Washington'un Filistin'deki İsrail yerleşiminin hem yasadışı hem de barışın önünde bir engel olduğuna dair açıklamalarına rağmen Obama döneminde bu hukuksuz yerleşimler gözle görülür derecede artmıştır.
Geçen Eylül ayında AP'de yayınlanan bir rapora göre İsrail rejiminin şahin başbakanı Benjamin Netanyahu yasadışı yerleşim inşaatlarını Obama döneminde agresif bir biçimde artırdı. Bu dönemdeki sayılar önceki başkan Bush dönemine yakındı ve hatta geçtiği durumlar da sözkonusu idi.
İsrail yönetiminden alınan en güncel istatistiklere göre Obama döneminde 30 Temmuz 2016 tarihine kadar Batı Şeria'da 12.288 yeni bina inşa edilmeye başladı. Sadece 2016'nın ilk yarısında 1.195 konut biriminin inşasına başlandı. Bu oranlara göre Obama görevi bıraktığında toplam sayı 13.000'i geçerek Bush'un iki dönemindeki toplam 14.636 sayısına oldukça yaklaşmış oldu.
Bağımsız Filistin devletinin başkenti Doğu Kudüs'te de benzer bir trend görülmektedir. Yerleşim karşıtı Peace Now grubundan alınan verilere göre burada yine Obama döneminde 2015 sonu itibariyle 3.915 ev inşaatına başlandı. Yaklaşık istatistiklere göre Obama'nın dönemi sona erdiğinde bu sayı Bush dönemindeki 4.191'i geçmiştir.
Deneyimli bir Filistinli yetkili olan Hanan Ashrawi Obama döneminin Filistin halkı için bir hayal kırıklığı olduğunu açıklamıştır. Ashrawi sözkonusu sayıların kendisi için kesinlikle sürpriz olmadığını ve ABD'den yerleşimle ilgili gelen eleştirilerin sadece boş sözler olduğunu belirtmiştir. "Durdurmak için hiçbir şey yapmadılar. Aksine görmezden geldiler."
BM ve uluslararası toplumun neredeyse tamamının Filistin'deki İsrail yerleşimlerini yasadışı olarak görmeine rağmen küstah İsrail rejimi bu konuda dünyaya meydan okumaktadır.
İsrail'in gaspları Trump'ın iktidarında iki hafta içinde rekor kırdı
Trump'ın çekişmeli bir kampanya ve tartışmalı bir seçimin ardından Beyaz Saray'a gelmesinden sonra İsrail'in Filistin topraklarını gasp etme ve yasadışı yerleşim inşaatları konusunda daha da cesaretlendiği görülmektedir. Netanyahu ile Trump 15 Şubat'ta Beyaz Saray'da bu hukuksuz yerleşimlerin önemli bir yer tutacağı bir görüşme gerçekleştirmesi beklenmektedir.
Trump'ın başkanlık koltuğuna oturduğu 20 Ocak'tan beri 6.000 yeni ev inşaatı açıklanmıştır. Obama'nın iki dönemindeki 13.000 sayısı ile kıyaslandığında Trump'ın tartışmalı başkanlığı döneminde İsrail'in hukuksuz inşaatlarının emsalsiz sayılara ulaşıp rekor kırması beklenmektedir. Sadece bu iki haftada Obama'nın iki dönemindeki sayısının yarısına yakın bir inşaat İsrail rejimi tarafından onaylanmıştır.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi İsrail rejiminin meşhur parlamentosu tartışmalı bir yasa tasarısını onayladı. Bu yasayla Filistinlilere ait şahsi araziler üzerine yasadışı bir şekilde yapılan karakollar geçmişe doğru yasal hale getirildi. Böylece uluslararası toplum ile yeni bir tartışmanın fitili tutuşturulmuş oldu. Yasadışı inşaatlar bu hızla devam eder ve Trump da iki dönem başkan olarak kalırsa bütün Filistin gasp edilmiş olacaktır. Trump'ın ailesi ve kabinesindeki güçlü Yahudi-Siyonist bağlantılar da düşünüldüğünde ortaya böyle bir sonuç çıkmaktadır.
Trump'ın Batı Asya ekibindeki Ultra-Ortodoks Yahudiler
Donald Trump'ın büyük kızı Ivanka Trump Yahudi kocası Jared Kushner ile 2009 yılında evlenmeden önce Yahudiliğe geçmiştir. Trump damadı Kushner'i Batı Asya kıdemli danışmanı olarak atamıştır. İlgi çekici bir diğer bilgi de Kushner ile Netanyahu'nun dostluğudur. Kushner, İsrail'in şahin başbakanı ile Trump'ı şahsen tanıştırmıştır. Kaynaklara göre Obama döneminde BM'deki İsrail'in hukuksuz yerleşimleri konusundaki oylamalarda Obama'nın onayıyla çekimser oy kullanılmasının ardından Trump'ın yaptığı öfkeli konuşmaların arkasında da yine Kushner vardır. Trump'ın kışkırtıcı bir şekilde ABD elçiliğini Kudüs'e taşıma kararının arkasında yine aynı şahsın olduğu bildirilmiştir. Trump'ın Batı Asya ekibindeki diğer bir kaygı verici şahıs da David Friedman'dır. Kendisi ABD'nin Tel Aviv büyüklçisi olarak atanmayı beklemektedir. Sıradan bir diplomat olmayıp Filistinlilere karşı çok katı tavırları olan birisidir. Yerleşimleri bağnaz bir biçimde savunmaktadır. İki devletli sözde çözüme ve Kudüs'ün bölünmesine karşıdır. Ona göre Kudüs İsrail rejiminin başkenti olmalıdır.
Trump'ın kabinesindeki bu radikal ultra-ortodoks Siyonist Yahudiler İsrail rejimi ile müzakarenin Filistinliler için bir seçenek olmadığını göstermektedir. Toprakların özgürleştirilmesi için tek yok tamamen zafer elde edinceye ve atalarından kalan topraklar tekrar ele geçirilinceye kadar silahlı direniştir.
KUDÜS HABER