Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, 1 Kasım Çarşamba günü yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi: “Hoşgörüye, insan barışına, uygar şekilde bir arada yaşamaya inananlar ile çıkarları uğruna tüm değerleri ayaklar altına alan, kanlı zihniyete sahip sömürgeci güçlerin desteklediği neo-Naziler arasındaki Aksa Tufanı Savaşı, bir hayat memat savaşıdır.”

“İşte Gazze ve halkına karşı yirmi altıncı gününde vahşi, canice ve terörist savaş devam etmekte ve halkımız ve mücahitler hâlâ fedakârlık, sebat, şehitlik, gönül genişliği, yaralara ve acılara karşı sabır konusunda dağların tahammül edemeyeceği şeylere tahammül ederek tüm liyakat ve kudretiyle bu savaşı sürdürüyor; saf kanlarıyla vatan haritasını çiziyor.”

“Gazze halkı; izzet, fedakârlık ve kurtuluş halkıdır. Siz, ey devleşen kahramanlar! Siz, ey iki eksen                 -özgürlük ve adaleti seven halkların ekseni ile ırkçılık ve faşizmin ekseni- arasında bu kader savaşına girişenler!”

“Neo-Nazilerin yürüttüğü katliamlar ve imha savaşı karşısında direnişimizin ve halkımızın ortaya koyduğu bu kahramanlık destanının yirmi altıncı gününde biz, sonuncusu Cebaliye kampı, Nuseyrat, Şati ve Faluca'da gerçekleşen -hatta ve hatta sevgili vatanımızın her yanına uzanmış durumda olan- vahşi katliamlardaki çok büyük sayıda şehit ve yaralıya rağmen halkımızın gösterdiği bu efsanevi kararlılığa saygı ve hayranlık duyduğumuzu beyan ediyoruz.”

“Halkımız, bu azimle, bu metanetle, vatanına tutunarak tehcir ve diasporayı hedefleyen Siyonist düşmanın yeni bir Nekbe/Büyük Felaket (1948) planlarını boşa çıkarmıştır.”

“Her biri yaman bir savaşçı olan inançlı adamların omuzlarında yükselen ve düşmana her gün yeni dersler veren bu onurlu direnişten gurur duyuyoruz. Kassam Tugayları ve diğer direniş grupları onlarla tüm cephelerde savaşıyor; tanklarına ve kesintisiz bombardımanlarına kahramanca ve yiğitçe karşılık veriyorlar.”

Cani Siyonist düşmanın ve onun arkasında duranların, savunmasız sivillere karşı vahşi katliamlar yaparak başarısızlıklarını bayağılık ve alçaklıkla örtbas etmelerinin, kendilerini Aksa Tufanı’ndaki büyük yenilgiden kurtaramayacağını vurgulayan İsmail Haniye sözlerine şöyle devam etti: “Düşman, istikrarsız bir karar ve bölünmüş bir liderlik altında kara savaşına başlıyor ve kahraman mücahitler, kendilerine söz verdikleri gibi, birdenbire onlara ölümü tattırıyor; öldürülüyorlar ve yaralanıyorlar.”

“Ey İsrail! Şanlı Ekim'in 7'sinde mağlup oldunuz ve şimdi burada cesur kahramanlarımıza ve savunmasız halkımıza karşı yürüttüğünüz kara harekâtınızda bocalıyorsunuz. Yavaş yavaş bazı kayıpları ilan ediyorsunuz, ancak tugaylarımızın bildiği ve yakında yayınlayacağı şey çok daha büyük ve bu sizi, halkınızı ve onların arkasında duranları şok edecek.”

“Bu savaşın en önemli nedenlerinden biri, sağcı, ırkçı, faşist bir gruba liderlik eden, tüm bölgeyi yok etmek pahasına da olsa yalnızca kendisini ve ailesini hapisten ve hesap vermekten nasıl kurtaracağını düşünen Netanyahu'dur.”

“Bu savaştan önce görüştüğümüz tüm tarafları, Netanyahu ve onun faşist hükümetinin arbede, zorbalık, Mescid-i Aksa ile İslami ve Hıristiyan kutsal mekanlarına saldırı, yerleşim yerleri inşa etme ve mübarek topraklarda hasara, yıkıma ve cinayete yol açacak küstah yerleşimcilerin gemini serbest bırakma politikalarına devam etmesi konusunda uyarmıştık. Bunun gözden kaçmayacağı, bir patlamanın kaçınılmaz olacağı, bu suçluyu ve çetesini durdurmak için çalışmamız gerektiği hususunda onları uyardık. Ancak ne yazık ki Netanyahu, kimsenin çağrısına kulak asmadı ve müttefikleri onu desteklemeye ve ırkçı politikasında ilerlemesi için cesaretlendirmeye devam etti.”

“Özellikle bu katliamlara ve soykırımlara bir an önce son verilmesi gerektiğini arabuluculara bildirdiğimiz bu noktada, Netanyahu'nun kendisini ve çevresindeki aşırılık yanlısı dostlarını kurtarmak için bölge içinde ve dışında yaş kuru her şeyin yakılması mevzuunda hiçbir engelinin olmadığı hususunda işte bir kez daha uyarıda bulunuyoruz.”

“Hamas hareketi, suç niteliğindeki saldırıların durdurulması ve sınır kapılarının açılmasıyla başlayan, esirlerin değişim anlaşmasının yapılmasıyla devam eden ve başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına ve halkın kendi kaderini tayin hakkına giden siyasi yolun açılmasıyla son bulan kapsamlı bir tasavvur sundu. Ancak Netanyahu, gerçekleştirmesine izin vermeyeceğimiz yalan vaatlerle durumu erteliyor ve halkını kandırıyor. Birbiri ardına gelen işgal hükümetleri bu vaatlerden hiçbirini başaramadı. Soruşturma komitelerinin sonuçlarının ve her savaştan sonra aldıkları sefil başarısızlığın herkesten çok farkındalar. Bu kibirli topluluk-bu kibirli çete, Gazze'nin kumlarına battıklarını anlayınca bu onlara her düzeyde çok pahalıya mal olacak.”

“Bu Siyonist varlığı destekleyen ve Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde Gazze'de halkımıza karşı İsrail’in katliam yapmasına kılıf bulan ülkelere, bu yok olmuş sömürge politikalarından geri adım atmaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Bu faşist iktidara askeri destek vermeyi bırakmalarını onlardan talep ediyoruz. Ayrıca bu ülkelere, son zamanlarda Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantısında görülen “Barış İçin Meydan Okuyoruz” başlığı altında saldırıların derhal durdurulması ve sınır kapılarının açılması yönündeki uluslararası iradenin engellenmesi çabalarını terk etmeleri çağrısında bulunuyoruz ve onlara diyoruz ki: “Tarihin, bugünün ve geleceğin yanlış tarafını seçiyorsunuz. Halkımız meşru özgürlük, bağımsızlık ve geri dönüş haklarına kavuşmadığı sürece bölgede veya bölgenin dışında bulunan yerler güvenlik ve istikrardan yararlanamayacak. Bu kadar kibir, böbürlenme ve ikiyüzlülük yeter! Tarih kimseye merhamet etmez.”

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, bir kez daha, Arap ve İslam halklarının ve dünyanın özgür halklarının, tüm gözlemcileri hayrette bırakan ve Filistin'in durumunu ve onun haklı davasının milyonların kalplerinde nasıl olduğunu gösteren dünya çapında sokaklarda estirdikleri fırtına hareketine bu toplulukların devam etmeleri isteğini yineleyerek; Filistin halkına ve kararlı Gazze'ye destek veren tarihi duruşlarından dolayı tüm Arap ve İslam halklarını, dünyanın özgür insanlarını ve ayrıca Lübnan, Irak, Suriye ve Yemen başta olmak üzere destek veren tüm direniş cephelerini sunulmuş ve ilan edilmiş konumlarından dolayı selamladı.

İsmail Haniye, özellikle Batı'daki karar mercilerine -bu terörist Siyonist saldırganlığa destek veren pozisyonlarını geri çekmeleri için- baskı yapılmasına devam edilmesi çağrısında bulundu ve sadece Mısır’a ve Filistin’e ait olması nedeniyle sınır kapısındaki geçişin her iki yönde de durmadan sürdürülmesi gerektiğini dile getirdi.

Konuşmasının sonunda Haniye, Gazze'deki Filistin halkına direnişin ayağının sabit ve kararlı olduğunu, kendilerine karşı işlenen suçların karşılığında bu düşmandan yüksek bedeller elde ettiğini teyit etti ve onlar için şu hususun altını çizdi: “Ümmetin tüm halkları, yalnızca topraklarımızın, kutsallarımızın kurtuluşu ve muzaffer dönüşümüz için desteklenmiş büyük bir zafer olacak bu şanlı savaşa katılmak için kaynamakta ve hazırlanmaktadır.”

Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail saldırısı; aralarında çocuklar, kadınlar ve yaşlıların da bulunduğu sivillere yönelik yüzlerce iğrenç kanlı katliamla binlerce vatandaşın şehit olmasına ve yaklaşık 21 bin kişinin yaralanmasına ve ayrıca binaların, konut kulelerinin, özel mülklerin ve altyapının büyük çapta yıkımına yol açarak yirmi altıncı gününde devam ediyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA