Cumhuriyeti bu olaylarda çoğunlukla ışıkların kapatılması ve gizlilik ilkelerine riayet ediyor” şeklinde konuştu.

Caferi devamında, "İslam Cumhuriyeti ve direniş cephesi, Albay Hodayi suikastından önce ve sonra işgalci rejime karşı çok daha büyük operasyonlar gerçekleştirdi, ancak ayrıntıları açıklayamıyoruz. İnsanlarımız bunu iyi anlıyor ve idrak ediyor" bilgisini paylaştı.

İsrailli yazar: “Tel Aviv’in İran stratejisi çöktü”

Öte yandan Herzliya'daki Reichman Üniversitesi Politika ve Strateji Enstitüsü'nde kıdemli bir araştırmacı olan Danny Citrinowicz, ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşu The Atlantic Council'ın internet sitesinde yazdığı makalede, İsrail'in İran'ın nükleer programını sabote etme ve bilim adamlarını hedef alacak şekilde genişletilmiş, suikast düzenleme stratejisine değindi.

Trump döneminde İran üzerinde uygulamaya konulan "azami baskı" politikasının, petrol arzının arttığı ve yaptırımları aşmaya istekli bir dünyada artık işe yaramadığını belirten üst düzey İsrailli araştırmacı, “Tel Aviv’in devam eden ekonomik yaptırımları, çeşitli gizli operasyonları ve İran'ın nükleer tesislerini bombalama tehdidi henüz gerçekleşmedi. Ülkenin nükleer programını durduramadı veya davranışını değiştirmedi. Ayrıca gelecekte başarılı olup olmayacağı çok şüpheli” yorumunu yaptı.

"İran'ın mevcut yaptırımlar altında bile petrol ihracatından elde ettiği gelirler bu gerçeği gösteriyor” değerlendirmesinde bulunan Citrinowicz, İran’ın yaptırımları atlama konusunda usta olduğunu, ayrıca Ukrayna savaşı ile birlikte Rusya ve Çin’in de yer aldığı koalisyonu genişlettiğini belirtti.

Araştırmacı, İran'ın nükleer programı on yıl önceki gibi olmasa da İsrail politikasının temelinin hâlâ İran'ın nükleer yeteneklerinden yoksun bırakılabileceği düşüncesine dayandığını ifade etti.

Yazısında "İran, özellikle zenginleştirme ve santrifüj üretimi alanında önemli teknolojik engellerin üstesinden gelmeyi başardı. Ayrıca, bir Chicago Konseyi araştırmasına göre, nükleer program İran'da destek görüyor ve bu nedenle, ülkenin lideri veya rejim yarın değişse bile, programın terk edilmesi olası değil” şeklinde açıklama yapan Citrinowicz makalesinin sonunda, “sonuç olarak İsrail'in İran stratejisi başarısız oluyor. Üst düzey İsrailli yetkililerin açıklamaları ile sahadaki gerçekler arasında büyüyen bir uçurum var” yorumunda bulundu.

Kudüs Haber Ajansı - KHA