"Gazze'ye Atılan Bomba 2 Nükleer Bombaya Eşit!"

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi: İsrail Gazze'ye “İki Nükleer Bombaya” Eşdeğer Hava Saldırısında Bulundu 

08 Kasım 2023
"Gazze'ye Atılan Bomba 2 Nükleer Bombaya Eşit!"

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana devam eden büyük ölçekli savaşının bir parçası olarak Gazze Şeridi'ne iki nükleer bombaya eşdeğer 25.000 tondan fazla patlayıcı attığını belirtti.

Cenevre merkezli Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi, 2 Kasım Perşembe günü yaptığı açıklamada, İsrail ordusu uçaklarının Gazze Şeridi'nde rekor sayıda bombayla 12.000'den fazla noktayı hedef aldığını kabul ettiğini vurguladı.

Gözlemevi, 2. Dünya Savaşı'nın sonunda Ağustos 1945'te ABD'nin Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı nükleer bombanın ağırlığının yaklaşık 15 bin ton patlayıcı olarak takdir edildiğine dikkat çekti.

Gözlemevi’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Patlayıcı miktarının sabit olması ile beraber bombaların etkinliğinde meydana gelen gelişme göz önünde tutulunca Gazze'ye atılan miktarın iki nükleer bombaya denk olduğu düşünülebilir. Ayrıca İsrail kasıtlı olarak gücü 1,34 TNT'ye eşdeğer “Kraliyet Yıkım Patlayıcısı” olarak adlandırılan ve "RDX" olarak bilinen bir karışım kullanıyor.”

Japon şehirlerinin alanının 900 kilometrekare olduğunu, Gazze'nin alanının ise 360 ​​kilometreyi geçmediğini düşündüğümüzde Gazze'ye atılan patlayıcıların yıkıcı gücünün Hiroşima'ya atılandan daha fazla olduğu anlamı ortaya çıkar.

İsrail, 150 kilogramdan 1.000 kilograma kadar değişen devasa yıkıcı güce sahip bombalar kullanıyor. İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, daha önce yalnızca Gazze Şehri'ne 10.000'den fazla bomba atıldığını açıklamıştı.

Ayrıca İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında, oksijenle hızlı reaksiyona girerek ciddi ikinci ve üçüncü derece yanıklara sebebiyet veren mumsu zehirli bir madde olan misket bombası ve fosfor bombası başta olmak üzere uluslararası yasaklı silahlar kullandığı belgelendi.

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi’nin ekibi, İsrail saldırılarında yaralananlar arasında, çok tehlikeli misket bombalarının neden olduğu yaralanmalara benzer yaralanma vakalarını belgeledi; çünkü bu bombalar, yüksek patlayıcı güce sahip küçük parçalar içeriyor. Bu parçalar vücuda nüfuz ediyor, içinde patlamalara ve ciddi yanıklarla derinin erimesine bazen de kişinin ölümüne neden oluyor. Bu parçalar, ayrıca röntgende görünmeyen şeffaf parçalar da dahil olmak üzere vücutta garip şişliklere ve zehirlenmelere sebebiyet veriyor.

Gözlemevi, İsrail’in, günümüzün silahlı çatışmalarında sivillere yönelik en ciddi tehdidi temsil eden, kalabalık bölgelerde çok büyük yıkıcı etkilere sahip patlayıcı bombaları kullandığını belirtiyor. Bu, kitlesel yıkımın ciddiyetini, tüm yerleşim mahallelerinin yerle bir edilerek enkaz haline getirilmesini ve Gazze Şeridi'ndeki tahribi açıklıyor.

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi, İsrail ordusunun yıkıcı, gelişigüzel ve orantısız saldırılarının, savaş hukukunun ve sivillerin korunmasının her durumda ve her koşulda görev olduğunu öngören hem uluslararası hem de uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda sivillerin öldürülmesini savaş suçu olarak kabul eden ve insanlığa karşı suç anlamına gelebileceğini söyleyen insancıl hukuk kurallarının açık bir ihlali anlamına geldiğinin altını çizdi.

Gözlemevi, Cenevre Sözleşmesi'ne ek olarak 1899 ve 1907 Lahey Sözleşmelerinin, 1949'daki nihai formülasyonunda uluslararası alanda yasaklanmış ve bir kısmı siviller açısından “soykırıma” neden olabilecek silahların sebep olduğu ölümcül sağlık zararlarını sınırlamak amacıyla savaş durumunda temel insan haklarını düzenlediğine dikkat çekti.

Gözlemevi'nin açıklamasına göre, kara savaşı kanunları ve geleneklerine ilişkin Lahey Tüzüğü'nün 25. maddesi “savunmasız şehirlere, köylere, meskenlere ve binalara saldırmayı veya bombalamayı” yasaklıyor ve Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin 53. maddesi, işgalci devletin -askeri operasyonlar kaçınılmaz olarak bu yıkımı gerektirmediği sürece- herhangi bir özel mülkü yok etmesini yasakladığını belirtiyor.

Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin 147. maddesi uyarınca, askeri zorunluluğu haklı gösterilemeyen mülklerin büyük çapta tahrip edilmesi, yargıyı gerektiren ciddi bir ihlaldir. Bu tür uygulamalar aynı zamanda Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü kapsamında da bir savaş suçudur.

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi, İsrail'in Gazze Şeridi'nde sivillere karşı kullandığı ve halen kullanmakta olduğu patlayıcıların ve uluslararası düzeyde yasaklanmış silahların miktarıyla ilgili bağımsız bir uluslararası soruşturma komitesi kurulması; emir veren, planlayan ve uygulayan sorumluların hesap vermesi ve Filistinli mağdurlar için adaletin sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınması çağrısında bulundu.

Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail saldırısı; aralarında çocuklar, kadınlar ve yaşlıların da bulunduğu sivillere yönelik yüzlerce iğrenç kanlı katliamla binlerce vatandaşın şehit olmasına, yaklaşık 24 bin kişinin yaralanmasına ve ayrıca binaların, gökdelenlerin, özel mülklerin ve altyapının büyük çapta yıkımına yol açarak yirmi altıncı gününde de devam ediyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.