İran hükümet sözcüsü Dr. Ali Cehrumi, bölgesel ve uluslararası çeşitli meselelere değinerek İran’ın küresel tehditlerle başa çıkma stratejisini ele aldı.
Cehrumi, el-Meyadin televizyonuna verdiği röportajda konuşmasına, on üçüncü hükümetin İslam Devrimi'nin yaklaşımına ve onun yüce değerlerine dayandığını ifade ederek başladı.
Cehrumi, İran'daki temel şiarın hala “ne doğu ne de batı, yalnız İslam cumhuriyeti” olduğuna işaret ederek, "İran, doğu ya da batı fark etmeksizin dünya ile etkileşim içindedir" ifadelerini kullandı.
İran'ın, insanlığın deneyim, birikim ve başarılarından yararlanabildiğini, karşılıklı saygı ve karşılıklı hakların sürdürülmesi şartıyla bunu memnuniyetle karşıladığını ifade eden Cehrumi, devrimci hükümetin başarılarından birinin bu alanda olduğunu; yani dengeli küresel diplomasi ve komşuluk politikasını geliştirmeye yönelik olduğunu söyledi.
“Bu bağlamda İran, Çin, Rusya ve diğer ülkelerle ilişkilerini artırarak güç dengesinin Asya’ya geçişini hızlandıracaktır” ifadelerini kullandı.
İran’ın Azerbaycan ile ticaretini artırdığını, her iki ülke için de iyi sonuçlar ve kazanımlar elde ettiğini” ifade eden Cehrumi, Batı’nın dünyadaki ana güç olduğu dönemin gerilemeye başladığını, göstergelerin gücün Asya’ya kaydığını gösterdiğini, bunu Batılı kaynakların da teyit ettiğini söyledi.
Küresel değişimde ABD safında yer alan ülkelerin geleceğinin olmayacağını söyleyen Cehrumi, “tüm varlıklarıyla ABD’nin safında duran ülkeler, bugün bulundukları konuma gelemeyecekler. Bu ülkeler bu geleceği çok net görüyorlar ve bundan korkuyorlar" dedi.
Amerika’nın son dönemdeki karışıklıklar da dahil olmak üzere hamle ve eylemlerinin ardındaki asıl amacının sorunlarını geleceğe taşımak olduğunu vurgulayan Cehrumi, Amerika ve İsrail’in, sorunların çözülemez olduğunu bildiklerini, bu nedenle politikalarıyla zaman kazanmaya çalıştıklarını ifade etti.
Batılı ülkelerin politikasının, güçlerinin kesin olarak tükenmesini önlemek ve Asya bölgesinin hızla güçlenmesini durdurmak için ellerindekini ekonomik, güvenlik ve siyasi alanlarda harcamak olduğuna işaret etti.
Batı’nın İran ve Rusya arasındaki yakınlaşmadan korktuğunu söyleyen Cehrumi, “Batı, İran İslam Cumhuriyeti’nin Rusya’nın yanında yer almasından korkuyor, çünkü İslam Cumhuriyeti’nin askeri gücünü biliyor, devrimci düşüncenin etkisinden ve İran’ın direnişinden korkuyor” ifadelerini kullandı.
İran’da yaşanan son olaylara da değinen Cehrumi, bu olaylarla ilgili medyada yer alan haberlerin sahada olanlardan tamamen farklı olduğunu söyledi.
Cehrumi son olayların ayrıca bir bakıma İran'daki tarihsel deneyimi zenginleştirmeye, saldırganlığa karşı koymaya, direnmeye ve ülkeyi savunma yallarına katkıda bulunduğunu belirterek, “Bugün birleşik, hibrit ve kapsamlı savaşa karşı direniş ve medya saldırılarıyla mücadele etme konusunda yeni bir deneyim kazandık. İslam Cumhuriyeti ve İran halkı, gerçekleşen saldırıya karşı bağışıklık kazandı” ifadelerini kullandı.
“İran, bu olaylarla sabırlı bir şekilde başa çıkma konusunda üstün olduğunu, dayanabileceğini, akıllıca ve teröristlerin tespit edilip tutuklanabileceği bir şekilde hareket edebileceğini göstermiştir” diyen Cehrumi, “hakları ihlal edilenlerin ise hakları korunacaktır” diye konuştu.
Son olaylardaki medyanın rolüne değinen Cehrumi, son isyanların İran'da medya alanındaki zayıflıkları ortaya çıkardığını ve düşmanın medya alanına çok fazla yatırım yaptığını ortaya çıktığını söyledi.
Batı’nın kadın ve kadın haklarını istismar ettiğine işaret eden Cehrumi, “yurt dışından bu planlar hayata geçtiğinde, planlayanların doğal olarak yatırım yapabilecekleri alanlara, özellikle kadın ve kadın haklarına ihtiyacı var” dedi.
Batı medyasının ülkedeki kadınların konumu hakkında şüphe uyandırma politikasını sürdürdüğünü ifade eden Cehrumi, “Batı dünyası, devrimin başından beri bu alana odaklandı. Bu arka plan, Mehsa Emini Hanım meselesinin istismar edilmesinde çok yardımcı oldu” diye konuştu.
Cehrumi, Mehsa Emini'nin ölümünün herkes için acı bir hatıra olduğunu belirterek, "fakat kazayı fırsata çevirmek isteyenler bu duruma sevindiler” dedi.
“Emini Hanım’ın durumu adli tıp raporundan anlaşılmıştır” diyen Cehrumi, “Babasının ölümünden sonra başında durduğu, vücuduna herhangi bir darbe almadığını belgeleyen bir fotoğraf da yayınlandı” ifadelerini kullandı.
“Ayaklanmalar sırasında, benzer yanlış bilgilendirme vakalarına tanık olduk ve önceki olaylarda da aynı şeyi gördük. İsyanlar meydana geldiğinde, odak noktası genellikle İran’daki kadınların durumu veya İran’da kadın haklarına ilişkin şüpheler uyandırmaktı” diye konuştu.
ABD'nin İran'a karşı birbirini izleyen politik hamlelerine de değinen Cehrumi, “çeşitli Amerikan yönetimlerindeki Amerikan hükümetlerinin her birinin planları, İran'ın çöküşünü isteyenler ile nükleer alanda bir anlaşma elde etmek için azami baskıya bel bağlayanlar arasında dağılmış durumda farklılık gösteriyor” dedi.
Cehrumi sözlerine şöyle devam etti: “Müzakereler sırasında daha fazla puan almak da dahil olmak üzere birçok hedefe ulaşmak için ülkeyi zayıflattığınızda ve bunların arasında bağımsız hareket modelini dünyaya gösterdiğinizde, bu hedefin etkisi ve yansımaları netleşir. Büyümesini engellediğinizde, dünyaya direnişin başarıya giden yol olmadığını göstereceksiniz; yani müzakerelerde amaç puan almak değil, puan sadece hedeflerden biri olabilir.”
Cehrumi, İran hükümetinin politikasının, müzakere masasına asla zayıf bir konumdan oturmaması olduğunu söyleyerek, “bu nedenle hükümet başından beri yaptırımları etkisiz hale getirme yolunu tuttu ve müzakerelerin sonucu ne olursa olsun bunu yapmaya devam edecektir” dedi.
Sözlerinin devamında Cehrumi, “hangi yoldan giderseniz gidin yaptırımları etkisiz hale getirme yolunda yürümeye devam edeceğiz. Çünkü müzakerelerde yükümlülüklerinden kaçan ve imzalanan anlaşmaları ihlal eden bir tarafa güvenemezsiniz. Bu nedenle başka yollar tasarlanmalı ve izlenmelidir” diye konuştu.
Yine bu bağlamda Cehrumi, “İslam Cumhuriyeti, özellikle bu hükümet döneminde müzakere masasının rehinesi kalmayacaktır. Ülkenin kaderini müzakerelere ipotek etmeyen hükümetin müzakerelerde vereceği taviz de doğal olarak olmaz” ifadelerini kullandı.
İran’a askeri saldırı olasılığıyla ilgili bir soruya yanıt olarak, “düşmanlarımız, bir askeri saldırıyı akıllarına getirdikleri anda, mümkün olan en güçlü araçlarla ve mümkün olan en yakın yerde yanıt alacaklarını biliyorlar. Hayal bile edemezler” diye konuştu.
“İran, devrimden sonra gelişmiş savunma gücünü kendi imkanlarına dayalı olarak inşa etti” diyen Cehrumi, “ekonimik seçeneğin tarihsel deneyimini atlattık, kültürel istila seçeneği deneyimini ve medya saldırısı seçeneği deneyimini de atlattık. Artık gidişatın tersine döndüğüne inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Kudüs Haber Ajansı - KHA