İşgal altındaki Kudüs, 2023’e faşist İsrail hükümetinin Yahudi yerleşim politikasına hız verilmesi ve ırksal politikanın yoğunlaştırılması senaryosuyla giriyor.

Lübnan merkezli El-Ahbar gazetesinin haberine göre dün, onlarca Siyonist yerleşimci işgal polisinin koruması altında, Kudüs’ün Silvan mahallesindeki El-Ayn bölgesinde stratejik bir mevkiye sahip olan Hamra arazisine el koyarak bu senaryoyu uygulama yolunda ileri bir adım attı.

Buna ilişkin Silvan'dan aktivist Yakup er-Recebi, el-Ahbar'a polisin sabah saatlerinden itibaren bölgede konuşlandığını ve yaklaşık 10 dönümlük arsaya el koyan yerleşimcilere koruma sağladığını belirterek, el koyulan arazinin önemine işaret etti.

Haberde, yerleşimcilere karşı çıkmaya çalışırken kuşatma altında olan ve bölgeye ulaşmaları engellenen bölge sakinlerinin işgal güçleri tarafından saldırıya uğradığı ve birçoğunun tutuklandığı belirtildi.

Er-Recebi, Camiye yakın olması, onu kontrol etmeye çalışan Yahudi yerleşim derneklerinin planlarının merkezinde yer alması ve Silvan suyunun kaynağına bitişik olmasına atıfta bulunarak el koyulan arazinin önemine dikkat çekti.

Recebi, El-Hamra arazisinin Rum Ortodoks Manastırı'na ait olduğunu ve Samrin ailesinin yaklaşık 75 yıldır burayı ekip biçip koruduğunu ifade etti.

El-Hamra, Mescidi Aksa’nın güneyinde, Vadi Hilve mahallesinin aşağısında yer alan konumuyla tarihi, arkeolojik ve dini açılardan Silvan’daki en önemli arazi parçası olarak kabul ediliyor.

Bölge sakinlerine göre burası Hz. Peygamber’in Miraç hadisesindeki Kudüs’e giriş kapısı, Hz. İsa ve Hz. Eyyüb’den izler taşıyan, şifalı sularıyla bilinen kutsal bir mekan olarak bilinirken, stratejik konumunun yanı sıra bölgedeki kaynak suyunun önemli kısmını temin ettiği kaydedildi.

Uzmanlar, Kudüs’ün doğusu ve batısı arasında sürdürülen tam bir entegrasyon projesinin gelecekte şehrin doğu ve batısının ayrılma olasılığını neredeyse imkansız hale getireceğini, böylece şehrin Yahudi kimliğe büründürülmesi ve Siyonist rejime aidiyeti çalışmalarının sonuçlanacağını söylüyor.

Habere göre son zamanlarda, Silvan mahallesi ve genel olarak Kudüs şehri, Kudüs'teki gayrimenkullerinin yerleşim derneklerine devredilmesiyle ilgili birçok anlaşmaya tanık oldu. Bu mülklerin çoğunun Bab’ul-Halil Anlaşması kapsamına girdiği ve Ortodoks Kilisesine ait olduğu biliniyor.

Konuya ilişkin Arap Araştırmaları Derneği'nin haritalar müdürü Halil et-Tufekci “El-Hamra arazisine el konulmasının, Ortodoks Kilisesi ile yerleşim dernekleri arasında imzalanan Bab’ul-Halil anlaşmasının bir parçası olduğunu ve buna göre Ömer İbn'ul Hattab Meydanı'ndaki birçok mülkün Siyonistlere satıldığını" belirtti.

Tufekci, El-Ahbar’a yaptığı açıklamada, "Hamra ve belirtilen anlaşmaya dahil olan diğer bölgelerin, İsrail'in tamamen kontrol etmeye çalıştığı Kutsal Havza'ya girdiğini" ifade etti.

Kudüslüler bu yılı işgal, sürgün ve yerleşim politikasının gölgesinde uğurlarken, uzmanlar geri sayımın başladığı yeni yılda özellikle faşist hükümetin başa geçmesiyle Kudüslüleri zor günlerin beklediğini söylüyor.

2022 yılı, yıkımların ve tehcirlerin artması, Yahudileştirme ve yerleşim projelerinin hızlandırılmasıyla Kudüs ve halkı için en kötü ve en zor yıl olarak nitelendirilmişti.

Geçtiğimiz yıl ruhsatsızlık bahanesiyle ev yıkımlarında artış yaşanmış, işgal altındaki şehirde 211 ev ve tesis yıkılmıştı. Kudüs'te 22 bin ev yıkım tehdidi altında, bu da yaklaşık 124 bin Kudüslünün zorla yerinden edilme tehdidiyle karşı karşıya olduğu anlamına geliyor.

Kudüs Haber Ajansı - KHA