Bahreyn’de İnsan Hakları ve Demokrasi İçin Amerikalılar Kuruluşu ile Avrupa Demokrasi ve İnsan Hakları Merkezi, ortaklaşa olarak Bahreyn’deki hukuksuzlukların ele alındığı online bir sempozyum düzenlendi.
Sepmozyumda konuşan ‘Bahreyn’i İzle’ isimli filmin yapımcısı Jane Marlow, belgesel film çekimleri için 2012 yılında Bahreyn’de 3 hafta kaldığını söyleyerek, 2011 yılında çekim yaparken katledilen Bahreynli fotoğrafçı ve annesine değindi.
Belgesel filminden Bahreyn rejiminin gösterilere katılan herkese uyguladığı zulme dair sahneleri gösteren Marlow, Bahreyn’de olduğu süre boyunca baskının insanlar üzerindeki izini çektiğini ifade etti.
İnsan Hakları Aktivist Tara O'Grady ise, Bahreyn polisine İngiltere’de eğitim verilmesinden duyduğu endişeyi ifade ederek, söz konusu polislerin göstericilere işkence ve cinsel saldırılarda bulunduğunu ifade etti. Bahreyn’deki işkenceleri örnekler vererek anlatan O’Grady, bahreyn polisi tarafından bir çoğunun gözlerinin oyularak öldürülmesine değindi.
O’Grady,gösteriler sırasında karokola başvuran bazı isimlerin ölü olarak karakoldan çıktığını anlatarak, Bahreyn rejiminin mezhepçi yaklaşımından ötürü polis teşkilatında yabancıları istihdam ettiği ve özellikle de İngiltere’den işkence eğitimi alındığı kaydedildi.
Bahreyn İşkence’nin Başkenti isimli kısa bir filminde gösterildiği sempozyumda, Covid-19 şartlarında mahkumların durumunun daha da endişe verici olduğu vurgulandı.
İngiltereli insan hakları aktivisti Stephen Bell de, İngiltere’nin Ortadoğu’ya istikrarın gelmesini istemeyen Körfez ülkeleriyle işbirliği içerisinde olmasını eleştirerek, Bahreyn’de sadece reformun adının olduğunu ancak reformun kendisinin olmadığını belirtti.