Son dönemde Batı Şeria’da yaşanan bazı olaylar direniş gruplarının Batı Şeria stratejisinin değiştiği izlenimi veriyor. Örneğin Hamas Filistin’in bu bölgesinde geçmiş yıllara göre daha farklı bir politika izliyor.
Hamas şu ana kadar Batı Şeria’daki olaylarda görünürde aktif bir rol almadı. Örneğin geçtiğimiz yıl yaşanan ve Mescid-i Aksa girişine yerleştirilen metal detektörler ya da ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi gibi krizlerde örgüt tarafından silahlı intifada çağrısı yapılsa da doğrudan Hamas üyelerinin rol aldığı bir operasyon gerçekleşmedi. Sadece bazı operasyonlarda planlayıcı olarak isimleri geçti.
Ancak 9 Ocak’ta Havat Gilad karakolu yakınlarında gerçekleştirilen ve bir Hahamın ölümüyle sonuçlanan operasyonun ardından yapılan açıklamalar Hamas’ın stratejisini değiştirdiğini gösteriyor. İsrail rejimine bağlı asker ve polislerin, operasyonu gerçekleştiren Ahmed Cerrar’ın evini hedef alması üzerine Hamas sözcüsü Sami Ebu Zuhri çok sert açıklamalar yaptı. Ebu Zuhri, İsrail’in elinde bu kadar kesin bilgiler olmasını Fetih ile İsrail rejimi arasındaki işbirliğine bağladı ve Batı Şeria’da çok sayıda benzeri hücre olduğunu açıkladı.
İşte bu açıklama Hamas’ın artık Batı Şeria’da da sahada açıktan var olacağının işareti olarak yorumlanıyor.
Hamas’ın stratejisindeki değişikliğin en önemli sebebi olarak da Fetih ile milli bir uzlaşının ufukta görünmemesi gösteriliyor. Buna göre Hamas artık Batı Şeria’da da kendi yolunu izliyor. İşgale karşı Fetih’in hiçbir işe yaramayan barışçı yaklaşımı yerine Filistin halkına silahlı mücadeleyi alternatif olarak sunuyor. Örgütün Batı Şeria operasyonlarının başındaki isim olarak da Mahir Ubeyd gösteriliyor.
Öte yandan son dönemde İran’ın da Batı Şeria’daki faaliyetlerinin yoğunlaştığı yorumları da yapılıyor. Son olarak 3 Ocak’ta El Halil’de dağıtılan bir operasyon hücresi, buna kanıt olarak gösteriliyor. Muhammed Maharma isimli bir Filistinli tarafından yönetilen hücrenin İsrail’e karşı eylem hazırlığı içinde olduğu belirtilmişti. İsrail basınında yer alan habere göre Maharma İran tarafından istihdam edilip eğitilmiş bir ajan idi.
İran’ın Batı Şeria’daki faaliyetleri farklı kesimlerin farklı tepkilerine neden oldu. Filistin Yönetimi’nden yetkililer konuyu iç işlerine müdahale olarak gördü. Ya da Filistin’in bölgesel gelişme ve rekabetlerden bağımsız olduğu ve İran’ın böyle bir şey yapmasının mümkün olmadığı iddia edildi.
Hamas yönetimi ise ne İran’ın Batı Şeria’daki faaliyetlerini ne de Hamas ile İran’ın işbirliğini reddetmiyor. Zaten geçtiğimiz günlerde Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye İran İslam İnkılabı Rehberi Seyid Ali Hamaney’e bir mektup yazarak Filistin Davasına verilen destekten dolayı teşekkür etmişti. Ayrıca Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin ardından Kudüs Orduları Komutanı Kasım Süleymani’nin Hamas ve İslami Cihad liderlerine destek mesajları iletmesi taraflar arasındaki işbirliğinin sadece başka bir göstergesi olarak yorumlanmıştı.
Öte yandan Kuveyt’te yayınlanan El Ceride gazetesi de 13 Aralık 2017 tarihli sayısında Süleymani’nin hem Hamas hem de İslami Cihad’ın Batı Şeria’da üye toplamalarını istediğini yazdı. Bu da İran’ın Batı Şeria’da İsrail’e karşı yeni bir silahlı cephe oluşturma çabası olarak ifade ediliyor.
KUDÜS HABER