İsrail’deki aşırı sağcı dini harekete bağlı Kanal 7 televizyonunda yayınlanan bir raporda Gazze Şeridi’nin yeniden işgal edilmesi çağrısında bulunuldu.

“Ne Abbas ne de Sisi” başlığını taşıyan raporda, savaş sonrası Gazze’nin İsrail’in tam kontrolü altında olması gerektiği ve orada kalacak sakinlerin kontrolünün hiçbir şekilde yabancı ellerde olmaması gerektiği ve tüm taraflar için en iyi çözümün bu sakinlerin karşılıklı rıza ile yerlerinden edilmesi olduğu belirtildi.

Kanalın aşırı sağcı editörü Emmanuel Shiloh, Mısır’ın Gazze’yi kontrol etmesi fikriyle ilgili olarak, bunun zorlama ve tehlikeli bir fikir olduğunu söyleyerek, “Mısır İsrail’in gerçek bir dostu değil, her an yeminli bir düşmana dönüşebilir” ifadelerini kullandı.

“İsrail ile yapılan barış anlaşmalarının göreceli istikrarı kısmen silahsızlanma ve Sina’nın iki ülkeyi ayıran geniş alanlarında büyük bir askeri güç bulundurmanın yasaklanması sayesinde sağlanmıştır” diyen kanal editörü, “Mısırlıları Gazze’ye getirmek, İsrail’e zarar verme riskini doğurur. Bu da öyle ya da böyle hala ayakta olan Camp David Anlaşmalarını tehlikeye atar” ifadelerinde bulundu.

Söz konusu kanalın editörü, tüm İsrail halkının Gazze’de savaşan ve Hamas’a giderek daha fazla zarar veren askerlere dualarıyla, lojistik ve manevi destekleriyle eşlik ettiğini de sözlerine ekledi.

“Güvenlik konusunda İsrail, Arap düşmanın silahlanmasını ve askeri güç oluşturmasını engellemesi gerektiğini çok acı bir şekilde öğrendi” denilen raporda şu ifadelere yer verildi:

“Oslo Anlaşması’nı imzalayan liderler, Araplara devredilen topraklarda sadece hafif silahlarla donatılmış güçlü bir polis teşkilatı dışında askerden arındırılmış bir hükümet otoritesi kurulacağı sözünü vermişti. Bu anlaşma birkaç yıl içinde çöktü ve güvenlik durumu Batı Şeria’da ve özellikle Gazze Şeridi’nde de kötüleşmeye devam etti.”

“İsrail’in, yanı başında kendisini yok etmek isteyen zalim bir düşmanla yıllarca hareket edip yaşamasının ve bu amaçla kendisine askeri bir güç inşa etmesinin mümkün olduğu düşüncesinin bile bir yanılsamadan ibaret olduğu kanıtlanmıştır” denilen raporda, “Korunduğumuzu ve istihbaratımızın her zaman düşmanın niyetini okumayı bildiğini düşündüğümüzde büyük bir hata yaptık” ifadeleri kullanıldı.

İsrail’in kimseye güvenmemesi gerektiği konusunda uyarıda bulunan rapor, geçmişte yaşanan bazı hadiseleri örnek göstererek şu ifadelere yer verdi:

“Açıkçası bu işi bizim için yapacak kimseye güvenemeyiz. Rabin ve Peres Gazze Şeridi’ni Yaser Arafat’ın kontrolüne teslim ettiklerinde, Filistin Yönetimi Hamas’la mücadele edebileceği için güvenlik durumunun iyileşeceği iddia ediliyordu. Pratikte Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki gücü Arafat ve Abbas’ın yönetimi altında arttı, güçlü patlayıcı aygıtlar ve patlayıcı tünellerin kullanımını ve uygun cezayı almayan asker ve sivillere karşı bir dizi acı verici saldırıyı içeren savaş yöntemleri geliştirdi. Ariel Şaron ve hükümeti bölgeyi terk etme kararı aldı, ancak Arafat ve halefi Hamas’la savaşmak yerine onunla uzlaşmayı tercih etti.”

Raporda ayrıca her ne pahasına olursa olsun Yahudi yerleşimcilerin yerlerinden edinmemesi, yerlerinden edinenlerin geri döndürülmesi ve Gazze’nin sadece İsrail işgalinin kontrolünde olması gerektiğini vurguladı.

Kudüs Haber Ajansı - KHA