Ben Caspit: İsrail İçin Anlaşma Daha İyi

al-monitor.com’da Ben Caspit tarafından kaleme alınan “İSRAİL İÇİN YENİ İRAN ANLAŞMASI BELKİ DE HİÇ ANLAŞMA OLMAMASINDAN İYİ” başlıklı yazıyı, siz kıymetli okuyucularımız için çevirdik. 

11 Nisan 2022
Ben Caspit: İsrail İçin Anlaşma Daha İyi

İsrailli güvenlik uzmanları İran’ın nükleer anlaşmasını frenlemeyi hedefleyen ve tamamlanmak üzere olan yeni anlaşma konusunda ikiye bölünmüş durumda. İsrailli yetkililer oluşan anlaşmanın kötü ve tehlikeli olduğu ile İsrail’in Amerikalılar ve beş ortağını anlaşmayı imzalamaktan kaçınmaya ikna etmek için her şeyi yapma sorumluluğu olduğunda ısrarlı. Ancak kapalı kapılar ardında farklı sesler de çıkıyor. Örneğin Askeri İstihbarat Direktörlüğü’nün değerlendirmesine göre anlaşma kötü ve riskli olsa da eldeki en iyi seçenek. Diğer bir ifadeyle alternatif seçenekler pahasına ona karşı çıkanların aksine anlaşmayı imzalama seçeneği en az kötü olanı. Yine başka bir ifadeyle korkunç olsa da daha kötüleri de mevcut.

Bu yaklaşımı savunanlara göre İran ile süper güçler arasındaki 2015 anlaşmasını canlandırmak İsrail ve bölge ile başka yerlerdeki müttefiklerine İran bir bomba yapma yarışına kaldığı yerden devam etmeye başlamadan önce nispeten sakin kalabilecekleri bir sekiz ila dokuz yıl daha sağlayacak. Bu fasıla İsrail’in İran tehdidine karşı koymak için hızlandırılmış bir askeri yapılanmaya yatırım yapmasına ve desteklediği İran karşıtı bölgesel ittifakı tamamlamasına imkân tanıyacak. İsrail bu yapılanmanın bir parçası olarak bölgesel müttefikleri ve dış destek sağlayan gözlemciler olarak tanımlanan Suudi Arabistan gibi ülkelerin katılımıyla Orta Doğu Hava Savunma (MEAD) sistemi olarak adlandırdığı bir çerçeve oluşturuyor.

4 Nisan’daki devir teslim töreninde görevi bırakırken konuşan İsrail hava kuvvetleri komutanı Tümgeneral Amikam Norkin konuşmasının bir bölümünü Arapça yaparak benzersiz bir adım atmıştı. İsminin verilmemesi kaydıyla al-Monitor’e konuşan İsrailli üst düzey bir yetkili, “Sözlerinin hedefinde Orta Doğu’daki müttefiklerimiz, özellikle yeni bölgesel ittifakı oluşturmak için hava kuvvetleriyle yakın bir çalışma içinde olan hava kuvvetleri komutanları vardı” dedi. Konuşma açıkça sadece İsrail’in müttefiklerini değil, aynı zamanda en başta İran ve onun Lübnan şubesi Hizbullah olmak üzere düşmanlarını da hedef alıyordu.

Askeri istihbarat değerlendirmesine gelirsek, 2015 anlaşmasının 2025 yılı itibariyle İran’ın nükleer zenginleştirme programı üzerindeki kısıtlamaları kaldıran ve bitiş süresini ifade eden maddesi onun başlıca stratejik hatasıydı. Anlaşmayı eleştirenlere göre İran iki buçuk yıl gibi bir sürede anlaşmanın getirdiği taahhütlerin büyük bir kısmından kurtulacak. Yani programında ilerlemeyi sürdürüp aslında bir “öldürme yetkisine” sahip olacak.

İsrailli istihbarat yetkilileri bu endişenin artık söz konusu olmadığına inanıyor. İsminin verilmemesi şartıyla Al-Monitor’e konuşan İsrail savunmasından üst düzey bir kaynak, “İranlılar anlaşma sona erdiğinde edinecekleri kapasite ile bilgiye zaten şu anda ulaşmış durumda” ifadelerini kullandı.

Aynı kaynak sözlerinin devamında, “ABD’nin 2018’de anlaşmadan çekilmesi İran’ın gelişmiş santrifüjler çalıştırıp parçalanabilir materyal ve geniş bir bilgi biriktirerek araştırma ve geliştirmede ileri gitmesine sebep oldu. Anlaşmanın yasal süresinin sona ermesinin ardından yapmaları beklenen her şeyi hâlihazırda yapmış durumdalar ve aslında biz ileri fırlamış atlardan konuşuyoruz. Şu anda İran’ın nükleer programını dondurup tersine çevirmek için anlaşmanın yenilenmesinden daha iyi bir alternatif yok. Tabii ki Batıda kimsenin İran’a saldırmaya niyetli olmadığını varsayarsak. Görmüş olduğumuz gibi yaptırımlar da bir işe yaramadı” şeklinde konuştu.

Kaynak ayrıca İran’ın sert ekonomik yaptırımlara rağmen füze yeteneklerini etkileyici bir şekilde geliştirdiğini ve bunun sadece haftalar önce yüzlerce kilometre ötedeki Irak Kürdistanı’ndaki bulunan Erbil bölgesine atılan ve yüzlerce kilogramlık başlık taşıyan 11 füzede görüldüğüne dikkat çekti. “Azami yaptırımlar altında bu yeteneklerini ve dronlar gibi diğer insansız hava araçları yeteneklerini geliştirdiler” dedi.

İsrail’in anlaşmaya inatla karşı çıkan resmi politikasının sabit kalması bekleniyor. Onun başlıca savunucuları Başbakan Naftali Bennett ile Yedek Başbakan ve mevcut Dışişleri Bakanı Yair Lapid. Diğer tarafı ise Bennet ve Lapid’in geçen ay ABD’nin nükleer anlaşmanın bir parçası olarak İslam Devrimi Muhafızlarını terör örgütleri listesinden çıkarma niyetleriyle ilgili haberlere gösterdikleri sert tepkilere katılmaktan kaçınan Savunma Bakanı Benny Gantz temsil ediyor. Diğer yandan anlaşmanın imzalanmasını önlemek için bütün çabaların gösterilmesi ve İran’a fazladan baskı uygulanması gerektiğini iddia eden Mossad’ın yeni başkanı David Barnea’nın da konuyla ilgili şahin görüşlere sahip olduğuna inanılıyor.

İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Aviv Kochavi de Ocak 2021’de yaptığı bir konuşmada benzer bir yaklaşım sergilemiş ve süper güçleri anlaşmaya karşı uyarmıştı. Ancak daha önce de ifade edildiği gibi üst düzey güvenlik safları arasında 2015’teki ilk anlaşmanın ardından olduğu gibi başka sesler de duyuluyor. Örneğin Kochavi’nin selefi emekli Korgeneral Gadi Eizenkot ve çok sayıda savunma yetkilisi o zaman anlaşmayı “ehven-i şer” olarak tanımlamıştı.

Bu günlerde İran’a devasa miktarda fon akışıyla sonuçlanacak yaptırımların kaldırılmasının yansımaları ile ilgili farklı görüşler de dile getiriliyor. Adının verilmemesi koşuluyla Al Monitor’e konuşan üst düzey bir savunma yetkilisi, “Yaptırımların en yoğun olduğu zamanda bile İran Hizbullah’a aylık 50 milyon dolar (yıllık 600 milyon dolar) tutarında ve bölgedeki diğer vekillerine de küçük, ancak önemli miktarlarda ve düzenli olarak nakit desteği vermeyi sürdürdü. Bu, yaptırımlar varken değişmedi ve bir kısmının kaldırılmasıyla da değişmeyecek” dedi.

Aynı yetkili İsrail’in şu anda ne yapması gerektiği sorusuna, “Tam olarak yaptığı şeyi ancak daha hızlısını ve fazlasını. Askeri yapılanmayı hızlandırmak, İsrail’in bütün müttefikleriyle bölgesel hava savunma sistemini tamamlamak, Körfez’den Mağrib’e kadar bir bölgeyi kapsayan NATO tarzı bir stratejik ittifakı güçlendirmek ve güçlü olduğunun işaretini vermek. Son tahlilde biz de şunu fark ettik ki savaşa gönderilecek uçakların kanatlarında taşıdığı logo Davut Yıldızı olacak” şeklinde cevap verdi.

KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.