Washington Enstitüsü, araştırmacı Harun Zeylin’in Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said hükümetinin terörle mücadele argümanını siyasi muhalefeti bastırmak için kullandığını ifade ettiği bir makalesini yayınladı.
Zeylin, Kays Said’in Temmuz 2021’de darbeyi gerçekleştirmesinden bu yana, Tunus’un terörle mücadele aygıtının siyasallaştığına bunun da eski Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin yöntemlerine dönüş olduğunu işaret etti.
Makalede, Said’in yaklaşımının devam etmesi halinde, 2012 ile 2019 arasından çok daha az şiddetli olmasına rağmen bugün hala tehdit oluşturan Tunus cihat hareketini kontrol etme çabalarının baltalanabileceği uyarısında bulunuldu.
Söz konusu makalede, “Ahlaki ve insanı yönlerin yanı sıra, bu gerileme, Amerika Birleşik Devletleri’nin Tunus’a sağladığı yardım rolünü de ortaya koyuyor” denildi.
Zeylin, Washington’un, özellikle 2015-2016 yılları arasında ülkenin maruz kaldığı büyük çaplı saldırıların ardından, 2013-2021 yılları arasında Tunus’taki terörle mücadele sisteminde reform yapmak için en az 30 milyon dolar ayırdığını hatırlattı. Ayrıca, ABD’nin Tunus ordusunu eğitmek ve donatmak için ek 20 milyon dolar, kolluk kuvvetlerinin reformuna da yaklaşık 100 milyon dolar harcadığını ifade etti.
Makalenin devamında, “Gerçek şu ki, Tunus’ta terörle mücadele artık öncelikli değil, ancak Amerikan harcamalarının büyüklüğü, Said’in neden olduğu gerilemeye karşı mücadeleyi gerekli kılıyor” dedi.
Son beş yıl boyunca cihatçı saldırıların hızında ve cihatçıların tutuklanmasına yönelik gerçekleşen operasyonlarda genel bir düşüş yaşandığına ve bu eğilimin 2022 yılı boyunca devam ettiğine dikkat çekilen makalede, “IŞİD veya El Kaide’ye biat eden Ukba ibn Nafi Tugayları herhangi bir saldırı gerçekleştirmedi, bu da Tunus’taki cihatçı faaliyetlerin ne kadar gerilediğinin bir kanıtıdır” ifadeleri kullanıldı.
Zeylin, “Said’in sistem üzerindeki otoriter kontrolünü sıkılaştırmaya devam ettiği bir dönemde, geçmişte kaydedilen yargılama oranlarındaki düşüşün gerçek bir eğilim mi yoksa sadece duruşma tarihlerinde bir gecikme mi olduğu da incelenmesi gereken noktalardan biridir” dedi.
Tunus hükümetinin, Suriye ve Irak’tan hiçbir IŞİD veya El Kaide savaşçısının ülkeye dönmesine izin vermediğini belirten araştırmacı, “Çünkü yerel siyasi partiler onların geri dönmesini istemiyor. Sonuç olarak, yüzlerce radikal Tunuslu cihatçı Suriye'nin kuzeydoğusunda tutuklu kalmaya devam ediyor. Bu da onların askere alınma veya anavatanları Tunus'taki saldırılar da dahil olmak üzere IŞİD tarafından gelecekteki saldırılara katılma riskini artırıyor” ifadelerini kullandı.
Tunus anti-terör biriminin siyasi manipülasyona maruz kalmaması için dikkat etmeleri gerektiğine vurgu yapan Zeylin, Said’in darbesinden bu yana gözlemcilerin uyardığı ve şimdi gerçekleştiği görünen siyasi manipülasyon tehlikesine maruz kalma riskinin yüksek olduğunu ifade etti.
Geçtiğimiz yıl bir çok kişinin karıştığı en az 22 olayda yasa dışı terör suçlamasıyla çok sayıda Tunuslunun tutuklandığını hatırlatan Zeylin, Said’in baskı ve tutuklamalarını başta en-Nahda üyeleri olmak üzere, Tunus Genel İşçi Sendikası, Cumhuriyet Kongresi ve Ulusal Kurtuluş Cephesi gibi farklı gruplara da uygulandığını belirtti.
Tutuklamaların Washington’u rahatsız ettiğini kaydeden Zeylin, makalesinin sonunda “Washington mevcut ‘bırak yapsınlar’ yaklaşımında ısrar ederse, Kays Said devlet kurumlarını sömürmek, Tunus’un demokratik kazanımlarını yok etmek ve siyasi muhalifleri tutuklamak için çabalarını genişletecek ve pekiştirecektir” ifadelerini kullandı.
Kudüs Haber Ajansı - KHA