İngiliz lider, geçen yıl Aralık ayı başlarında Bahreyn'de gerçekleştirilen Körfez İşbirliği Konseyi toplantısına katılmıştı.
İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden tamamen çıkma sürecinde olduğu şu günlerde uzmanlara göre ekonomik hedefler de May'in ziyaretinde önemli bir faktör. AB'den çekilmek,İngiliz liderlerini Avrupa dışındaki ülkelerle güvenlik işbirliklerini güçlendirmeye itti. Diğer yandan da kolonyal döneme ait metodlarla yeni pazarlar arayışındalar.
Geçmiş süreçte İngiliz sömürgesinde olan Fars Körfezi Ülkeleri Başbakan May'in listesinde en üst sırada. İngiliz yöneticiler mevcut kaos ortamından çıkar elde edebileceklerikonusunda son derece iyimserler.
Amman ile askeri işbirliğini güçlendirme konusunu meşrulaştırmaya çalışan May,Suriye sınırındaki IŞİD militanlarını hedef alan Ürdün hava kuvvetlerine yardım için Amman'a askeri uzman göndereceğini açıkladı.
Uzmanlara göre Londra'da iki ay kadar önce yaşananpatlamalar,İngiltere'ye Ürdün ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleriyle güvenlik işbirliğini geliştirerek uzun vadeli hedeflerine ulaşmak için uygun bir bahane sundu. Bu bağlamda terörle mücadeleye yardım adı altında bölgeye modern silah satmasına uygun bir ortam hazırlanmış oldu.
May'in ziyaretinin ikinci durağı ise İngiltere’nin Batı Asya'daki en büyük ticari ortağı olan Suudi Arabistanoldu. May, burada da çok miktarda İngiliz silahının Suudi Arabistan'a satışı için altyapı oluşturmagayretine girdi. Son iki yıldır Yemen'de sivillere karşı işlediği suçlar sebebiyle Suudi Arabistan'a silah satışının durdurulması konusunda Theresa May'e yönelik bir baskı vardı. Ancak uluslararası insan hakları örgütleri Arap krallığına düzenli olarak silah satmaya devam eden İngiliz yetkilileri ikna edemediler. Yemen'e yönelik saldırıların başladığı 2015 yılı Mart ayından beri İngiltere,Suudi Arabistan'a 4,1 milyar dolarlık silah satışı gerçekleştirdi.
Önceki Başkan Obama döneminde başlayan ve yeni yönetimin sürdürdüğü 'Doğu' politikası da düşünüldüğünde yeni şartlar İngiltere'ye Fars Körfezi'ndeki rolünü gerçek ölçekte yeniden tanımlama ve güçlendirme hakkı vermiş oldu. Trump,Çin'i ekonomik anlamda en büyük rakip olarak görüyor. ABD'den Washington'un Doğu Asya'da güç edinme çabalarını durdurması yönünde bazı çağrılar gelse de Amerikan yönetiminin bölgeden çekilip Pekin'e serbest manevra imkanı vermesi pek muhtemel görünmüyor.
Böylece ABD'nin güvenilir bir ortağı olan İngiltere'nin Fars Körfezi'n dönüşü, ABD'nin kısmen çekilmesinin ardından ortaya çıkabilecek bir iktidar boşluğunu doldurmayı amaçlayan bir hareketolarak yorumlanıyor. May'in bölgeye ard arda gerçekleştirdiği ziyaretler de rol değişimininhazırlığıolarak okunuyor.
Yani yakın gelecekte bölgedeki güvenlik bulmacasına silahlanma yarışının da eklenmesi beklenmekte.Bölge uzmanları, Fars Körfezi'ndeki Arap ülkelerine İngiliz silahlarınınyoğun bir şekilde akmaya başlayacağını öngörüyor.
Yayınlanan istatistiklere göre İngiltere,küresel silah pazarının yüzde 12'sini elinde tutuyor. Satışların üçte ikisi Batı Asyaülkelerine gerçekleşiyor. Bölgedeki en büyük alıcılar ise Fars Körfezi ülkeleriolarak kayda geçmiş görünüyor. İngiltere,son iki yılda BAE ile 388 milyon, Katar ile 170 milyon, Umman ile 120 milyon ve Bahreyn ile 24 milyon Sterlinlik silah anlaşmaları imzaladı. İngiliz askeri ürünlerinin en büyük alıcısı olan Riyad ise 2015 başından beri 4,3 milyar dolarlık alım yaptı.
İngilitere'nin Washington'un ve Londra'nın çıkarına olan 'böl ve yönet' politikası 1979'dan bu yana yeni bir bölücü aygıt ortaya koymuş oldu. Bölge ülkelerine bölücü tohumlar ekilmekte ve insanlığın gelişmesi aleyhine otoriter Arap yönetimleri desteklenmektedir. Bu ortamda bölgede ortak bir güvenlik anlayışı geliştirme umutları kaybolmuştur. Aslında İngiltere'nin Fars Körfezi'n dönmek için hazırladığı büyük plan,bölgedeyeni bir kaos dönemine yol açacak gibi görünüyor.
KUDÜS HABER