İsrail rejimi diplomatlarının Kahire'den çıkış haberi, büyükelçi David Govrin'in güvenlik gerekçesiyle haftalar önce Mısır'ı terk ettiği haberlerinin ortasında geldi. Mısır Dışişleri Bakanlığı büyükelçi dahil diplomatların Kahire'yi terk ettiğine dair haberler hakkında resmi bir yorum yapmadı.

Konuyla ilgili bilgi veren kaynaklar Mısır'ın İsrail büyükelçisinin geri çekilip çekilmediği ve çekildiyse geri dönüp dönmeyeceği konusunda henüz bir bilgi almadığını söylediler. Gerçek şu ki İsrail rejim yetkililerinin Govrin'in çekilmesi ve sebepleri konusunda Mısır'ı bilgilendirmek zorunluluğu hissetmemesi İsrail'in Mısır'a karşı tamamen küçümseyici bir bakışa sahip olduğunu göstermektedir.

Kaynaklara göre, Lübnan'ı İsrail saldırganlığından korumak için Hizbullah direnişinin önemine vurgu yapan Lübnan Devlet Başkanı Aoun'un ziyaretinden günler sonra çok sayıda İsrail rejim diplomatı Kahire'yi terk etti.

Mısır'ın ağırladığı başkan Michel Aoun Kahire ziyaretinden birkaç gün önce Hizbullah'tan açıkça bahsederek İran'ın Hizbullah'a desteğini savunmuştu. Aoun'un ağırlanması görünüşe göre Tel Aviv'i kızdırdı ve İsrail rejimi de Kahire ile ilişkileri azaltma yoluna gitti.

Mısır'ın Esad'a desteği İsrail'i kızdırdı

Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi Suriye ordusu ve hükümetine destek verdiğini açıklayarak Suudi Arabistan ve İsrail rejimine karşı bir tavır aldı. Hem Riyad hem de Tel Aviv nihai hedef Başkan Beşar Esad'ın devrilmesi olacak şekilde Suriye'deki teröristleri destekleme konusunda aynı duruşu sergilemektedir. Mısır Esad'ın devrilmesini öngören herhangi bir planı reddederken Suriye meselesinin siyasi yolla çözülmesi gerektiğini savunmaktadır.

Suriye meselesi üzerinden yaşanan bu zıt kutuplaşma Mısır ve İsrail rejiminin Batı Asya bölgesini etkileyen temel konularda daha az benzerlik taşımasına sebep oldu.

Netanyahu'nun Nil Havzası ülkelerine ziyaret Mısır'da nefretle karşılandı

İsrail Başbakanı Netanyahu'nun geçen Temmuz ayında Nil Havzası ülkeleri olan Uganda, Ruanda, Kenya ve Etyopya'yı ziyaret etmesi Mısır'da nefret uyandırdı. Zira Tel Aviv rejiminin bu hareketi Mısır'ın can damarlarına kastedilmiş provokatif bir eylem olarak görüldü.

Netanyahu'nun bu ülkeleri ziyareti İsrail'in yukarı akım ülkeleri ile Mısır ve Sudan başta olmak üzere aşağı akım ülkelerini kapıştırmak için durmak bilmeyen çabaları ile uyum göstermektedir. Aslında İsrail rejimi Nil'den yararlanan ülkelerin sadece Mısır ve Sudan olduğu imajı yaratarak yukarı akım ülkeleri ile gerilimi artırmaya gayret etmektedir. Mısırlı analizciler Netanyahu'nun Nil Havzası ülkelerini ziyaretinin güvenlik ve ortak düşman olan Mısır'a karşı mücadele fikrine dayandığını ve ülkelere ortaklık ve işbirliği vaat edildiğini söylemektedirler.

Addia Ababa'da basına konuşan Netanyahu Etyopya'nın Nil nehrine tartışma yaratan Renaissance Barajını inşa etmesinin amacı elektrik değil Etyopya'nın İsrail desteğiyle gelişmesi ve Etyopya'nın iznine bağlı olarak İsrail'in Nil sularına doğrudan erişebilmesi olduğunu söylemiştir. Böylece Mısır ve İsrail rejimini birbirinden uzaklaştırıp ortak noktaları azaltarak taraflar arasındaki gerilimi sürekli hale getiren pek çok faktör mevcuttur.

İsrail ile ilişkiler Mısırlıları tiksindiriyor

Mısır İsrail rejimi ile 1979 yılında sözde barış anlaşması imzalayan ilk ülke olmuştur. Mısırlıların çoğu İsrail rejimi ile kurulan ilişkilere lanet etmekte ve Siyonistlerle yapılan anlaşmayı dönemin Devlet Başkanı Enver Sedat'ın ihaneti olarak görmektedir. Aslında İsrail rejimi ile yapılan anlaşma Sedat'ın 1981'de suikaste uğramasındaki sebeplerden birisiydi. Mısır halkı ülkelerinin İsrail rejimi ile ilişkileri onaylamadığını gösterdi. Sonuçta da Kahire'deki yetkililerin de konuyla ilgili kitlelerin talebine saygı göstermekten başka seçenekleri kalmayacaktır.

KUDÜS HABER