Lübnan’da Hizbullah’ın parlamento kolu Direnişe Vefa Bloğu Milletvekili Hasan İzzeddin, Hizbullah’ın sivillere yönelik bu cani saldırıları cevapsız bırakmayacağını vurguladı.
Beyrut’un güney banliyösüne yönelik Siyonist saldırıda şehit olan Hacı Vasile Baydun’un 3. taziye günü dolayısıyla düzenlenen anma programına katılan İzzeddin, ailesine, kasaba halkına ve diğer şehitlerin ailelerine taziyelerini sundu. İzzeddin, “İlki Lübnan’ın başkenti Beyrut’un banliyösünde, ikincisi ise İran’ın başkenti Tahran’da gerçekleşen ve iki büyük liderin şehadetiyle sonuçlanan iki büyük olayla karşı karşıyayız. Bu durum Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de ve tüm bölgede hepimizi, düşmanın ABD’nin desteği ve kararıyla seçtiği yeni bir çatışma evresiyle karşı karşıya bırakmaktadır” dedi.
İzzeddin, yaşananların bir yanıt olmayıp, İsrail’in doğrudan saldırısı olduğunu kaydederek, uluslararası tüm tanımlamalara göre bunun iki ülkenin egemenliğinin ihlal edilmesi anlamına geldiğini vurguladı.
İzzeddin “Büyük şehit komutan Fuat Şukr ve şehit lider İsmail Heniye’nin suikastından önce ve sonra bizim için her şey değişmiştir, çünkü düşman kapıları ardına kadar açmayı tercih etmiştir” ifadelerini kullandı.
Hizbullah Milletvekili İzzeddin, bu cinayetlerin Netanyahu’nun Amerikan Kongresi’nde konuşmasından ve ABD’deki karar vericilerin ve yasama organlarının ona alkış tutmasından sonra gerçekleştiğine dikkat çekti. Bu durumun Netanyahu’yu gururlandırdığını, işlediği ve işleyeceği tüm cinayetler için tam bir koruma sağladığını düşündürdüğünü ifade eden İzzeddin, düşmanın bu nedenle Beyrut’un güney banliyösüne, Irak’a ve İslam Cumhuriyeti’ne saldırıda bulunduğunu söyledi.
İzzeddin sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu nedenle, bugün gerçek iki büyük eksenle karşı karşıyayız. Biri, direniş ekseni olarak adlandırılan ve direniş ülkeleri, direniş güçleri, siyasi ve halk hareketlerini içeren eksen, diğeri ise kötülük, saldırganlık, egemenlik, bu ümmeti ve bölgeyi kontrol etme, kaynaklarını ve zenginliklerini talan etmek isteyen şer eksenidir. Bu eksen, Amerikan, Batılı, siyonist ve Arap eksenidir. Çünkü bazıları bu ekseni desteklediğini ve özellikle İran konsolosluğuna yapılan saldırıdan sonra İsrail’i hedef alan önceki İran saldırısına fiilen ve saha düzeyinde katıldığını ilan etti. Bugün de İran’ın kaçınılmaz olarak gelecek olan herhangi bir yanıt girişiminde aynı şeyi tekrarlayacaklar.
Netanyahu’nun yaptıkları ona geçici bir zafer coşkusu yaşatabilir, ancak mevcut denklemleri değiştirmeyecek. Er ya da geç, 29 Temmuz’dan önceki içsel krizlere ve ordudaki zayıflamalara geri dönecektir. Bu nedenle, yaşananlar denklemleri değiştirmedi; direniş hala güçlüdür ve Gazze’de düşmanın kontrolünü engellemeye devam etmektedir.”
Yenilgiler döneminin geride kaldığını ve artık zaferler çağına girildiğini söyleyen İzzeddin, son günlerde yaşananların direnişi asla sarsmayacağını, çünkü hiçbir hareketin şehit vermeden başarılı olamayacağını belirtti. Düşmanın Amerikan desteğiyle ne kadar silah, uçak ve bomba kullanırsa kullansın, savaşma, cesaret ve motivasyon veremeyeceğini ifade etti. İzzeddin, geleceğin, direnişin olacağını kaydederek, zaferin kan, şehit ve fedakarlıkla geleceğine dair güvenin korunması gerektiğini sözlerine ekledi.
Kudüs Haber Ajansı - KHA