İsrail merkezli Strateji ve Politika Enstitüsü, işgal rejiminin karşı karşıya olduğu tehditlerle ilgili yeni bir rapor hazırladı.
İsrail güvenliğine yönelik stratejik tehditlerin yoğunlaştığının vurgulandığı raporda, tehlikelerin merkez noktası olarak İran’a işaret edildi.
Raporda, Viyana’da İran’la yürütülen nükleer anlaşma müzakereleri sebebiyle İsrail ve ABD arasındaki olası krizin büyüdüğü vurgulandı. Taraflar arasında varılacak bir anlaşmanın, İsrail’in güvenliğini riske atacağı belirtildi.
İsrail’in stratejik anlamda iki sert kaya arasında sıkıştığına dikkat çekilen raporda, “Eğer bir anlaşmaya varılırsa İran uluslararası meşruiyet kazanacak, ekonomisini güçlendirecek ve bölgede İsrail’e karşı yürüttüğü siyaseti daha da arttıracaktır. Aksi olursa, anlaşmaya varılamazsa, bu kez de İran, nükleer programını hızlı şekilde ilerletecek ve çok kısa süre içinde nükleer silah elde etmenin eşiğine gelecek” ifadelerine yer verildi.
ABD’nin Çin ve Rusya’ya odaklanmak için İran’la nükleer anlaşma imzalamayı istediği belirtilen raporda, “ABD’nin Ortadoğu’daki askeri gücünü azaltıp siyasi ve ekonomik yaptırımlar aracılığıyla bölgedeki durumu korumaya çalışması, caydırıcılık etkisini azaltıyor. Bu da İran’ın ABD kuvvetlerine karşı yürüttüğü baskıyı arttırmasına olanak sağlıyor” denildi.
Ortadoğu’daki ABD yanlısı ülkelerin, bu durum karşısında İran ile ilişkilerini geliştirmek için girişimlerde bulunmaya başladığını vurgulayan raporda, Körfez ülkelerinin, Yemen’de yürüttükleri savaşın ağır bedelleri, küresel sağlık ve finans krizinden geçildiği bir dönemde ABD’nin yokluğunda İran’la karşı karşıya kalmak istemedikleri belirtildi.
Bu zeminde İran’ın, İsrail ile normalleşme anlaşmalarını etkisiz hale getirmeye çalışacağına dikkat çekildi.
Filistin meselesine de yer veren rapor, Filistin yönetiminin otoritesinin giderek azaldığını ve HAMAS’ın ise güçlenmeye devam ettiği ifade edildi.
HAMAS’ın, bir yandan İsrail’e karşı mücadeleyi sürdürdüğü diğer yandan da Filistin’de tam kontrolü sağlamak için sıkı çalıştığı belirtildi.
İran’a odaklanmak zorunda olması sebebiyle İsrail’in bu tablo karşısında ciddi bir stratejisinin olmadığının vurgulandığı raporda, eski stratejinin sürdürülemeyeceği söylendi.
Raporun sonunda, İsrail’in sahip olduğu askeri ve ekonomik güç, ABD’den aldığı büyük destek ve bölge ülkeleriyle kurduğu ilişkiler sebebiyle, masadaki bardağın hala yarısının dolu olduğu ifade edildi.
KHA